Paylaş
Saydığım her bir branşta Demirspor adına resmi yarışmalara katılan büyük sporcusu. Türkiye sporunun gördüğü en büyük spor insanlarından biri.
Kim bilir kaç kuşağın Muharrem abisi.
KANALLARDAN HAVUZLARA DEV KULAÇLAR
Muharrem Gülergin, 1924 yılında demiryolcu bi ailenin oğlu olarak doğar. Olağanüstü, aklın havsalanın almayacağı, akıldışı sporculuk hikâyesi, çocukken şehrin dayanılmaz sıcağından kaçıp kaçıp su kanallarında yüzmesiyle başlar.
Gülergin büyürken Demirspor da büyür. Demiryolcu çocuklarının takımının 18 sezonun 15’inde şampiyon olduğu yıllarda, yeşil sahalar Demirspor’un başarı ateşiyle kavrulurken Gülergin, yüzmede Türkiye rekorları kırmaya başlar.
1944’ten itibaren 17 yıl Türkiye şampiyonu olan, 13 yıl boyunca yenilmeyen Adana Demirspor sutopu takımının, “Yenilmez Armada”nın kaptanıdır. Yaz sıcağı zemheri ayazı demeden kardeşi ile birlikte ömrünü kulaç atarak, attırarak, bildiklerini öğretmeye çabalayarak geçirir. Çok sporcu yetiştirir. Öğrencisi Erdal Acet, Manş’ı rekor kırarak geçer.
Kulaçları havuzlara filan sığmaz. Adana köylerini sel bastığında yüzücüleri alır köylere koşarak can kurtarır. Kardeşini böyle bir kurtarma çalışmasında ağır bir hastalığın pençesine bırakır.
1954’te Türkiye futbol şampiyonu olan Adana Demirspor'un forvetidir. Derler ki, bir futbol maçının devre arasında atletizm yarışlarında Torosspor’un önde gittiğini görüp fırlar. Yarışı birinci tamamlar. İnanması çok güç biliyorum ama Voleybol Milli Takımına çağrılır. Yetmez masa tenisi oynar. O da yetmez kortlara çıkar fileyi sallar. Tramplenle atlamada çok başarılı bir sporcudur.
Bir gün elbet sporculuk yılları geride kalır ama Gülergin Demirspor’un her şeyidir. Kulübün her branşının her işine her derdine koşturur. 1972-73 sezonunda Demirspor futbol takımı 1.lige çıkarken takımın hocası olarak omuzlardadır.
Gencecik evladını trafik kazasında kaybeder. Yine Demirspor’a sığınır. Sonra şeker hastalığı belasıyla savaşır. Bacakları kesilir. 7 Ağustos 1995 veda vaktidir.
“VE MUHARREM ABİMİZİN GENÇLİĞİ...”
Muharrem Gülergin, Demirspor’un her bir hücresinde yaşıyor.
Adana 5 Ocak Stadı’nın kuzey kale arkası tribününde yaşıyor. Hatıra ormanında yaşıyor. Umutlarında umutsuzluklarında tutkularınd yaşıyor. Türkiye spor tarihinin en büyük sporcularından biri olarak yaşıyor.
Muharrem Gülergin, Yılmaz Güney’in 14 Mayıs 1973’te cezaevinden yazdığı bu muazzam mektupta yaşıyor:
“Demirspor bu yıl 1. lige geçerse çok sevineceğim. Muharrem abinin çabaları boşa çıkmasın artık. Sivas yenilgisine üzüldüm.
Bilir misin ki, Demirspor’da ben çocukluğumu, ilk gençlik yıllarımı hüzünlü anısını buluyorum. İçimi ezen bir duygu taa tahta perdeli, tel örgülü Adana stadına kadar götürüyor beni. Külahta leblebi... Çekirdek... Zaman gazozu... Atom gazozu... ve Torosspor... Seyhanspor... Kaleci Ferit... Toroslu kamyon Behçet... Kaleci Recai... Seyhansporlu Sarı Tahsin... Ve Muharrem abimizin gençliği...
Nedir bu boğazımıza düğümlenip gözlerimizi buğulandıran duygu? Geçmiş günlere duyduğumuz özlemin anlamı ne? Nerde benim erik ve badem çaldığım bağlar... Nerde benim top oynadığım çocukluğumuzun arsaları?
Çok selam söyle Muharrem abiye... Yürekten başarılar diliyorum... İlerde çıkmak nasip olursa faydalı olmaya çalışacağım Muharrem abiye ve Demirspor’a... Öperim hepinizi... Selam...”
7 Ağustos Demirspor’un her şeyi, Demirspor’un Fofo’su, Demirspor’un ta kendisi Muharrem Gülergin’in 21. ölüm yıl dönümü.
Onunla birlikte;
Demirspor’un “gelmiş geçmiş en iyi sol açığı” Ahmet Erhan’ın,
Demirspor’un en güzel çirkin kralı Yılmaz Güney’in,
Demirspor’un göçmüş gitmiş bütün emekçilerinin de ruhu şad olsun.
Paylaş