Paylaş
Nitekim öyle de oldu. Televizyon molasına kadar, yani maçın başlangıcından 4 dakika geçmişken; skor 2-12 lehimizeydi ama her şeyden önemlisi bu geçen sürede rakibin “0” asisti ve 4 top kaybı yapmasıydı. Tabii ki tempo üzerinden skor üreten Real Madrid’in sakin kalması beklenemezdi. Fakat kolay sayılar üzerinden üretime geçememeleri sayesinde rakip ilk çeyrek boyunca “2” 3-sayılık ve “1” turnike dışında hiç basket bulamadı. Faul atışları sayesinde 30 dakika süren ilk çeyrekteki 25 serbest atış, kandırmasın! Luigi Lamonica, düdüğünü salonda duyduğu şarkıya eşlik etmek istercesine öttürmesinin sonucuydu. Real Madrid tarafında faullerin 7 oyuncuya dağılması, Fenerbahçe Doğuş’ta ise Ahmet ile Vesely’nin 3’lemesi savunmamızın tüm ritmini bozdu. Gergin ortamlarda kendi yaşam alanını yaratan rakip, basit top kayıplarımızla 2 turnike atarak skoru 37-34’e taşıdı. İlk yarı boyunca 7 asiste karşılık 10 top kaybı ile oynamamız, yaptığımız 19 faulden daha çok dikkat çekti.
İkinci yarıya konsantrasyonumuz yüksek başlamamız çok önemliydi. Hatta maçı kazananın belirleneceği zamanlardı ve Nunnally’nin arka arkaya bulduğu 2 3-sayılık atışla tekrar momentumu yakaladık. Klasiktir, Fenerbahçe Doğuş’un savunmadan yarattığı enerjiyi hücuma aktarması. Ama bu sefer tam tersi oldu ve sayı üretimiyle, defansif olarak da yükseldik. Koç Obradovic’in uyarılarıyla hakem düdüklerini zihinlerden silmemiz, bizi öne geçiren faktör oldu. Hakem düdüklerine itiraz mevzusunu açmak gerek. Normal şartlarda ilk yarıdaki 19 faul başka koçun takımına çalınsa, ya sahadan çekilir ya da itirazdan 2 teknik faul alırdı. Fakat Koç Obradovic, tüm spor severlere örnek olacak şekilde ekibinin odağını maça çevirdi. Galibiyetten veya mağlubiyetten bağımız, başka boyutlarda oynanan bir üçüncü çeyrek yarattı. Son periyotta 5 faulle Vesely’i kaybetmemiz bile ritmimizi bozmadı.
Kenardan gelen Thompson’ın ruhani liderliğiyle, bitime 5 dakika kala 69-75’lik avantajı yakaladık. Sloukas-Wanamaker’ın oyun kuruculuğu sallantıdayken, “Tanrı Parçacığı” gibi ortaya çıkan Melli’nin yaratıcılığı sayesinde sürekli motorumuz çalıştı. Yavaşça tempoyu düşürmemizle, rakibin tüm ritmini emdik. Maç boyunca, Real Madrid’i 20 sayının altında tuttuğumuz tek periyodun son çeyrek olması 83-86’lık destansı galibiyetimizin anahtarı oldu. Fakat İspanyol temsilcisinin gardını düşüren esas etken, harika dış top paylaşımımız ve oradan üretilen 3-sayılık atışlardı. 13/20-3 sayılık (%65!) isabetiyle, Fenerbahçe Doğuş’un modern oyununun Nirvana’sını gördük.
EuroLeague’in 24.haftasındaki Real Madrid maçını kazandık ve rakibimizi saha avantajı yarışının dışında bıraktık. Maçlar kaybedilir veya kazanılır, hakem kararlarına rağmen oyundan kopmadan mücadele eden ruha ,“aşık” olmamak mümkün değil. Hakemler için ise son sözü Neyzen Tevfik’in dizelerine bırakalım…
Ne hakikat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre,
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Paylaş