Hayat Fenerbahçe’ye fena halde benzer

Fenerbahçe’nin Molde yenilgisinden beri düşünüyorum.

Haberin Devamı

Dört yaşından beri futbol seyrediyorum, otuz beş senedir Fenerbahçe’de işlerin yolunda gitmesi için ne yapılması gerektiğini bilmiyorum.

Fenerbahçe’nin başarısız olduğu bazı sezonlarda, başarısızlığa gerekçe olarak bi sürü haklı neden sayılabilir. Koca koca haklı bi sürü neden. Ama aynı biçimde, bazen, tek bir bahane bulamazsın başarısızlığına. Tek laf edemezsin. Öyle mükemmeldir her şey.

Yapılabilecek her şey yapılmış, paraydı puldu bol bol harcanmış, hiperaktif bir transfer sezonu geçirilmiştir. Ölçülmüş biçilmiştir. Fakat Fenerbahçe’de işler yine de yolunda gitmeyebilir. Ne yaparsan gitmeyebilir. Gerçekten çok acayiptir. Hayat gibi.

“Fenerbahçe’ye duyulan aşk, tek taraflı aşktır” derdi babam. “Karşılık beklemeyeceksin, olduğu gibi kabul edeceksin.” Öyle. Taraftarının ağzını bi türlü kulaklarına vardırmayan, şöyle dolu dolu, şöyle ağız dolusu güldürmeyen bir takımdır Fenerbahçe.

Çok güldük çok ağlayacağız takımıdır. İki güldün mü üçüncü de muhakkak ağlatır. Sıkmaya gelmez, biraz rahat bırakılmak ister. Öldürmez, çok hümanist takımdır, süründürür. Yapısal. Hamuru böyle. Olma biçimi bu. Hayat gibi.

Bununla kavga etmenin hiç âlemi yok. Fakat işte Fenerbahçe taraftarı sıkıntı sevmez. Yanlış anlama olmasın aman, taraftara vefakâr değildir filan demiyorum. Tövbe. Cefaya çok gönüllü değildir diyorum. Bi okuyun önce kızmadan. Kim sever tabii sıkıntıyı, ama mesela Beşiktaş taraftarı, bazen, gücünü işler kötü giderken yaratılan sinerjiden alır. Kötü günde, sadece sevmek ona yetebilir, sevinmeyi es geçebilir. Fenerbahçe’de öyle değildir. Fenerbahçeli sever de sevinmek de ister.

O yüzden, özellikle böyle yenilgilerde, böyle “zayıf takım” olarak görülen takımlarla yapılan maçlarda alınan yenilgilerde, Fenerbahçe’de sıkıntı çok büyük yaşanır. Moraller daha çabuk bozulur. İşler olduğundan daha kötü gidiyormuş gibi hissedilir. Bi de üstüne futbol uleması “Hadise olsa da nimet bilsek” diye pusuda beklemektedir.

Tam burada biraz sakin kalınabilse, acık serin durulabilse, bi miktar moralli olunabilse akar gider esasında. Elbette metafizik bi şeyden söz etmiyorum. Elbette teknik taktik meselelerin bu biçimde çözülmediğini biliyorum. Ama bi sürü sıkıntı devre dışı bırakılır böyle yaparak. Biraz sakin olarak. Ortalığı velveleye verince Van Persie’ye bi haller olmuyor işte, dört gol atıp, iki de attırmıyor. Bu telaşta, bu sabırsızlıkta, bu olumsuzlukta sadece sansasyondan beslenenlerin karnı doyuyor. Başka da bi şey olmuyor. Çünkü o filmde dediği gibi, hayat futbola fena halde benzer.

Ama tabii futbol endüstrisi rahat komaz di mi. Acayip paraların döndüğü bi yerde “Acık sakin olalım”la işler yürümez he mi. Çok safım di mi.

O zaman siz bildiğiniz gibi yapın. Elinizden geleni ardınıza komayın. Sakin olmayın, akıp gitmesine izin vermeyin, sağa sola dalaşın.

Ama bilin ki, siz ne yaparsanız yapın Fenerbahçe bildiğini okuyacaktır. Hayat gibi. Çünkü hayat Fenerbahçe’ye fena halde benzer.

Yazarın Tüm Yazıları