Paylaş
Hafta içi TFF'nin verdiği kararın ve o karara gösterilen reaksiyonun etkisinde kalan bir Beşiktaş izledik sahada. Galatasaray ise Fatih Terim önderliğinde bir derbiye daha çok iyi hazırlanmış ve taraftarıyla kenetlenmiş bir şekilde sahada yer aldı. Rakibinin gücünü bilen, ona saygı duyan ama kendini futbolunu ve istediklerini sahaya yansıtan bir ekip izledik dün akşam. İki bireysel hatadan kaynaklanan ciddi pozisyonları kenara koyarsak rakibi oyunun hiç bir anında maça ortak etmediklerini söyleyebiliriz. Son 2 yılın şampiyonu olan ve Şampiyonalar Ligi'nde çok çok iyi bir deplasman takımı performansı gösteren ekibe karşı net skorla galip gelmek ve belki de tarihi farkı kaçırmak takdir edilmesi gereken bir başarı.
Fatih Terim Farkı
Ligin ilk yarısında 4 önemli rakibe karşı tek gol atıp tek puan alabilmişti G.Saray. Son 2 sezona baktığımızda da benzer bir başarısızlık vardı derbilerde. Ancak Fatih Hoca geldikten sonra aynı takım Kadıköy deplasmanında galibiyeti kaçırdı, içeride Trabzon, B.Şehir ve Beşiktaş'ı yendi. 6 gol attı, eğer Muslera maçın son saniyesinde biraz daha dikkatli olsa 4 derbiden de gol yemeden çıkmış olacaktı. Oynadığı 8 derbide 7 mağlubiyet 1 beraberlik alan Tudor'dan sonra G.Saray taraftarının yüzünü güldürdü Fatih Terim. Kendisine neden İmparator lakabı verildiğini bir kez daha dosta düşmana göstermiş oldu. Henüz şampiyonluk kazanılmış, lig bitmiş değil. Mutlu sona ulaşmak için 3 hafta, 270 dakika daha var. Ciddiyeti elden bırakmamak, konsantrasyonu yüksek tutmakta fayda var.
Oyuna bakacak olursak Galatasaray'ın iç saha futbolunu Başakşehir maçının da üzerine taışıdığını söyleyebiliriz. Fatih Hoca takım savunmasını orta sahaya yakın kurmaya çalıştı. Burada amacın rakip yarı sahaya çok iyi yayılan ve paslarla set oyununu iyi oynayan Beşiktaş'ı standartlarının dışına itmek olduğunu düşünüyorum. Orta ikilide görev alan Donk ve Fernando sadece rakibin pas kanallarını kapatmakla kalmadılar aynı zamanda hava toplarında rakibin en etkili silahı olan Talisca'ya rahat hareket etme fırsatı tanımadılar.
Oyun içerisinde G.Saray topu Beşiktaş'la paylaşarak onların da yorulup hata yapmasına müsade etti. Hızlı oyunlarla özellikle kanatlardan beklerinin katkılarıyla çok iyi hücum fırsatları yakaladı sarı kırmızılı ekip. Rodrigues, Nagatomo ve oyuna girdikten sonra Linnes ile hızlı hücumlar üretebildi. Gecenin yıldızı Gomis'ti. Muslera'dan gelen tüm hava toplarını aldı, arkadaşlarının önüne indirdi, pozisyonlar hazırladı. Yaptığı presle de çok etkili oldu. Maç içinde 2 kez ondan bekleneni veremediği an olduğunu düşünüyorum. bir tanesi herkesin hem fikir olduğu üzere penaltı vuruşuydu. Diğeri ise Yaptığı pres sonucu Feghouli'nin kaptığı topta çaprazdan ceza sahasına girerek kalecinin üzerine yapmış olduğu vuruş Gomis klasında değildi. O pozisyonda uzak köşeye vurmayı deneyebilirdi ya da çok daha uygun durumda olan Feghouli'ye pası aktarabilirdi. Kaçırdığı penaltıdan sonra 3-5 dakikalığına oyundan düştü ama sonra tekrar takım için savaşmaya kaldığı yerden devam etti.
Gomis'in ardından gecenin yıldızları Nagatomo ve Linnes'ti. Babel, Quaresma, Lens gibi isimlere hiç etkili olma fırsatı tanımadılar. Hücumda da alıştığımız etkilerini ve skora katkılarını bir kez daha sergilediler. İlk golde Nagatomo'nun deparına Quaresma cevap veremeyince çizgiye kadar inip Fernando'ya gol pası vermek Japon oyuncu için çok kolay oldu. G.Saray'ın ikinci golü ise iki hafta önceki Başakşehir maçında Mariano'nun golünün neredeyse bir kopyası gibiydi. Linnes'in paslarla ileri çıkışı, diagonal bir şekilde top sürmesi taraftarlarda deja vu hissi yarattı. Tek fark geçen hafta Mariano'nun şut tercih ettiği noktada Linnes asist yapmayı seçti.
Belhanda ve Feghouli Etkisizliği
Her hafta oyuncu değişikliğinde Fatih Hoca'nın ilk tercihleri sürekli Belhanda ve Feghouli ikilisi olmaya başladı. Maalesef bir türlü bekleneni veremiyor bu ikili. Feghouli Rodrigues kadar hızlı ve patlayıcı deparı olan bir kanat oyuncusu değil. Daha çok tekniği ve oyun görüşüyle katkı sağlayabiliyor. Ancak Beşiktaş karşısında kaçırdığı bir gol ve ezdiği 1 pozisyonla bir kez daha izleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. Kaçırdığı gol pozisyonunda çok uygun durumdaydı ancak o kadar ağır davrandı ki pozisyonun gerisinde kalan Medel gelip Feghouli'nin vuruş yapmasına engel oldu. Diğerinde ise G.Saray 4 oyuncu ile hızlı hücuma çıkıyordu. Sahra çölü gibi bomboş bir yarı sahada tek Beşiktaşlı oyuncu vardı. Üzerinde hiç bir baskı ve rahatsız edici rakip oyuncu olmamasına rağmen Feghouli topu arkadaşları yerine Beşiktaşlı oyuncuya teslim etti ve takımının bir golüne daha mani oldu.
Bir kaç satır da Belhanda'ya ayırmak gerektiğini düşünüyorum. Yokluğunda G.Saray'ın pas bağlantıları çok zayıflıyor. Varlığında ise ne yapacağı hiç belli olmuyor. Maçın başında rakibe yaptığı hareket sarı yerine kırmızı kart ile cezalandırılsa takımını bir derbide daha yalnız bırakacaktı. Savunmada Feghouli'ye nazaran daha çok oyunun içinde yer alıyor, savaşıyor, orta ikiliye bu anlamda daha çok faydalı oluyor ancak hücumda bir adam geçip kaleye şut atma sıklığı 10 maçta 1 bile değil. Orta ikilide Donk-Fernando ikilisinin tuttuğunu düşünürsek önlerinde Belhanda yerine Selçuk'a şans verilebileceğini düşünüyorum.
Bu galibiyetle sarı kırmızılı ekipte moraller iyice yükseldi. Ancak henüz şampiyonluk geldi diyemeyiz. Derbi konsantrasyonu ve ciddiyetiyle kalan 3 maça da hazırlanmak lazım. Türkiye Kupası'nda final oynayacak olan Akhisar ligde de tehlike bölgesinden biraz uzaklaştı ama kupada G.Saray'ı elediğini de unutmamak maçta konsantrasyonu hiç düşürmemek gerek. Akhisar deplasmanından alınacak bir galibiyet Malatyaspor mücadelesini şampiyonluk sevincine dönüştürebilir.
Paylaş