Paylaş
Çek temsilcisi, Molde ve İstanbulspor gibi üçlü savunma oynuyordu. Topu kenarlara atıp, sonrasında merkeze indirme ve rakip ceza sahasında çoğalma konularında belli ki becerikliydiler. Sarı kırmızılıları çalıştıkları da ilk dakikadan itibaren belli oluyordu. Santrfor Kuchta’yı savunmada geriye alıp, Kerem-Torreira üzerinde tuttular.
İLK YARININ HAKİMİ PRAG'DI
Ön tarafın iki kenarını da stoperlerin üzerine koşturarak Galatasaray’ın hücuma rahat çıkmasını engellediler. İcardi’nin merkeze gelip top dağıttığı, birinde öne geçtiğimiz iki pozisyon dışında ilk yarının hâkimi deplasman takımıydı. Soyunma odasına giderken önde olmak, ikinci yarı öncesinde Okan Buruk’un öğrencileri için umut demekti. Ancak sezon başından beri süregelen, 45-60. dakikalar arasındaki gol yeme alışkanlığı, santradan birkaç dakika sonra Preciado’nun golüyle devam etti.
RÖVANŞ DAHA KOLAY OLABİLİR
Sezonun ideal savunma 4’lüsünden 3’ünden yoksun olarak maça başlayan sarı kırmızılılar, iki kenarı savunamayınca Sparta Prag’ın maça ortak olması kaçınılmazdı. Üzerine bir de Nelsson’un son yarım saate girilirken gördüğü kırmızı kart eklenince, son bölüm için endişe hakimdi. İşin ilginci, maçın son bölümünde Sparta Prag yoruldu. Değişikliklerle ritmini kaybetti. Rynes’in kırmızı kartıyla da momentum Galatasaray’ın eline geçti. Son dakikalarda Sparta Prag’ın kontralarına, sanki 90 dakika bu anı beklemiş olan İcardi cevap verdi ve sarı kırmızılılar, oyunun büyük bölümünde kontrolü rakibe vermesine rağmen tur için çok önemli galibiyeti almayı başardı. Krejci, Birmancevic ve Rynes’in yokluğunda ikinci maç işimiz daha kolay olabilir.
Paylaş