Paylaş
Hiç değişmeyen “futbol çizgisi” Altay’da başlar, PTT’de, sonra Galatasaray’da devam eder. 1970-73 yıllarında üst üste üç kez şampiyon olan Galatasaray’ın vazgeçilmez futbolcularından biridir. Uzun yıllar, Ümit Milli, A Genç Milli ve A Milli formaları giyer.
Halka en yakın yerin çizgi olduğunu düşündüğü için çizgide bekler. Bu yüzden lakabı “Çizgi Metin” olur. Antrenör ve idarecilerin olduğu tarafta oynamayı sevmez, kapalının önünde oynamamak için bir devre sağ açık, bir devre de sol açık oynar.
Başarılı futbol yaşantısı içinde, spor üzerine çok başka dertler edinir. Hiçbir şut emekçinin kalesine girmesin diye “Futbolcu sendikası kuralım” der. Yetmez Türkiye futbol tarihindeki ilk sporcu grevini örgütler.
Hikâye, hayal gücümüzü fazla zorlamayacak biçimde biter tabii. Kurtlar sofrasında Metin Kurt’a yer yoktur. Galatasaray’dan uzaklaştırılır. Sürülür demek daha doğru olur.
Fakat “Futbol arsada güzel, borsada kirli ve çirkin” fikrinin peşinden koşmaktan hiç vazgeçmez. 2009’da Spor Emekçileri Sendikası’nı (Spor-Sen), 2010’da ise Devrimci Spor Emekçileri Sendikası’nı (Spor Emek-Sen) kurar.
Kurumlaşmış spor organizasyonlarında çalışan herkesi örgütlemeyi hedefler. Sadece futbolcuları değil; çaycıyı, aşçıyı, malzemeciyi de kucaklayan “Spor İşçisi Yasası”nın çıkarılması için çabalar.
Bir yandan da sahalardaki şiddetle, küfürle, ırkçılıkla, cinsel ayrımcılıkla mücadele eder.
Sahada göremedim, oynarken izleyemedim, yetişemedim ama en çok yakıştığı yerde gördüm onu. TEKEL direnişinde çadırları ziyaret ediyor, işçilerle çay içiyordu.
Metin Kurt, emekle futbolu yan yana koymaya harcadığı ömrünün jübilesini 2012 Ağustos ayında yaptı. Ardından nefis bir şarkı söylendi: “Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında!”
On beş Mart doğum günüdür. İyi ki doğmuş, iyi ki çizgide durmuştur.
Ruhu şad olsun.
Paylaş