Paylaş
Gladwell’e göre, güçsüzün güçlüyü yendiği bir metafor olması beklenen ve tarihi bir olaya da öykünen hikayenin, ana kahramanı çoban Davut, aslında düşündüğümüz kadar güçsüz biri değil, kesesinde sapanı bulunan bir antik savaş dönemi atıcısıydı. Ela Vadisi’ndeki baryum sülfat içeren ve normalden iki kat fazla yoğun taşlar, doğru bir teknikle fırlatıldığında, günümüzdeki silahların tahribat gücüne sahipti. Kazanan taraf güçlü gözüken dev Golyat değil, taktiksel olarak üstün olan çoban Davut olmuştu.
Euroleague’in finalinde, Davut ve Golyat hikayesini bakalım kim yazacaktı?
Koç Obradovic’in yarı-finaldeki sert savunma başlangıcından memnun kaldığını, bu maçın başlangıcıyla bir kez daha gördük. Vesely-Ahmet çift uzunlu, Wanamaker-Guduric kalıplı gardları, eşleşme problemi yaratan Kalinic 5’iyle parkedeki yerimizi aldık. Vesely’nin hızlıca 2 faulü almasıyla resmen Ahmet Düverioğlu’nun dakikaları başladı. Oyuncunun ilk çeyrekteki 8 sayısı, bizi ilk TV molasına kadar önde tutan faktör oldu. Ayrıca, enerjisini ofansa saklamak isteyen Doncic’i, hücumda Kalinic ile eşleştirdik. Fakat, Real Madrid’in Llull önderliğindeki 2. beşi devreye girdi. Llull’un parkede olduğu anlarda, özellikle perdelerdeki top taşıyan oyuncuyu savunmakta çok zorlandık. Neyse ki, Vesely’nin oyuna girmesiyle defansif setlerimizi tekrar hatırladık. Sezon içinde sürekli demosunu izleten Melli’nin, hücumda aklını kullanarak boyalı alanın dışında kalan bölgelerden skor üretmesiyle, devreyi 40-38 önde kapattık. İlk yarı boyunca Real Madrid’in 8 asisti var lakin bu istatistikte enteresan olan, ilk asistlerini, müsabakanın 9. dakikasında yapmalarıydı. Yani çok basit mantıkla, ikinci çeyrekte rakibin bulduğu 17 sayının tamamı asist üzerinden geldi. Ama bu top paylaşımına rağmen, devreyi önde bitirmemiz ilk iki çeyrek için söylenebilecek en pozitif olguydu.
Normal sezonda üçüncü çeyrekler en iyi olduğumuz periyotlardı. Final maçında, ofansta aşırı statik kalmamız ve Sloukas’a topu yapıştırmamız yüzünden üretimimiz durdu. Oyunun savunma tarafında da, kısaların karşısında kalamadık. Üçüncü çeyrek sonunda rakip 11 oyuncudan sayı katkısı alırken, biz sadece 8 oyuncudan skor üretebildik. Ribaunt, konsantrasyon işidir. Savunmada, Real Madrid’e ikinci şans sayılarını verdikçe oyuna olan inancımızı kaybettik.
Dev olarak gördüğümüz takımızın doğru taktiklerle yıkılabildiğine tanıklık ettik. Real Madrid aldığı bu şampiyonlukla, Koçumuz Obradovic’i geçmiş oldu. Yazar Gladwell’in TED konuşmasında da belirttiği gibi, devler göründükleri kadar sağlam ve güçlü değiller ve bazen çobanın cebinde bir sapan vardır.
Kaybedilen finale rağmen, harika bir sezon geçiren takımımıza teşekkürler!
Paylaş