Paylaş
Maçlardan önce hafızamızı tazeleyelim ve 2015-2016 EuroLeague Finalini hatırlayalım. Sarı-Lacivert çubuklu formasıyla yer alan, kumral, uzun boylu ve oyunu gibi hafif dağınık saçlı bir oyuncu parkede ayak basmadık yer bırakmadan çabalıyor. Takımı geride. Rakip olan kırmızı formalılarsa, buraları yıllardır oynamanın verdiği rahatlıkla planlarına sadık ve Sarı-Lacivertli’ye pota çevresinde ne zaman top inse faul yapıyorlar. Takımın tüm sezon boyunca yıldızlarından olsa da, zihinsel kırılganlığı oyuncunun en büyük handikabı. Kırmızılılar faul yapmaya devam ediyor, oyuncu serbest atış noktasına geliyor, tekrar faul tekrar serbest atış…Fakat Sarı-Lacivertli oyuncu 10 tane serbest atıştan sadece 1 tanesinde isabet bulabiliyor ve maçtan da, EuroLeague Kupasından da uzaklaşılıyor.
Fenerbahçe Doğuş-Olympiacos
Modern basketbolda ribauntların değeri çok arttı. Özellikle tempo arttırmak ve rakibinizi geçiş hücumlarından bulacağınız sayılarla yenmek istiyorsanız. Olympiacos maçında da, Yunan temsilcisinin geri koşmayı bile düşünmeden, tüm oyuncularıyla kaçan toplarının ofansif ribauntlarına saldırdığını gördük. Alamadığımız her ribaunt, yeni bir 14 saniyelik hücuma sebep oldu ve tempoyu arttıramadık. Biz 80 hücum yaparken, rakip maç boyunca 90’nın üzerinde hücum yaptı. Aslında maça harika başlamıştık. Sıkça görmeye başladığımız bir set var. Vesely hücum saatinin bitmesine yakın rakip pota çevresinden uzaklaşıyor, yarattığı boşluğa ilk adımı hızlı olan Wanamaker-Sloukas-Nunnally-Guduric’den biri topla penetre ediyor. Buradan itibaren karşısında iki seçenek olan oyuncu, ya kendi bitiriyor ya da Melli-Datome-Melih gibi dış atış yüzdesi yüksek olan arkadaşına pası veriyor. İlk yarıda, Nunnally-Melli bu seti sık sık oynayıp 23 sayı çıkardılar ve 40-30 üstünlükle soyunma odamıza gittik. Boğucu savunmamız 10 sayı öne geçmemizi sağladı. Birinci çeyrekte 10 sayı yediğimiz Printezis’ten ikinci çeyrek boyunca ve yarının son 3 dakikasında da tüm Olympiacos’tan sayı yemedik.
İkinci yarıda maçın kontrolünü ele geçirdiğimizi düşünmek, iyi yaptığımız şeylerden uzaklaşmamıza neden oldu. Oyun kurucumuz Sloukas’ın, “0” paslı hücumlar yönetmesiyle ritim kaybetmeye başladık. Yunan gardımızın su kaynattığı anlarda, kenardan gelecek Sinan hamlesi iş yapar mıydı bilinmez ama denenebilirdi. Biz hücumda ne kadar kötü ve monotonlaşmaya başladıysak, Olympiacos hücumları da o kadar çeşitlendi. Bu maça kadar sadece 1/10-3 sayılık isabetiyle oynayan Brian Roberts’ın üçüncü çeyrekte 4/4-3 sayı isabetiyle oynamasını ancak Saadettin Teksoy açıklayabilir. Son periyotun başında Sloukas’ın üçlüğüyle skor 56-57 olmuşken, Wanamaker’ın 4.faulü alması planlarımızı bozdu. Gard eşleşmelerinde zaten sıkıntımız varken daha da yumuşak kalmaya başladık ve Strelnieks’in boş şutuyla maç 58-67 oldu. Farkın 11 sayıya yükseldiği andan, maçın bitimine 3 dakikadan az süre kaldığı ana kadar sayı üretemedik (6.39’dan 2.41’e kadar). Neyse ki Nunnally’nin üçlüğü geldi ve Vesely’nin maçı beraberliğe taşıyan 2 serbest atışıyla 75-75 skorla uzatmaya gittik. Uzatma periyodu için söylenecek çok fazla şey yok. Rakip her hücumdan skor üreterek savunmasına döndü. Özellikle Printezis’i ara ara dinlendirmelerinin meyvelerini topladılar ve maçı 90-83’le kazanmayı başardılar.
CSKA Moskova-Fenerbahçe Doğuş
Alışık olduğumuz 5’in yerine Vesely-Thompson uzun ikilisiyle ve Nunnally-Guduric-Wanamaker top taşıyıcılarıyla başladık. Koç Obradovic’in takımına, savunmadaki sertliği tekrar hatırlatmak istediği çok açık. Geçen yılki şampiyon takımın özelliği olan, defanstan çarpışma yarat ve maçı kazan formülünü tekrar içselleştirmemiz gerektiği aşikar. Biz savunmada enerji yarattıkça, özgüvenimiz artıyor ve şutlarımız da girmeye başlıyor. Aynı Thompson’ın şutunu riske eden CSKA’yı orta mesafeden ilk periyot boyunca 3 kere cezalandırması gibi. Vesely’nin 2016’nın intikamını almak istercesine sürekli saldırması ve 13 sayı bulması, takım halinde de 11 asist yapılınca, ilk periyodun 16-27’lik skoru resmen normalleşti. Fakat skor sizi şaşırtmamalı, çünkü CSKA kazandığı Efes ve Milan maçlarında da buna benzer sayılar yemiş, geri dönüp maçı kazanmıştı. Korktuğumuz resmen başımıza geldi. Hines’ın 23-39 yapan smacıyla kıvılcım yakalayan CSKA, yarının bitimine 3 dakika kala 11-0’lık seri buldu. Mola dönüşleri Obradovic’in koçluk imzasıdır ama ilk yarı boyunca takımı bir türlü maça döndüremedi ve yakalanan avantajlı skoru yavaş yavaş kaybederek 41-46 ile soyunma odasına döndük.
Yarıya, ikinci periyotta unuttuğumuz savunmamız gibi Thompson’ı tekrar hatırlayarak başladık. Ama devre sonundaki CSKA momentumu devam etti ve De Colo’nun 3’lüğüyle 49-48 ilk defa öne geçtiler. Üçüncü çeyrekte, Rus temsilcisinin savunma sertliğine cevap veremedik. Sloukas oyuna girdiğinde, top paylaşımı çok düşüyor ve oyuncunun 21 saniye top tutup, son 3 saniyede topu elinden çıkarışlarını izliyoruz. Son periyotta Yunan gard skorer kimliğinden vazgeçip biraz daha topu hareket ettirmeye başlayınca, doğal olarak durma noktasına gelen hücumumuz tekrar işledi. Thompson, Avrupa basketboluna alışmaya başladı. Özellikle kısaların karşısında faul almadan durabiliyor ve atletizmi sayesinde onları pas vermeye zorluyor. Melli’nin şutuyla 75-80 yaptığımız hücumunda başlatıcısı bu savunma oldu. Hücumda da tüm ofansif ribauntlara saldırmasıyla, CSKA’nın geçiş hücumlarını en başından engelledi. Rodriguez’in saçma sapan 3+1 sayısıyla geriye düşsek bile, Wanamaker’ın 1/2’siyle 83-83’lük skorla maç uzatmaya gitti. Nietzche’nin “Unutma olmadan yaşamak imkansızdır” sözünü kendisine düstur edinen Wanamaker’ın uzatmada oyunu harika organize etmesi ve Vesely’nin hücum ribauntlarını alıp sayıya çevirmesi sayesinde uzatma devresini hep önde götürdük. Melli’nin son saniyede kaçan şutu tiplemesiyle de, 93-95 maçı kazandık. Kısaca “O ribaunt bu sezon alındı”.
Gelelim yazının başına, Jan Vesely, CSKA maçında 31 sayıyla kariyer rekoru kırması, kaybedilen Olympiacos maçında en kritik yerde attığı serbest atışlarla resmen “Takımın Lideri” hüviyetine büründü. Kariyerinin en olgun günlerini yaşıyor ve uçuşa geçti. Artık zihinsel kırılganlıklardan uzak, parkede arkadaşlarına bile setleri gösterebilecek adanmışlığı yakalamış durumda. EuroLeague Final-Four provasını geçtik mi sorusuna net cevap vermek zor. Ama ortada bir gerçek varsa, Thompson-Vesely-Nunnally-Wanamaker formlarını bulmaya başladılar.
Paylaş