Paylaş
Çocukken iki gün İstanbul’a giderdik mesela, ben dönüşte oturup iki hafta “bitti ya bitti” diye ağlardım. Ablam yeni erkek arkadaşını tanıştırdığında, ben hâlâ önceki erkek arkadaşından ayrıldığına üzülüyor olurdum. Maradona tişörtümde Maradona kalmadıydı giyilmekten ve yıkanmaktan ama ne üstümden çıkarırdım ne bi şey. Sevdiğine bi acayip yapışma hali, bi bırakamama, bi vazgeçememe.
Toni Schumacher’in “Zaağbaa çok iyi tilivizyon” deyişi bir türlü gidemedi benden, Samsunsporlu Tomic, Coşkun Evcim gidemedi. Yazlık gazinoların renkli ampulleri, 9 voltluk pile dilini değdirmek, Spectrum, telefon kulübeleri, Gameboy, ÖYS sonucuna gazeteden bakmak, “Hafife alma aşk vurur insana, bu kadar kolay sanma ah delikanlım”, Süper Mario oynamak, TSYD kupası, vergi iade zarfları filan gidemedi. Bi türlü geride bırakamadım.
MAİLLERİNİZ GELMİYO ELİF HANIM
Sonra da “değişimin dalgalı denizi”nde boğulmamak için tuttuğuna yapışan, kendi yas süresini ulusal yas süresine bir türlü denkleyemeyen birine dönüştüm. Kargadan başka kuş tanımadım, damak zevkim filan gelişmedi, öldür Allah geçmedim Gmaile. Bu yazıları yayına hazırlayan Adil Bey olmasaydı eski adresimi bırakmaya hiiç niyetim yoktu, “İyi de mailleriniz gelmiyo Elif Hanım” diye kızınca aldım mesajı.
Lost dizisindeki Doktor Jack Shephard’ı bi türlü geride bırakıp, House’daki Doktor Gregory House’a geçemememin asıl sebebi de sanırım, bana Dr. Shephard’ın “Yoluma devam etmekte hiç başarılı değilim” repliği kadar yakışan başka bir cümle olmaması. Geçmiş Bahar Mimozları’nı, Gecenin Öteki Yüzü’nü, Kartallar Yüksek Uçar’ı, Yarın Artık Bugündür’ü, Yıldızlar Gece Büyür’ü, Şaşı Felek Çıkmazı’nı, Kaygısızlar’ı ve hatta Asmalı Konak’ı bırakıp yoluma devam edemem filan hep aynı şarkının nakaratı.
DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ
O yüzden, Pazar günü yaşadığımızı geride bırakıp bir spor yazısı yazamadım bugün. Bitmeyen bir yas içindeyiz, cenazeler ardı sıra yürüyoruz aralıksız, ülkenin gözünün yaşı yüzünü yıkar halde.
Bir yandan da ölüm yarıştıranlarla, “ona üzüldün buna üzülmedin”cilerle, kötülüğün tanımını bi daha bi daha yapanlarla uğraşıyoruz. Sürekli Miray bebeğe de, lojman saldırısında ölen bebemize de, Gezi’de, Ankara’da, Suruç’ta, Cizre’de, Sur’da ölen insanlarımıza da aynı biçimde yandığımızı anlatmaya debeleniyoruz. Döne döne yana yakıla.
Spor yazısı yazamadım. Oğlanı doktora götürmem gerekti dün Tunalı’ya. Böyle bi ıssızlık anlatamam. Bi kaç kişi vardı sokaklarda, onlar da bi yandan telefonla konuşup bir yandan güvende olacaklarını düşündükleri yönlere yürüyorlardı hızlı hızlı. Bir şehrin çıldırışına tanıklık ediyoruz.
Elbette geride bırakmadım, mıh gibi hatırlıyorum. Nüfus sayımı yapıldığı günlerde özel izin alıp klip çekerdi eskiden popçular. Öyle bi Tunalı. Yanılmıyorsam Sezen Aksu, Gülten Akın’ın enfes şiirinden yaptığı o şarkının klibini, boğaz köprüsünde bi sayım günü çekmişti.
Şiir şu biçimdedir:
“Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden”
Paylaş