Paylaş
Ben diyetisyen değilim ama bedenini çok iyi tanıyan bir sporcuyum. Sizlere son zamanlarda denediğim ve çok hızlı sonuç aldığım bir diyetten bahsedeceğim. Hayatım boyunca birçok değişik antrenman ve diyet uygulamaya çalıştım. Hep daha iyisini aradım ve hep daha iyisini buldum da. Bildiklerimiz son zamanlarda çok hızlı yenilenip, güncelleniyor. Biz de bu hıza ayak uydurup kendimizi hep geliştirmeye çalışıyoruz.
Dünya için değil ama benim için yeni bir deneyim olan Aralıklı oruç diyetinden bahsetmek istiyorum sizlere. Herkes orucun bir dini inanç olduğunu düşünüyor olsa da aslında ben bunun sağlıklı bir beslenme düzeni olduğu için birçok din tarafından insanlara sunulmuş olduğunu düşünüyorum. Japon bilim adamı Yoshinori Ohsumi 2016’daki araştırmaları sonucunda orucun otofaji, yani hücrelerin yenilenmesine ve temizlenmesine iyi geldiğini ispatlayıp, Nobel ödülü almaya hak kazanmış. Aralıklı oruç diyeti hem kısa zamanda sonuç alabileceğimiz, hem de hücre yenilenmesine yardımcı olduğu için oldukça sağlıklı bir diyet diyebiliriz. Gelelim nasıl uygulandığına..
Farklı zaman dilimlerinde yapılan birçok çeşidi var. 16 saat aç kalmak, 8 saat yemek yemek ya da 20 saat aç kalmak ve 4 saat yemek yemek gibi. Hatta 24 saat boyunca
hiçbir şey yenmemesi gereken, 5 gün yiyip 48 saat aç kalınan versiyonları bile var. Ben kendime en uygun olan yani 12:00 – 20:00 olan programı seçtim. 12:00’da yemeğe başlıyor, akşam 20:00’da son öğünümü yiyorum.
Bu diyet bize nasıl etki sağlıyor? Öncelikle yağ yakımı hızla artıyor ve fazla kilolardan kısa zamanda kurtuluyoruz. Hücreler yenilendiği için cildimiz güzelleşiyor ve kendimizi daha genç hissediyoruz. Beyin fonksiyonlarını olumlu etkiliyor ve aslında mutluluğumuzun kaynağı olan hormonları daha iyi salgılamamızı sağlıyor. Sindirim sistemi daha az çalıştığı için bedenimiz yorulmuyor ve ömrümüzün uzadığı bile söyleniyor.
Peki bunları nasıl yapıyor? Yediğimiz karbonhidratlar vücudumuza glikojen olarak depolanır ve ihtiyaç halinde enerjiye çevrilir. Fazla glikojen ise yağ hücrelerinde depolanır. Biz ise bazen ihtiyacımızdan çok daha fazlasını keyif uğruna vücudumuza alıp, vücudumuzun yağlanması için zemin oluşturuyoruz. Harcadığımız kaloriden çok daha fazlasını aldığımızda vücudumuz yağlanmaya başlıyor, bunun tam tersini uygularsak, yani aldığımızdan daha fazlasını harcarsak, yağ hücrelerinde depolanan glikojenleri kullanarak fazla kilolardan kurtulmaya başlarız. Aslında matematik bu kadar basit. Tek yapmamız gereken ne yediğimizi bilmemiz ve dikkat etmemiz. Ben genetik açıdan kilolu bir insanım diyerek bahane bulmamalıyız. Herkes doğru besin ve enerji kullanımı ile kendinin en iyi versiyonu haline gelebilir.
Yemek yemek sadece keyif almak değildir. Aslında adı üzerinde olduğu gibi beslenmektir. Beslenmek ise sağlıklı olmak için ihtiyacımız olan proteinleri, karbonhidratları ve yağları yediğimiz yemekten dengeli ve düzenli olarak almamızdır. Bunları dengesiz ya da eksik aldığımız zaman vücudumuzdaki yağ oranı artabilir, kan şekeri ve pankreastan insülin salınımı düzensizleşebilir ve kan şekeri oynadığı için devamlı açlık hissedilebilir. Dolayısıyla biz de ihtiyacımız olan enerjiyi istediğimiz zaman ortaya çıkaramayabiliriz.
Tabi tüm bunları en iyi şekilde yapmaya çalışırken yemek yemekten de keyif almaya çalışırsak ne mutlu bize. Aslında bize neyin iyi geldiğini bilmek ve o besinlere ulaşmak, bir süre sonra insana keyif veriyor. Hatta düzenli beslenmeyi alışkanlık haline getirdikten sonra bize iyi gelmeyen şeyleri yemekten keyif bile almıyoruz. O yüzden bu düzeni kurmalı ve kendimiz için en iyi olanı yapmalıyız.
Peki sadece iyi gözükmek mi önemli olan? Hayır. Kolesterol, kan şekeri ve insülin seviyesini düzenlemek ve bizi kontrol eden hormonların doğru salınımını sağlamak iyi beslenmeden geçiyor. Bir kere iyi beslenmeye başladıktan sonra, etrafımda kötü beslenen insanları görünce kendilerine bu kötülüğü neden yapıyorlar diye sorguluyorum.
Size en uygun diyet, kolayca uygulayabileceğiniz ve sürdürebileceğiniz diyettir. Diyelim ki bir uzman ile görüştünüz ve size bir diyet uygulatıyor ve aradan haftalar geçmesine rağmen hayattan zevk almıyorsanız, o diyeti derhal bırakın. Ayrıca başlarda aç hissetmeniz çok normal ama gün geçtikçe aç hissetmeye devam ediyorsanız yine yanlış giden bir şeyler var demektir.
Ben uyguladığım diyetten ve oturttuğum beslenme düzenimden oldukça keyif alıyorum ve olumlu sonuçlarını görüyorum. Hedeflerime ulaştıkça arada sevdiğim yemeklerle kendimi şımartmak da çok hoşuma gidiyor. Size de en büyük tavsiyem kısa süreli diyetleri yaparak yaza hazırlık yapmaktansa hayatınız boyunca hem sizi iyi hissettirecek hem de sağlığınıza kavuşmanızı sağlayacak sürdürülebilir, size en uygun beslenme şeklini seçin. Emin olun hiç pişman olmayacaksınız.
Paylaş