Paylaş
Eşi benzeri olmayan demektir. Eşsiz demektir. Biricik demektir.
“Ferit” en çok Tarık Akan’a yakıştı.
Sinemamızın en önemli köşe başlarında durdu. Durduğu her sahneyi doldurdu.
Hem Ferit olup Yeşilçam’ın tekrarlanamaz jön rollerini oynadı hem Seyit Ali olup Zine’yi sırtına atıp uzun karlı yolları yürüdü.
Minibüsün tepesinden sarkıp Gülşen Bubikoğlu’nu en güzel o öptü.
Adile Naşit’in elini en güzel o tuttu.
Itır Esen’i en güzel o sevdi.
Başı sıkışınca hep Mahmut Hoca’ya koştu. Münir Özkul da sinemamızın tarihindeki en şahane cümlelerini hep Tarık Akan için kurdu:
“Ben evliyim hocam, ailem bile bilmiyor.”
“Öyleyse bana niye söyledin?”
“Anlayacağınızı sandım.”
“Anladım.”
Yaşar Usta, Saim Bey’in karşısına öyle dikildiyse, gözünün içine içine bakıp “Dokunma çocuklarıma” dediyse Ferit’in Alev’e olan aşkından sebeptir.
Tarık Akan ceketi omzunda, kartondan çubuklu kasketi başında, okulun kapısını hep Fenerbahçe için zorladı. Bi seferinde “Aç kapıyı Veysel Efendi! Mahmut Hoca’nın emriyle, Uganda Cumhurbaşkanını karşılamaya gidiyoruz!” bile dedi.
Tarık Akan, hep inandığı yerde oldu. Hep doğru bildiğini söyledi. İşçilerin Tekel Direnişi’nde en önde yürüdü. Gezi’de gençlerin yanı başında durdu. Soma’ya madencilerin yanına önce o koştu.
Tut kapıyı be Veysel Efendi. Açma bu sefer. Gitmesin.
Paylaş