Paylaş
Ben yazmaktan sıkıldım, Ümit Özat konuşmaktan sıkılmadı. Sıkılmayacak, o da belli oldu. Bu meseleden besleniyor çünkü. Senede bi iki defa çıkıp, durduk yere“Kadınlar futbol bilmem ne” filan diye bik bik ediyor. E o sıkılmıyosa ben ne sıkılacağım, o sansasyondan besleniyorsa biz de ekmek yiyoruz burada.
Şimdi efendim konu futbol olduğunda kadınlar ikiye ayrılıyor. Futbolu sevenler ve futbolu sevmeyenler. Buraya kadar hiç mesele yok. Mesele, ikiye ayrılan erkek tipinde başlıyor: Kadınların futbolu sevmesini seven erkekler ve kadınların futbolu sevmesini sevmeyen erkekler.
İlk gruba dâhil olan erkekler; kadınların futboldan erkekler kadar keyif alabileceğine inanmak için bin şahit aramıyorlar, futbolla ilgilenen bir kadın gördüklerinde ilk iş onu ofsayt testine tabi tutmaya çabalamıyorlar. Cinsiyetçi bir bakışa sahip olmadıklarından durumu yadırgamıyor, meseleyi doğallığında ele alıyorlar.
Sıkıntı, kadınların futbol sevmesini sevmeyen ikinci grupta baş gösteriyor. Bu gruptaki erkekler; ofsaytın sadece erkek zekâsının anlayabileceği bir karmaşıklıkta olduğuna inanıyor, hele hele pasif ofsaytı anlayabilmenin, hayatın sırrını çözmekle aynı şey olduğunu düşünüyorlar.
Ofsayt testi başarıyla geçilirse içleri biraz rahatlıyo, ama beleşe rol çaldırmaya hiç niyetleri olmadığından bu defa da “muhtemel on bir” sınavına geçiyorlar. Bu tipler için alışveriş yapmayı seven erkek neyse, futbolu seven kadın da o. Bir türlü ikna olmuyorlar.
Bu grup erkeklerin, futbolla ilgilenen kadınların ilgisinin altında yatan nedenleri bulma çabası da takdire şayandır bakın. “Şimdi kadınlar bana kızacak ama” diye başlayan ve hep aynı cinsiyetçi sosa bulanmış cümlelerle devam eden bir dizi tespitleri mevcuttur. Ellerinde nalıncı keseri vardır: “Kadınlar, futbolla erkeklerin hoşuna gidiyor diye, ilgi çekmek için ilgileniyorlar! Sorsak üç futbolcu ismi sayamıyorlar!” en şahane tespitleridir.
Bir başka olağanüstü tespitleri de, bazı kadınların diğer kadınlardan farklı olmak istedikleri için futbolla ilgilendikleridir. Yaptıkları homofobik saptamalardansa söz açmaya bile değmez.
Ümit Özat, bugün de çıkmış yine kadim ezberi “Kadın futboldan anlamaz” ile başlamış, “120 yıllık futbol tarihinde 5 tane kadın yer almamış, bu gerizekalılara ben bundan sonra mı anlatacağım? Kadın, öğretmen olabilir, aşçı olabilir, psikolog olur deriz ama hadi yiyorsa teknik adam olarak takımın başına geçsin. Hadi gelsin bakalım 30 tane erkeğin başına göreyim ben!” ile devam etmiş.
Ümit Özat,
Çok uzun bir yoldan geliyoruz biz. Kızlarını okutmayan adamların karıları için yana yakıla kadın doktor aradıkları, her tür ayrımcılığın kol gezdiği, kadınların sokak ortalarında öldürüldüğü bir memlekette kadın olarak yaşıyoruz biz. Futbol ne ki!
Kaldı ki, Türkiye'de kadınların futbol sevmek için yerine getirmeleri gereken belli koşullar var, onların da alayını yerine getirdik müsterih olasın. “Erkek Fatma” da olduk, mahallenin ağabeylerinin bir tür imkânsızlık tarifi gibi yakamıza taktıkları “Delikanlı kız” saçmalığı rozetini de taşıdık. Senden mi izin alacağız futbolu sevmek için?
Şenol Hoca, sana sahanın kenarından “Ümüüüt! Ümüüüt!” diye bağırırdı. Güzel günlerdi. Hastalandığında ayağa fırladık, çok üzüldük. Kadınlar çok zayıf olur, çiçektir onlar biliyosun, misal benim gözlerim dolmuştu seni öyle gördüğümde. Zor günlerdi. Ama sen sonra hep canımızı sıktın. Hep. Kötü günlerdi.
Bu memlekette futbolu alayınızdan daha çok seven, çok daha iyi bilen Lale Orta diye bir kadın vardır. Futbol oynar, hakem olur, FIFA kokartı takar, bin 500'den fazla profesyonel ve amatör maç yönetir, teknik direktörlük diploması alır, “Dünyada ve Türkiye'de Futbol Organizasyonları Üzerine Analitik Bir Yaklaşım” başlıklı bir doktora tezi yazar, hocadır, üniversitelerin Spor Bilimleri Bölümlerinde başkanlık yapar, dersler verir. Sıkışırsak ona sorarız, otuz tane erkeğin başına geçmeye niyet edersek ona danışırız, sana mı soracağız?
Bundan sonrasını Şenol Hoca gibi değil, Kibariye’nin annesinin “Şöfer! Şöfer!” deyişi gibi tonlayınız lütfen “Ümüüüt! Ümüüüt!”
Paylaş