Paylaş
Göztepe maçı öncesi Türk Telekom Stadyumu'ndaki son karşılaşmaya sarı kırmızılı taraftar gereken ilgiyi göstermiş, stadyumu tıka basa doldurmuştu. Genelde herkes maçın zor geçeceğini ama takımın gereken galibiyete uzanacağını düşünüyordu. Henüz maçın ilk saniyelerinde Gomis-Rodrigues ikilisinin presiyle sol açık oynayan Rodrigues'in sağ açıktan yaptığı asistle öne geçti Galatasaray. Ligde belki de 0-0'ı en iyi oynayan takımlardan biri olan Malatyaspor'a karşı maça 1-0 üstünlükle başlanmış oldu.
İlk golü atan Belhanda'nın presiyle kapılan topta Rodrigues'in hızlı oyunuyla başlayan atak Gomis'in golüyle sonuçlanınca maç başlamadan bitmiş oldu. Tribünde herkes Galatasaray'ın daha fazla gol bulup averajı dahada artıracağını düşünüyordu belki ama onlarla aynı fikirde olmayan bir kişi vardı kenarda: Fatih Terim.
Fatih Hoca'nın hesabı farklıydı. Oyunu kontrol altına alıp rakibe hiç bir tehlike fırsatı vermeden maçı tamamladı. Oyuncularını sakatlıktan korumak için hiç korse etmedi. Tamamen kontrollü ama yine de net pozisyonların kaçırıldığı bir maç izledik. Fatih Hoca'nın oyuncularına vermek istediği mesaj basitti: "Bu iş averaja kalmaz. Şampiyon takım Göztepe'yi orada yener ya da kendisine gereken skoru alır gelir. G.Saray kimseyle averaj hesabı yapmaz."
Hızlı oyunla gelen goller çok keyifliydi. Daha öncede bu satırlarda bahsetmiştim, G.Saray ligin en hızlı gole giden takımlarından biri. Hızlı oynadığı zaman rakibin dengesini kolaylıkla bozup onları hataya zorlayabiliyor, böylece sonuca da kolaylıkla gidebiliyor. 2-0'dan sonra farkı üçe dörde taşıyacak pozisyonları da buldu takım ama rakibin kalecisini geçemedi.
Diğer yandan 90 dakika boyunca da Muslera'ya zorlayacak en ufak bir pozisyon dahi olmadı. Rakibe hiç şans vermedi G.Saray savunması. Fatih Hoca Göztepe karşısında bir sürprize yer vermemek için, takımını en ince ayrıntısına kadar ciddiyetle maça hazırlayacaktır. Daha önce de bir çok kez finallerden istediğini alma başarısını gösteren sarı kırmızılıların İzmir deplasmanında da kendilerine gereken skoru alacağını düşünüyorum.
İç sahadaki son maça dair hoşuma giden iki detayı da sizlerle paylaşmak istiyorum. Birincisi Donk'un kenara gelirken yerine girecek genç Ozan'ın sahada daha fazla süre alması için koşarak saha kenarına gelmesi. Oynadığı oyunla şampiyonlukta anlamlı katkısı olan bir yabancı oyuncunun bu derece ince düşünmesi gerçekten takdire değer.
Bir diğer konu ise taraftarların maçın 2. yarısında takımın başarısında pay sahibi olan teknik direktörün ve futbolcuların isimlerini tek tek söyleyip onlara alkışlarla teşekkür etmesi. İç sahada alınabilecek olan 51 puanın 49'una ulaşan bir takımın oyuncuları ve hocası da bu teşekkürü fazlasıyla hak etmişti.
Paylaş