Paylaş
Dün akşam özellikle ilk yarıda keyif veren, harika bir Galatasaray izleme şansı bulduk. Özellikle orta sahada Selçuk, Donk, Belhanda üçlüsü paslarıyla, Feghouli ve Rodrigues'i çok iyi kullandılar. Bu ikiliye Nagatomo ve Linnes de gereken katkıyı verdi ve ilk yarıda kanatlardan rakibi boan, hataya sürükleyen bir Galatasaray izledik.
Tüm takımda liderlik iştahı gözle görülen boyuttaydı. Bu iştah da bol bol gol getirdi. Gomis takım oyununa katkısının yanında mükemmel bir golcü olduğunu dün akşam bir kez daha gösterdi. Benzerlerinden farklı olarak Gomis topla buluşurken kendini rakip savunma oyuncularından uzaklaştırıyor. Kendisine genellikle rahat bir vuruş alanı ve zamanı yaratıyor. Çok vakit geçirmeden, genellikle de pasın gelişine isabetli tek vuruşlarla da gollerini atıp taraftarı coşturuyor. Gomis'i ve gollerini izlemek Galatasaraylı taraftar açısından büyük keyif. Taraftarlar arasında Gomis'in gollerini hangi kaleye attığının bile sohbeti yapılıyor. Uzak tribünde olan taraftarlar golleri yakından izleyemedikleri için hayıflanıyorlar.
Dün akşam Gomis'in gollerinde bahsedilmesi gereken diğer kişi ise Rodrigues'di. Tudor zamanında zaman zaman kenarda unutulan Rodrigues G.Saray'ın hücumdaki en etkili silahlarından birisi. Hızlı bir şekilde dikine oynaması, çizgiye inme gayreti, zaman zaman şut denemeleri, Gomis ile iyi iletişimi onu ilk onbirin vazgeçilmezi yapıyor. İkinci golde seri bir şekilde hücuma taşıdığı topu, Gomis'e al da at dercesine bıraktığı harika pasla asiste çevirmesi Rodrigues'i gecenin yıldızlarından biri yapar.
Gomis ve Rodrigues'e ek olarak benim dikkatimi çeken 3. isim son golde katkıları olan Belhanda ve Feghouli'nin aksine maç boyu orta sahada mükemmel bir performans gösteren Donk'tu. Hem kaptığı topları, çok hızlı ve akıllı bir şekilde oyuna sokması, önceki maçların aksine dikine pas tercihleri, zaman zaman savunmanın kademesine girerek engel olduğu rakip ataklar ile Donk büyük bir lakışı hak etti.
İlk yarıdan 3 farklı üstünlüğü ele geçiren Galatasaray'da beklendiği üzere ikinci yarı tempo düştü. Ancak oyunu rölantiye almak isterken rakibe üst üste 3 gol fırsatı vermek üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. Bir diğer konu ise G.Saray'ın korner ve yan top organizasyonları. Sezon başında bu topları Belhanda kullanırken G.Saray daha fazla tehlike yaratıyordu. Selçuk oyundaysa bu topları o kullanmaya başladı ve ısrarla ön direğe attığı topların hiç biri G.Saraylı oyunculara gelmedi, çünkü ön direkte ya da o bölgeye hamle yapan hiç bir oyuncu yoktu. Sanırım bu duran top konusunda takım ve Selçuk arasında biraz daha uyum kazandıracak antremanlar yapmak gerekiyor.
Güzel goller, ilk yarıdaki keyifli futbol, 5 hafta sonra gelen liderlik derken maçın son anlarında Belhanda'nın gördüğü kırmızı kart herkesin keyfini kaçırdı. Belhanda'nın 3-0 kazanılmış bir maçın uzatma dakikalarının sonunda rakiple gereksiz bir münakaşaya girerek sarı kart görmesi, buna rağmen ve hatta takım arkadaşlarının onu oradan uzaklaştırma çabalarına rağmen aynı hatayı tekrarlayarak oyundan atılması son derece sorumsuz bir davranıştı. Belhanda, Galatasaray'da oynadığını hatırlamalı. Bu formanın ağırlığını ve milyonlarca futbol aşığı gence ilham olduğunu bilerek hareket etmeli.
Fikstürün bu dönemi G.Saray'ın son derece lehine görünüyor. Ligin orta sıralarında yer alan, iddiasız takımlarından Kasımpaşa ile deplasmanda, hemen ardından da Bursaspor ile Türk Telekom Stadı'nda karşılacak sarı kırmızılı ekip. Bu ara dönemi kayıpsız geçerek zirvedeki puan farkını artırmak hem takımın şampiyonluğa inancını artıracak hem de ileriki haftalar için avans olacaktır.
Paylaş