Video hakem

Geçtiğimiz hafta başlayan turnuvalar içerisinde, bizim anketimizde de ortalama her 4 oyun 3ünü alan Konfederasyonlar Kupası en çok ilgi çeken turnuva durumunda. UEFA’nın bu sezon alt yaş grubu turnuvalarında da kullandığı video hakem uygulamasına, TRT’nin şifresiz canlı yayınları sayesinde, büyük kitleler ilk kez bu turnuvada şahit oldu.

Haberin Devamı

Uygulamanın yıllardır dillendirilmesi ve sonunda pilot turnuvalarda uygulanmaya başlaması, iki farklı cephe yaratmış durumda.

Hak ve adaletin sağlanması için, oyun da dursa kontrollerin yapılıp doğru kararın verilmesi gerektiğine inananlar bir tarafta, oyunun heyecanını ve akıcılığını azalttığı, özellikle gol sevinçlerini ortada bıraktığı için bu uygulamaya karşı çıkanlar karşı tarafta gözüküyor.

Öne geçen takım oyuncularının son 10-15 dakikada sakatlık bahanesiyle neredeyse ayağa kalkmadıkları, kendilerinden güçsüz rakiplere karşı bile, 1 bazen 2 farkla önde olan takımların, topu köşelere taşıyıp zaman geçirmeye odaklandığı bir ortamda, video hakem uygulaması oyunu yavaşlatıyor, akıcılığını engelliyor demek bana pek mantıklı gelmiyor. Asıl sorun gol boyutunda yaşanıyor, bugüne kadar mevcut uygulamada, orta hakem eliyle santra noktasını gösterdiğinde koşulsuz şekilde sevinebilirdin, her ne kadar bir sezonda, iki elin parmaklarını geçmeyecek miktarda, yardımcı hakemle görüşüp verilen gol kararlarının iptal edildiğini görmüş olsak da, bu çok ender görülen bir durumdu.

Haberin Devamı

Konfederasyonlar Kupası ise sanki bu sistem öğrenilsin diye, devamlı tartışmalı kararların verildiği maçlarla başladı, örneğin Kamerun – Şili maçında, Şili’nin attığı 2.golde yardımcı hakem neye dayanarak ofsayt bayrağını kaldırdı anlamak mümkün değil, yardımcı hakemlerin bu denli hatalı kararlar vermeleri çok da sık karşılaşılan bir durum değil, yine Kamerun – Şili maçında yaşanan bir pozisyonda, serbest atış kullanan Kamerun’un bulduğu gol, Şili’li futbolcuya kafa vuruşundan önce faul yapıldığı gerekçesiyle iptal edildi, bu pozisyon video hakem ile düzeltilemedi, demek ki video hakem uygulaması, bu haliyle bazı hataları ortadan kaldıracak ama bazı hataları maalesef önleyemeyecek.

Konfederasyonlar Kupası ilk grup maçlarında en ez 5-6 pozisyonda video hakeme başvurulmuştu. Gol attığı için çılgınlar gibi sevinen futbolcuların video hakem kararını beklemeleri, ya da attıkları gol ofsayt gerekçesiyle iptal edilen oyuncuların, daha sonra karar değişse bile aynı sıcaklık ve heyecanla sevinememeleri seyir keyfini azaltan bir durum olarak ortaya çıkmıştı. Turnuvanın sonraki maçlarında gözlerimiz uygulamaya daha fazla alıştı. Futbolun zaten düşmüş olan seyir zevkine bu uygulama pek iyi gelmeyecek, olayın bir diğer tarafıysa yardımcı hakemlerin çok pasifize duruma düşmeleri, kaldırmadıkları bayrakların pek öneminin kalmamış olması nedeniyle, bundan sonra ofsayt konusunda en ufak tereddütü olan yardımcı hakemler bayraklarını kaldırmayıp, pozisyonun sonuçlanmasını bekleyebilirler ve bu şekilde bir çok gol iptali can sıkıcı olabilir. Mevcut sistem hatalı kaldırılan bayrağa çok kolay çözüm üretemezken, hatalı şekilde kaldırılmayan bayrağa çok rahat çözüm sunuyor.

Haberin Devamı

Bu olayın maddi ve teknik boyutlarını düşünecek olursak; bu uygulama muhtemelen sadece canlı yayını olan maçlarda yapılabilecek gibi gözüküyor. 2.Lig ve daha alt liglerdeki takımların kaderleri yine bolca yapılabilecek hakem hatalarına bırakılmış durumda, hatta Türkiye Kupasında canlı yayının olduğu maçta uygulanıp, yayın olmayan maçta uygulanmaması gibi çifte standart yaratabilecek durumlar da söz konusu. Başlangıç tarihi olarak 2017-18 sezonunun ikinci yarısı öngörülüyor, bir futbol sezonunun yarısının video hakemsiz, yarısının video hakemli olması ne kadar doğru bir karar bunu da size bırakıyorum.

Uygulama nasıl devam edecek, ortaya nasıl sonuçlar çıkaracak bunu hep beraber yaşayarak göreceğiz ama kesin olarak görünen bir şey varsa, video hakem uygulaması ve teknolojinin müdahalesi şu an belirlenen sınırda kalmayacak, zamanla oyunun çok daha fazla içine girecek ve belki de bu süreç klasik hakemliğin sonu olacak.

Haberin Devamı

İNGİLİZLER KURAL KOYMAYA DEVAM EDİYOR

Geçtiğimiz günlerde Hürriyet Spor Arena’da IFAB’ın futbolda yeni kural değişikliği önerileri ile ilgili bir haber vardı. (http://www.hurriyet.com.tr/sporarena/90-dakika-tarih-olabilir-40493676)

Kural değişiklği talepleri arasında en dikkat çekici olanı da oyun süresinin değişmesiyle alakalıydı.

Video hakem

IFAB (International Football Assocation Board) İngilizler tarafından kurulan, FIFA’nın daha sonra üye olduğu Türkçe karşılığı Uluslararası Futbol Birliği Kurulu olan ve futbolun kurallarını belirleyen kurum. Kurul 8 kişiyle, dünyanın en popüler sporunun kurallarını belirliyor, bu 8 kişinin 4’ü FIFA tarafından belirlenen isimler, diğer 4 isim ise İngiltere, İskoçya, İrlanda ve Galler Futbol Federasyonları tarafından belirleniyor yani, Britanya Adasının istemediği hiçbir kural futbolda uygulanamıyor.

Haberin Devamı

Video hakem

Teklif edilecek kuralları ilk kez okuyanlar, çok büyük bir oranda “bunlar ne böyle, futbolu bitirmek mi istiyorlar” hissine kapılıyorlar ki, ben de ilk okuduğumda tam da bunu düşündüm. Daha sonra penaltı atışlarında; ceza sahasına düdükten öncesi girilmesi durumunda direkt gol kararı verilmesiyle, penaltının kaçması durumunda, oyunun durdurulup aut atışı verilmesi gibi birbiriyle tamamen zıt, iki çeşitli fikrin aynı anda nasıl teklif edileceğini düşündüm. Serbest atışlar öncesi topun durdurulması kuralının neden hala yürürlükte olduğunu düşündüm; düşündüm de düşündüm, sonuç olarak bu tekliflerden bazıları kısa sürede uygulamaya geçecektir, oyun süresiyle alakalı değişiklik ise bence farklı bir planın parçası. Son yıllarda dillere pelesenk olan “Endüstriyel Futbol” kavramı, 1900’lü yılların başında olduğu gibi, bir düdükle başlayıp aralıksız 45 dakikalık iki devreye, daha fazla müsaade etmeyecek gibi gözüküyor.

Haberin Devamı

Reklam geliri rekorları kıran “Super Bowl” organizasyonu başta olmak üzere, pazarlamanın merkezi ABD’de; NBA, NHL, NFL, MLB gibi tüm popüler olan sporlarda sık sık kısa mola ve aralar olduğunu görüyoruz. Bu da haliyle yayıncı kuruluşların reklam gelirlerine ciddi bir katma değer sağladığı gibi, bu liglerin de yayın ve doğru orantılı olarak marka gelirlerini yukarıya çekiyor.

Bugün futbol maçlarında en yüksek değere sahip reklamlar; maçın ve 2.yarının başlamasından hemen önceki son, ilk devre ve maç sonundaki ilk reklamlar. Maçın belli dakikalarına yerleştirilmiş ve gol tekrarı, bitiş düdüğü gibi anlarda ekranda gelen reklamlar da bunları takip ediyor.

Peki futbol maçlarında, 1 devre içerisinde 1er takım molası ve 1 su molası gibi, 3 tane 1 ya da 2 dakikalık ara olsaydı, bu durum reklam gelirlerine nasıl yansırdı? Muhtemelen bu aralıklardaki reklamlar, değer olarak maç başı ve maç sonu reklamlarının önüne geçerdi. Devrede 3, maçta 6 ara, yayıncı kuruluşun reklam gelirlerini ve futbol yayınlarını almak için, yayın ihalesine verecekleri teklifleri ne kadar arttırırdı, bunu da sizin hayal gücünüze bırakıyorum.

Konvansiyonel futbolun son demlerinin tadını hep beraber çıkaralım.

Yazarın Tüm Yazıları