Faruk Doğa Üründül
Faruk Doğa Üründül
Faruk Doğa ÜründülYazarın Tüm Yazıları

EuroLeague’de 20.Maç: Hepinizi Yenerim!

Cuma akşamı İstanbul’da yapılacak milyonlarca şey var. Sinema, tiyatro, AVM’ler, caddeleri arşınlamak, belki güzel bir akşam yemeği… Fakat bunların hiçbiri, hem müzikal ziyafet, hem de bu kadar coşkuyla ayrılacağın sahne şovunu aynı anda sunmaz. Biletlerin günler öncesinden tükendiği müsabakada, takımımız Fenerbahçe Doğuş ve Barcelona Lassa karşı karşıya geldi.

Haberin Devamı

 

Açıkçası, Son Mohikan filminin tema müziği olan Promontory’iyle parkeye çıkmak kimin aklına geldiyse teşekkürler.

Efsane eser, Doğuş orkestrasının güzel yorumuyla birleşince, seyirci direk maçın içine girdi ve takımımızın maçta kalmasını sağladı. Rakibin zayıf karnının oyun kurucu savunması olduğunu artık sağır sultan bile biliyor. Fenerbahçe Doğuş’ta da, Avrupa kıtasındaki gardların Lebron James’i Wanamaker var. Doğal sonuç olarak, ilk çeyrek boyunca Wanamaker her potaya yüklendiğinde sayıyla döndük. Amerikalı gard 10 dakika içinde, şut kaçırmadan ve top kaybı yapmadan 13 sayı, 2 asistle oynadı. Skor buldukça savunmada gevşememiz bizi bu periyotta değil ama ikinci periyotta biraz sıkıntıya soktu. Özellikle Barcelona Lassa’nın dış şutlarını savunamadık. Eşleşilen oyuncunun boş kalması Fenerbahçe Doğuş’ta çok sık gördüğümüz bir durum değil. Lige verilen ara, savunmamızın ritmini bozmuş. Neyse ki ikinci çeyrekte Melli’nin oyuna asıldı ve bir serbest atış kaçırması dışında aynı ilk çeyrekteki Wanamaker gibi mükemmel şut yüzdesiyle 12 sayı buldu. Kendisini savunan rakip uzunların, İtalyan oyuncumuzun Brose Bamberg günlerinde sıkça kullandığı hızlı ilk adımını unutmaları sayesinde rahat pozisyonlar yaratabildik. İlk yarı sonunda ortaya çıkan 44-42’lik skorun, Barcelona kısmındaki 27 sayısı 9/17-3 sayılık atışlardan geldi. İçeri toplu-topsuz penetre edemedikçe dışardan şut denediler. Elbet bu şut yüzdesi devam etmeyecekti, nitekim etmedi.

Haberin Devamı

İkinci yarıda kaçırdıkları her şutu, tempo arttırma aracı olarak kullandık. Aldığımız savunma ribauntlarını hızlıca top taşıyıcı oyuncularımıza aktarıp kolay sayılar kovaladık ama arka arkaya yapılan basit top kayıpları yüzünden hızlanan oyunu skora yansıtamadık. Yetmezmiş gibi, Koponen’in içine sanki Finlandiya forması giymişçesine şutları sokması artık iyice can sıkıcı hale geldi. Zaman ilerledikçe galibiyetin savunmamızdan geçeceği belliydi. Koç Obradovic, ilk yarı boyunca oyuna almadığı ve iyice maça iştahı kabaran Ahmet Düverioğlu’nu parkeye sürdü. Ahmet’in Tomic ile eşleşmesinden Barcelona Lassa sayı bulamadıkça ilk yarı boyunca %60’la 3’lük atan rakip, serbest atış atamaz hale geldi. Bizim tarafımızda da özgüven şutları arka arkaya geldi. Kaptan Melih’in önce 3 sayı ardından top çalıp turnike atmasıyla fark 11 sayıya kadar çıktı. Son çeyrekte, maç boyunca sayısı olmayan Sloukas’ın da skor üretmesi ve Melli’nin kendi doğum günü pastasından daha büyük bir dilimi hak edercesine oynamasıyla farkın 4 sayının altına düşmesine izin vermedik. Maçın adamı olan Wanamaker’ın 22 sayı, 7 asist, 5 ribauntluk performansıyla, müsabakayı 86-82 kazanmayı başardık.

Haberin Devamı

EuroLeague’in 20.maçında Barcelona Lassa’yı, savunmamızın Ahmet Düverioğlu sayesinde kıpırdanmasıyla yendik. Aslında sadece rakibi değil, bir dolu eğlence merkezini de yendik. Organizasyon o kadar keyifli bir hale gelmiş durumda ki, en keyifli cuma eğlencesinin Ülker Sports Arena’da Fenerbahçe Doğuş’u izlemek olduğunu söylemek çok yanlış olmaz. Daha önceki haftalar gördüğümüz gibi bu sezonki takımın “Son Mohikan”a ihtiyacı yok. Galibiyet, takımın yarattığı kolektif oyunla geliyor. Kısaca, kendi Rönesans’ını bitirmiş, sanayi devrimini yaşayan bir düzen var. O zaman son cümle Cüneyt Arkın Ağabeyimizden gelsin “Yenerim, hepinizi yenerim uleynn!!”

 

Yazarın Tüm Yazıları