Paylaş
Gençlerbirliği maçından beri Fenerbahçe tarafında suçu hep ‘dıştaki unsurlara’ yükleme stratejisinin izlendiğini görüyorum. Evet ben de farkındayım bariz hakem hatalarının, VAR şüphelerinin. Tamam da takımın kendi kendine şunu sorması gerekmez mi; ‘Biz niye ileri gidemedik?’
23 Aralık 1959... O geceyi hiç unutmadım. Rahmetli annem de hiç unutmadı ölünceye kadar..
Çünkü o gece Fenerbahçe Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nın üçüncü maçında Fransa’nın Nice takımına 5-1 yenilerek elendi.
İlk maçı 2-1 kazanmıştık ve Fenerbahçe’nin Avrupa kupalarındaki ilk büyük başarısıydı.
Çok umutlanmıştım.
Ancak Nice’te 2-1 yenilince üçüncü maça kalmıştı.
O gece radyoda maçı Halit Kıvanç’ın anlatımıyla işte bu çubuklu formamla dinlemiştim.
5-1 yenilince yatağa yattım ve sabaha kadar ağladım.
Çubuklu formam sırıslıklam oldu.
Fenerbahçelilik tarihimin en acı gecesidir...
PAZAR GECESi BENi YiNE AĞLAMAKLI ETTiNiZ
O Fenerbahçe pazar akşamı beni bir kere daha ağlamaklı yaptı.
Ve bu defa yanıbaşımda annem de yoktu. Sonra kendimi avutmak için S Sport’tan, aynı saatlerde yayınlanan Kuzey Londra derbisini seyrettim.
Arsenal-Tottenham maçı bana çubuklu formamın üzerindeki gözyaşlarını unutturdu.
Lig sonuncusu Gençlerbirliği ile oynadığımız maçı, her zamanki gibi dostum Mustafa Taviloğlu’yla beş dakikada bir telefonlaşarak izledim.
O, Ali Koç’a oy verdi.
AZiZ BEY’E OY VERMiŞ BiR TARAFTAR OLARAK YAZIYORUM AMA..
Bense son kongrede Aziz Yıldırım’a oy verdim. Ama benim için kongre bitmiştir ve meşruiyetçi bir Fenerbahçeli olarak gönlüm Ali Koç yönetiminin başarılı olması ve Fenerbahçe’nin şampiyon olmasındadır.
Aziz Yıldırım’a oy vermiş biri olarak, yanlış anlaşılabilir diye de Fenerbahçe ile ilgili görüş yazmamaya dikkat ediyorum. Bu yazı da kesinlikle bir “Zamanı gelmiştir” yazısı değil.
İyi de niye yazıyorum öyleyse böyle bir günde...
TAMAM HEP BiRLiKTE ‘ÜST AKIL’A VURALIM, VURALIM DA...
Nedeni şu:
Bu yıl ilk defa umutlandım...
Fenerbahçe’nin kötü gününde ağlayan, iyi gününde de sevinçten ağlayan ama fanatik olmayan bir taraftarın görüşüdür.
Maç gecesinden beri Fenerbahçe tarafında suçu hep ‘dıştaki unsurlara’ yükleme stratejisinin izlendiğini görüyorum.
Yani Fenerbahçe de, kendisine düşman bir ‘üst akıl’ hayaletine vuruyor da vuruyor.
Evet ben de görüyorum.
Bariz hakem hataları... Verilmeyen penaltılar, yanlış çizilen offside çizgileri, VAR şüpheleri...
YÖNETiMDE KiMSE KENDiNE BERNARD LEWIS SORUSUNU SORMAYACAK MI?
Peki tamam...
Ya gerisi...
Mesut Özil gibi uluslararası bir starı alabilecek kadar fedakarlık yapmış bir takımın kendi kendine sorması gereken sorular...
Ünlü tarihçi Bernard Lewis ölümünden önce yazdığı son kitapların birinin adı ‘What’s Went Wrong?’du.
Yani ‘yanlış giden neydi?’
Orada Müslüman alemine şunu söylemişti: “Tarihiniz boyunca hep Batı’nın niye ileri gittiğini sorup kendinizce cevabını aradınız. Emperyalizm, sömürgecilik, Müslüman düşmanlığı falan...”
Tamam bunlar da var.
İyi de bir de şu soruyu sormak gerekmez mi?
“Biz niye ileri gidemedik?”
BiZ FORMAMIZI GÖZYAŞIYLA ISLATTIK, TAKIM DA TERiYLE ISLATSIN
Kısaca... Fenerbahçe olarak biz her şeyi yaptık da, sadece öteki üst akıl yüzünden mi kaybediyoruz?
Sayın yönetim...
Sorun artık bu Bernard Lewis sorusunu kendinize.
Bizler, sadık taraftarlar çubuklu formamızı acı günlerimizde, 3 Temmuzlarda gözyaşıyla ıslattık.
Şimdi takım da biraz alın teriyle ıslatsın o formayı.
250 TL'ye varan "Hoş geldin bonusu" sadece Misli.com'da! Hemen üye ol...
Paylaş