Paylaş
Yula’nın ardından “Adile Naşit öldüğünden beri, seksenlerde çocuk olanların öl öl bitmez çocuklukları. Ama bu defa bitti. Çocukluğumuzun fon müziği Ferdi Özbeğen’den sonra Selçuk Yula da öldüyse, seksenler ölmüştür. Bu defa bitti” demiştim.
Şimdi de Moşe’ye veda ediyorum. Moşe benim ilkgençliğim, on yedi yaşım, ağrısız başımdı.
Tam adı John Leshiba Moshoeu idi.
Biz Moşe diye bildik.
Böyle sevdik. Böyle söyledik. Böyle yazdık.
Ben onu 19 Mayıs Stadyumu’ndan tanırım. Doksanların başında babamla gittiğimiz Gençlerbirliği maçlarından. Gol sonrası sevinçlerinden, hep gülen yüzünden tanırım. Beşiktaş’a attığı o acayip golden hatırlarım.
Moşe’ye veda etmek benim için; hayatımın en tuhaf zamanlarına, ilk gençliğime, doksanların ruhuna veda etmek demek.
Drazen Petrovic öldüğünden beri, doksanlarda genç olanların öl öl bitmez gençlikleri. Ama bu defa bitti. İlk gençliğimizin fon müziği Kayahan’dan sonra Moşe de öldüyse, doksanlar da ölmüştür. Bu defa bitti.
Onlar öldüyse; Aslan Kral ölmüştür, üstüne isim yazılan pirinç tanesi kolyeler, gameboy, sınav sonucuna gazeteden bakmak, “Hafife alma aşk vurur insana, bu kadar kolay sanma ah delikanlım” ölmüştür.
Kaygısızlar ölmüştür. Kupon kesmek, tetris oynamak ölmüştür. “Böyle mi olmalı solmalı sevgililer” ölmüştür. Bir Başka Gece, Hugo, New Kids on the Block ölmüştür.
Süper Mario oynamak, “Ara beni öptüm seni seni”, telefon kulübeleri, Bizimkiler ölmüştür. Tasolar, Euro 96 çıkartma albümü, çim adamlar, atari salonları, Tsubasa ölmüştür.
Blue Jean Dergisi, Süper Baba, TSYD kupası, futbolcu kartları, Power Rangers, stres bilezikleri, Mc Hammer, vergi iade zarfları, “Ballı lokma tatlısı aman hadi hayırlısı” ölmüştür.
Moşe’ye veda etmek benim için; hayatımın en tuhaf zamanlarına, ilk gençliğime, doksanların ruhuna veda etmek demek.
Güle güle Moşe, güle güle on yedi yaşım, ağrısız başım.
Paylaş