Paylaş
Babasının öldürülmesiyle basketbol kariyerine ara veren Michael Jordan, 1.5 yıl sonra tüm medya kuruluşlarına faks çekmişti. İsimsiz kağıtta tek bir cümle yazıyordu “I am back (Geri döndüm)”. Majestelerinin tekrar parkelere döndüğünü, bu mesajı okuyan herkes anlamıştı.
Fenerbahçe Doğuş, son topla Banvit maçını, ardından 25 sayı farkla Olympiacos maçını kaybetti. Geri döndük diye herkese haykırma şansını Anadolu Efes karşısında buldu. Peki bu fırsatı nasıl değerlendirdi?
ilk 5’e parantez açmak gerek. Ahmet-Melli-Guduric-Melih-Dixon başlangıcı, Olympiacos karşısında iyi mücadele eden azınlığı ödüllendirmesi ve aynı zamanda takımın geri kalanına kendinize gelin mesajıydı. Zaten bu motivasyonla Sarı-Lacivertliler maça 8-0 ile başladı. Birinci periyotu da 27-10’la bitirdi. İlk çeyrek boyunca gelen 27 sayının 12’si savunma üzerinden yaratılan hızlı hücumlardan üretildi. Çalınan 5 topun, 3 tanesi direk skor tabelasına yansıdı. Anadolu Efes oyundan koptukça, boş şutları kaçırmaya başladı. Farkın 20’ye yaklaştığı ikinci periyotta Zoran Dragic’in diskalifiyesi de eklenince Lacivert-Beyazlıların tüm gardı düştü. Simon’un yokluğunda, Dragic’in eksilmesiyle top taşıyıcı sıkıntısı iyice ayyuka çıktı. Tam bu karmaşanın içinde Fenerbahçe Doğuş’un tam saha baskısı geldi ve ilk yarı Anadolu Efes için kabusa döndü. İki çeyrek boyunca ev sahibi 13/18 (%73) ile 2 sayılık hücum yaptı. Fakat bunun sebebi deplasman takımının kötü savunması değil. Aksine Fenerbahçe Doğuş’un pas ritmiyle yarattığı boş şutlardı.
İkinci yarıya Koç Ergin Ataman’ın Yiğitcan Saybir başlangıcı, Fenerbahçe Doğuş hücumları için cazibe merkezi yarattı. Fakat oyuncunun savunma doğrularını yerine getirmesi, Anadolu Efes’i ateşledi ve 12-0’lık seri yakalandı. Fark 12 sayıya kadar inmişken, Wanamaker’ın 3 sayılık uyandırış isabeti geldi. Bu sayı aynı zamanda, Sarı-Lacivertlilerin üçüncü çeyrekteki ilk skorlarıydı. Fenerbahçe Doğuş’un yaptığı 8 top kaybının da katkısıyla, tüm müsabaka boyunca, deplasman takımının maça ortak olabildiği tek zaman üçüncü periyottu. O da kısa sürdü ve son çeyreğin başlamasıyla maçın tüm hakimiyeti tekrar ev sahibi tarafa geçti.
Fenerbahçe Doğuş’u elit takımlar seviyesine çıkaran pas temposunun ve savunmadan yaratılan hücumların tekrar hatırlanması, 100-74’lük skorun ortaya çıkmasını sağladı. Öyle bir maç izledik ki, resmen ilk çeyrekte bitti. Geri döndük diye haykırmak istiyorduk ama bu biraz daha Terminatör filmlerindeki Arnold Schwarzenegger’ın tüm patlamalardan çıkıp eskisinden bile kuvvetli şekilde “Geri döndüm” demesine benzedi.
Paylaş