Paylaş
Geçen seneki US Open tribünleri pandemiden dolayı boştu. Tenise hasret kalan seyirciler kadınlar finalinde 23 bin kişilik Arthur Ashe merkez kortunu tamamen doldurdular. İki finalistin de yaşlarına baktığımızda adeta bir junior şampiyonası izliyor gibiydik. Bir taraftan İngiltere adına oynayan henüz 18 yaşındaki Emma Raducanu diğer taraftan ise Kanada adına oynayan 19 yaşındaki solak tenisçi Leylah Annie Fernandez finalde karşı karşıya geldiler.
Raducanu, Amerika Açık turnuvası başlamadan birkaç hafta önce dünyada ilk 150 tenisçi arasında olup henüz kimsenin pek tanımadığı bir tenisçiydi. US Open’ın elemelerine bile girmesi mümkün değildi. Ancak son oynadığı Wimbledon turnuvasında İngiliz Tenis Federasyonunun kendisine vermiş olduğu Wild Card(Kontenjan) ile 4.tura çıktı. Fakat 4.tur maçını nefes darlığından dolayı bitiremedi. Ancak Wimbledon’da aldığı puanlarla klasmandaki sıralamasını yükselterek US Open elemelerine son anda girebildi. Raducanu, zorlu eleme maçlarında beklenmedik bir şekilde 3 turu geçerek ana tabloya çıktı. Turnuvanın ana tablosunda devam edebileceğini hayal etmediğinden dönüş uçak biletinin tarihini sürekli erteliyordu.
SET KAYBETMEDEN 10 MAÇ
İngiliz tenisçi, tenis tarihinde bir ilke imza atarak ön elemelerden gelip bir Grand Slam turnuvasında şampiyon olan tek tenisçi unvanına sahip oldu. Emma Raducanu, iki haftada 10 maç yapıp set kaybetmeden Amerika Açık’ta şampiyon oldu. Final yolunda 2020 Tokyo Olimpiyat şampiyonu İsviçreli Belinda Bencic ve gündemde olan Yunanlı Maria Sakkari gibi güçlü tenisçileri eledi. Rumen asıllı babası Ian ve Çin asıllı annesi Renee, Raducanu henüz 2 yaşındayken İngiltere’ye yerleştiler. 5 yaşında tenise başladı. Okulda çok başarılıydı. Ailesi onu çok disiplinli yetiştirdi. Ailesinin yetiştirme tarzı Raducanu’nun mental dayanıklılığını güçlendirdi. Babasından dolayı tenisteki rol modeli Rumen ‘’Simona Halep’’. Korttaki hareketleri de Halep’i andırıyor. Annesinden dolayı ise rol modeli Çinli ‘’Lİ Na’’. Oyun tarzındaki agresifliği de Li Na’nın oyun tarzına benziyor. Raducanu’nun bilhassa agresif vurduğu ve yönlendirdiği çift el backhandleri önemli bir silahı. Genç yaşına rağmen bu istikrarlı oyunu geleceğe dönük onu zirvede tutabilecek bir özellik.
44 SENELİK HASRET BİTTİ
Kadınlarda İngilizlerin son Grand Slam şampiyonu 1977 yılında Wimbledon’ı kazanan Virginia Wade idi. 44 sene sonra Raducanu’nun tekrar bir Grand Slam kazanması İngiltere'deki tenise olan ilgiyi canlandıracaktır.
Finalist Fernandez’in babası Ekvadorlu bir futbolcu ve aynı zamanda kızının tenis antrenörü. Annesi ise Filipinli. Aile, yıllar önce Kanada’ya taşındı. Fernandez, bugüne kadar junior (gençler) turnuvalarında başarılı bir tenisçiydi. Gençler kategorisinde Fransa Açık ve Wimbledon’da şampiyon oldu. Ayrıca Avustralya Open’da final oynadı. Fernandez’in tenisteki gelişiminde Kanada Tenis Federasyonunun gençler geliştirme programı çok etkili oldu. Kanada Tenis Federasyonunun desteğinin yanı sıra Fernandez’in babası Jorge, kızının tenisini adeta baştan yarattı.
Jorge, Fernandez’e başta vuruş tekniğini ve solak bir tenisçi olarak topları vurması gerektiği açıları öğretti. Fernandez, iki hafta içinde inanılmaz güçlü ve tecrübeli tenisçileri yenmeyi başardı. Bunların arasında 2 numaralı seri başı ‘’Aryna Sabalenka’’, geçen yılın şampiyonu ‘’NaomiOsaka’’, dünya eski 1 numarası Alman ‘’Angelique Kerber’’ ve ‘’Elina Svitolina’’ gibi isimler vardı. Turnuva boyunca babasının kızı Leylah’ a sürekli söylediği bir cümle vardı. ‘’Dikkatini dağıtma ve etrafında olup bitenlerden dolayı havaya girme.’’ Fernandez, toplara inanılmaz derecede sert vurabilen bir oyuncu. Vurduğu toplar, yere paralel gidip arka çizginin çok yakınlarında sekebiliyor. Topları, açılara çok iyi yönlendirebiliyor.
Kadınlar tenisi uzun süredir istikrarsızlığını koruyor. Görülen şu ki yeni bir jenerasyon kadın tenisini yönetecek. 10 yıllık ‘’Serena Williams’’ saltanatı sona erdi. Artık ‘’NaomiOsaka’’, ‘’Coco Gauff’’, ‘’Ashleigh Barty’’ ve şimdide ‘’Raducanu ve Fernandez’’ gibi genç yıldızlar kadın tenisine yön verecek gibi gözüküyor.
Paylaş