İlk Yarının Ardından: Takıma Genel Bakış -1

Onca heyecanın, onca tartışmanın ardından sezonu yarıladık ve geçen hafta Pazar günü ara karneleri alıp kış tatiline girdik TFF 2. Lig Beyaz Grup’ta. Geride bıraktığımız maçların ardından durup bir soluklanmak, geçen yarım sezonun kısa bir değerlendirmesini yapmak ve sezonun kalanına ilişkin düşüncelerimizi paylaşmak zamanıdır şimdi.

Haberin Devamı

Cüneyt Biçer yönetiminde, 2’si kiralık (Maksut Taşkıran ve Emre Koyuncu), 8’i de Altay’da profesyonelliğe geçmiş (Atakan Rıdvan Çankaya, Halil Yılmaz, Hüsamettin Yener, İbrahim Akın, İhsan Furkan Deniz, Kadir Yazıcı, Ulaş Zengin ve Can Sevinç) olmak üzere 4’ü kaleci toplam 25 futbolcu ile başladı 2017-2018 sezonuna Altay. Oldukça zorlu geçen ilk 15 haftanın ardından, devre sonu beklenmeden teknik kadroda değişikliğe gidildi ve kritik bir anda Cüneyt Hoca’nın görevini İsmet Taşdemir devraldı. Bu 17 maçlık seride, toplamda 4 oyuncu hiç forma şansı bulamadı. Bu dörtlünün üçü kaleci Egemen’in yedekleri; Emre Koyuncu, Aydın Bağ ve Can Sevinç. Dördüncü ise daha önceki yazılarımda fiziği ve yeteneğinden övgüyle bahsettiğim, ancak kişisel gelişimini bir türlü gerçekleştiremeyen ve kendisinden beklenen çıkışı bir türlü sahaya koyamayan Halil Yılmaz. Bugünlerde Bodrumspor’a veya Nazillispor’a gideceği yönünde haberler çıksa da, Altay’ın altyapısından çıkmış Halil’in bu forma için ter dökeceği ve başarıları kovalayacağı maçları umutla bekleyeceğim.

En istikrarlı bölge: Kale


Altmışların başından doksanların sonuna kadarki 40 yıl boyunca Altay kalesinde, ardarda birkaç süper kaleci izlemişti sporseverler (Varol Ürkmez – 1960-68, Tanzer Sencer – 1966-79, Can Barhan – 1981-87, Ercan Ertemçöz – 1984-87, Zafer Öğer – 1988-93 ve Şanver Göymen – 1993-99). Son 20 yılda ne yazık ki bu istikrardan eser yok Altay kalesinde. Yumurta-tavuk ikilemini hatırlatırcasına, başarısızlığa abone olunan dönem de, işte bu son 20 yıl.
Yine de bu sezonun ilk yarısında Altay’ın en güçlü olduğu mevkilerden biri, bence kalesi. Egemen Gençalp, bazı maçlardaki şaşırtıcı hatalarına rağmen güven verdi. Pozisyon alışı, oyunu takibi, savunma bloğu ile uyumu, birebir kaldığı anlardaki müdahaleleri ve refleksleri ile Altay kalesinde oldukça iyi bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Bu 17 maçlık seride, çok kritik performansları ile epeyce puanı Altay’ın hanesine yazdırdığına şahit olduk. Sert gelen topları ilk hamlede öldüremeyerek altıpas içine düşürmese ve mesela Bugsaş maçındaki gibi puan kaybına yol açmasa (tek sorumlu o değil elbet) daha da fazla puanı olabilirdi Altay’ın. Kimi birebirdeki pozisyon alışını, kimi çizgideki reflekslerini ve kritik müdahalelerini, kimi hava toplarında aktif olmasını övebilir Egemen’in. Benim en beğendiğim yönü oyunun sürekli içinde olması. Bazen oyuna hakimken veya rakip yarısahada oynarken ani bir topta gafil avlanabilirsiniz, oysa Egemen hep uyanık, her daim oyunun içinde. Onsekizin dışına çıkarak rakipten önce topa ulaşması gereken pozisyonlarda, hamleye karar verme zamanlaması ve isabet yüzdesi oldukça yüksek. İstatistikleri de başarılı performansına dair ipucu veriyor (yediği gol: 1,12 gol/maç, gol yemeden bitirdiği maç: 7/17 (%41,2)).

Yedeklerine gelecek olursak… Bu sezon Aydın Bağ 8 maçta, Emre Koyuncu ise 9 maçta kulübeye geçmiş. Emre’nin buna ek olarak ilk 11’de çıkarak 120 dakika forma giydiği bir de kupa maçı var, ki orada da son derece başarılı bir performans ortaya koydu. 21 ve 24 yaşlarında 2 genç kaleciyi birden kadroda bulundurmak keyif ve güven veriyor. İkisi arasındaki inanılmaz rekabet şüphesiz ki ikisine de olumlu katkı sağlıyor, ama benim gönlüm geçen sezonun önemli bir kısmında Altay’ın yükünü çeken Aydın’dan yana. Ankaragücü’nden kiralık olarak gelen Emre’nin de Altay’da kalıcı olarak ilerlemesini isterim doğrusu. Sonuç olarak, uzun süre sonra ilk defa kalede sorunsuz bir sezon geçiriyoruz.

En kilit bölge: Savunma


Geçtiğimiz sezonu 36 maçta 41 gol yiyerek tamamlayan Altay’ın savunmasında görev yapan solbek Yiğit Yöney (ki kendisi bu sezon takımdan gittiğine en çok üzüldüğüm 2-3 isimden biridir), stoperler Erhan Kurt ve Gökhan Şahin bu sezon yoklar. Sağbekte Necdet Kaba ve Mustafa Murat Uslu, stoperler Murat Türkkan, Hayrullah Çelik ve Ulaş Zengin, sol bek Kadir Yazıcı devam eden isimler. Onlara sezon başında İbrahim Öztürk ve solbek Serkan Sözmen eklendi. Bu sezonun ilk maçlarında klasik bir dörtlü savunma kurgusu vardı: sağda Necdet, solda Serkan, göbekte İbrahim Öztürk ve Murat Türkkan. İlk 5 maçta bu dörtlü hiç değişmedi. Bu düzen başlarda işler gibi görünse de, en büyük handikabı iki bekin dağınıklığı ve göbekteki tecrübeli ikilinin hantallığıydı. Hem Necdet, hem de Serkan hücumu seven ve sıklıkla ileri koşan bekler. Bu durum, hücum düzeninde genişlemeye ve üretkenlikte artışa yol açsa da, özellikle Murat ve İbrahim ile kombine edildiğinde, kaptırılan toplarda ve rakibin hızlı kontraataklarında savunmada muazzam açıkların verilmesine sebep oldu. İlk 4 haftada 13 gol atıp 3 gol yiyen Altay, 5. hafta gittiği Niğde Belediye deplasmanından 3-0’lık yenilgi ile dönünce şapkanın düştüğü ve altından çıkan kelin bu gerçeği görmek istemeyen gözleri dahi kamaştırırcasına parladığı herkesçe görüldü. Nitekim 6. haftadaki Karagümrük ve 7. haftadaki Konya Anadolu Selçuklu maçlarında göbekte Murat’ın yerine Hayrullah, sağbekte ise Necdet’in yerine o güne dek maç kadrosuna dahi giremeyen Mustafa Murat ilk onbirdeydi. Hayrullah’ın değişmez stoper olduğu, sağda Mustafa Murat’ın, solda her türlü sakarlığına ve dağınıklığına rağmen Serkan’ın oynadığı, göbeğin ise İbrahim Öztürk veya Murat Türkkan ile tamamlandığı dörtlünün ideal savunma düzeni olduğu aşikar. Bu düzen birkaç istisna maç dışında (örneğin
Fethiye, Kırklareli ve Pendik) devrenin sonuna kadar sürdü. İstisna dediğimiz maçların da sonucu ortada.

Tam da burada, ailevi sebeplerle izinli olduğundan kadroya girmeyen Hayrullah’tan yoksun çıkılan Kırklareli deplasmanına odaklanmakta fayda var. İlk 5 hafta oynayan dörtlüye, Cüneyt Biçer tarafından biraz da Hayrullah’ın yokluğu sebebiyle bir kez daha şans verildiğini gördüğümüz, bu nedenle bu sezonun ilk yarısındaki en facia savunma performansına şahit olduğumuz maçtı bu. Daha ilk düdükle birlikte tehlike çanlarının çalmaya başladığı maçta, sezon başında sahaya sürülen, ancak 6. haftada revize edilen klasik dörtlü savunmanın (Necdet, Murat Türkkan, İbrahim Öztürk, Serkan) düşmesi topu topu 3 dakika sürmüştü. Maçın başında geriye düşmenin sıkıntısıyla, top yapmak ve oyunu rakip yarısahaya yıkmak zorunda hisseden Altay’ın savunmasında hem iki bek, hem de göbek çok geçmeden koridora dönmüştü bile. Daha farklı bir kadro ve taktikle çıksaydık farklı kazanabileceğimizi düşündüğüm o maçı “sadece 5 gollü” bir yenilgi ile bitirebilmeyi başarmamızın sebebi, büyük oranda Egemen’in performansı ve kısmen de futbol tanrısı Maradona’nın ruhunun bizimle olmasıydı (“Pele puede ser el rey pero el Diego es dios – Pele kral olabilir, ama Diego tanrıdır” diyen Arjantinlilere selam olsun).

Sadede gelirsek, ideal savunma kurgusu belli, “Savunma Bakanı” Hayrullah bu bölgenin olmazsa olmazı. Özellikle son haftalarda performansı giderek yükselen sağbek Mustafa Murat’ı da dikkatle izlemenizi öneririm. Bu yükselen grafiğine, son Gümüşhane deplasmanında kilidi açan golü de ekledi ve bir kez daha Altay tribünün gönlünü fethetti. Dilerim ve umarım ki İsmet Hoca’nın da aklında soru işaretleri kalmamıştır da, Pendik maçında yaptığı “arayış”ları tekrar yapmaz. Sonuçta oyuncuların performansı ve oyuna katkısı, eski tanışıklıklardan ve menejerlerinin kim olduğundan çok daha önemli.

Yazarın Tüm Yazıları