Paylaş
Bir hafta önceki Konya Anadolu Selçukspor maçında gördükleri kartlarla orta sahada Atakan ve Fatih'in kart cezalısı olmasının orta sahayı etkilemesi muhtemeldi. Öyle de oldu. Egemen'in önündeki Mustafa Murat-İbrahim-Murat Türkkan-İbrahim Öztürk dörtlüsü bu maçta da değişmezken, orta sahanın bankosu savaşçı Atakan ve son haftaların yükseleni Fatih'in yokluğunda Ferhat'ın yanına bu sezon bir türlü ağırlığını koyamayan İbrahim Ferdi ve 3 haftalık sakatlıktan dönen Maksut'u yerleştirmişti İsmet Hoca. Furkan, Doğan ve Muharrem Ozan'dan oluşan forvet hattı ise, sezonun ikinci yarısında görmeye alıştığımız bir kombinasyondu. Oysa son haftalarda inanılmaz performanslar ortaya koyan İbrahim Akın ve zor maçlarda şapkadan tavşan çıkarmak konusunda usta olan Murat Uluç kulübede hazır bekliyorlardı. Muhtemeldir ki İsmet Hoca, iç sahada 16 puan çıkarmış ve düşme korkusunu yok etmek için var gücüyle çalışan Fethiye karşısında öne geçip skoru korumaya çalışırken fıtık olmayı değil, oyunu 60 dakika kadar golsüz götürüp, Uluç ve İbrahim'i oyuna alarak son yarım saatte 3 puanı koparmayı hedeflemişti. Ben teknik direktör olmadığımdan ve maç sonrasında ahkam kesmeyi sevmediğimden, bu seçimi için hocayı eleştirmeyi doğru bulmuyorum ama ben teknik direktör olsaydım en azından İbrahim Akın ile başlamayı tercih ederdim deyip bırakıyorum. Fethiye'de işlerin planlandığı gibi gitmediğini izledik hep birlikte.
İlk devre boyunca ne oyun, ne de pozisyon anlamında rakibine bariz bir üstünlük kuramayan, orta sahada son derece sert bir ikili mücadele oyununu benimseyen iki takım ve buna bağlı olarak ibrenin bir tarafa kaymadığı, dengeli, bazen sıkıcı bir oyun izledik. Oyunun en göze batan ismi, Fethiye'yi sürükleyen Anıl Taşdemir oldu kuşkusuz, onun uzattığı toplarla sağ kanattan sık sık kontraatak denedi Fethiye ekibi. Altay'da ise solda Doğan-Serkan, sağda Furkan- Mustafa Murat ikilileri hem ileride hem geride çok çalıştılar ancak pozisyon ve skor üretmek konusunda vasatı aşamadılar. Sıkıcı ilk yarının tek net pozisyonunu, biraz da Altay savunmasının hatasıyla Fethiye ekibi yakaladı 30. dakikada, ancak Anıl'ın pasıyla onsekize giren Enes'in gollük şutunu sol ayağıyla kesti Egemen.
İsmet Hoca'nın planlarını bozan, 2. yarının ilk dakikalarında Anıl Taşdemir oldu. Sol bekte kazandıkları topu sanat eseri gibi işleyerek 5 pasla Altay ceza sahasının sol yanına kadar getirdi ve ön direğe ortaladı Fethiyeliler. Metin Sevinç'in sert şutu yan direkten döndüğünde top penaltı noktası civarında Anıl'ın önüne düşünce, Anıl sert şutla kalenin içindeki 3 Altay'lının arasından topu geçirdi ve ağlara gönderdi. Bu gol, Fethiyespor'u öne geçirmekle kalmadı, Altay'ın bir süreliğine abondone olmasına sebep oldu. Maksut'un yetersizliği, Ferdi ve Ferhat'ın beceriksizliği, Doğan ve Furkan'ın silikliği ile orta sahası tamamen oyundan düşen Altay, rakip yarı sahada kaptırdığı topları kalesinde gol pozisyonu olarak görmeye başladı. Golden sonraki 15 dakikada tam 4 net gol pozisyonu yaşandı Altay kalesinde, orta sahadan hızla ve sorunsuzca geçip gelen Fethiyespor atakları ile. Tarihi bir farka dönebilirdi maç, buna rakibin beceriksizliği ve Egemen engel oldu diyebiliriz. Gözlerim Atakan'ı ve İbrahim Akın'ı en çok bu bölümde aradı sahada. İsmet Hoca da öyle hisstemiş olmalı ki, Ferdi ve Furkan'ı Uluç-İbrahim Akın ikilisiyle değiştirdi 55. dakikada. Bu hamle, Altay'ın orta sahada az da olsa kontrolu ele almasını ve oyunu kendi kalesinden rakip kaleye doğru çevirebilmesini sağladı. Bunda, Altay'ın çift santrafora geçmesi karşısında savunma hattını sıklaştırıp oyunu sertleştiren Levent Eriş'in de rolü vardı elbet. Bu son yarım saatlik dilimde tam 6 sarı kart gördü Fethiyespor'lu oyuncular.
Yine de, Altay'ın öldürücü bir baskısından, sayısız gol pozisyonundan bahsetmek doğru olmaz. Çoğu karambol sayılabilecek pozisyonlar gol getirmedi Altay'a. Ancak 70. dakikada imdada rakip stoper Efe Karaoğlu yetişti. Orta sahada İbrahim Akın'ın mayaladığı hücumda, soldan Serkan'ın ortasıyla havalanan top kaleciye doğru süzüldü. Ceza sahası içinde Efe, hemen önünde topa doğru koşan Muharrem Ozan'a olan hayranlığını arkasından boynuna sarılıp yere sererek gösterdi. Hakem de, Efe'nin bu sevgi gösterisini karşılıksız bırakmadı ve hiç tereddüt etmeden penaltıyı gösterdi. Gol tehlikesi yaratmayan pozisyonda penaltıyı, penaltıdan da golü bulunca epey rahatladı Altay.
Kalan 20 küsür dakikada sahadaki iki vasat takım da gol bulamayınca, hele son dakikada İbrahim Akın da sol ayağına denk gelen topu kaleciye plaseleyince, iki takımı da çok fazla üzmeyen skor oluştu ve iki takım da birer puanla yetindi. Önceki 2 haftanın aksine son derece dağınık ve korkak oynayan bir Altay'ı izlemiş olduk Fethiye karşısında. Yine de iyi tarafları görmek ve geleceğe dair iyi düşünmek için bir sürü sebep var önümüzde. Averajla da olsa liderlik devam ediyor, sakatların iyileşmesi ve cezaların tamamlanmasıyla uzun süre sonra ilk kez tam takıma kavuştuk (İbrahim Öztürk 4. sarıyı gördü sanırım, bir tek o olmayacak önümüzdeki hafta), önümüzdeki Kırklareli maçını da almamız halinde Sakarya deplasmanına en az 4 puanlık bir fakla gideceğiz, zor maratonda kötü oynanan maçların olması normal ve bu kötü oyunla puan koparmak da az iş değil. Bunlar önemli avantajlar. Ama en büyük avantajımız ise bizleriz. Farklı liglerde çok sayıda şampiyonluklar yaşamış bir oyuncu kadrosu, daha geçen sezon bu ligi şampiyon olarak tamamlamış bir hoca, içeride dışarıda her maça konsantre bir taraftar ve köklerinden gelen zengin tarihiyle beslenen, nice başarıları hazmetmiş bir camia var. Ne oyuncular, ne hoca, ne yönetim, ne de taraftar liderliğin getirdiği bir şampiyonluk sarhoşluğu yaşayacak kadar çaylak burada. Maratonun zor olduğu, anlık durum ne olursa olsun mücadelenin son düdüğe kadar süreceği, ne kazanırsak kendi emeğimizle, kendi aklımızla kazanacağımız hepimizin malumu. Özlem büyük, mücadele çetin, şartlar zor. Kolay olacağını hiç düşünmemiştik zaten, buna hazırız.
Paylaş