Paylaş
Ama bu yazının konusu Erkan Sözeri’nin başarısı değil, nasıl bir spor insanı olduğu üzerine olsun. Başarı dediğimiz çok tartışmalı bir kavram çünkü. Her yolu mubah sayarak kazanılan “şey” başarı değil çünkü. Öyle başarılı teknik direktör çok çünkü. Benim meselem bir hocanın gerçek başarıyı elde ederken yaptıklarında. Ve elbette yapmadıklarında.
Geçtiğimiz haftalarda bir akşam, Erkan Hoca’nın katıldığı bir televizyon programına denk geldim. Uzun uzun konuştu. İki saat daha konuşsa iki saat daha dinlerdim. Bilginin tevazuuyla harmanlandığı, duymaktan yıldığımız futbol klişelerinden fersah fersah uzak, akıl dolu ama futbolun duygusunu da asla dışlamayan nefis bir konuşmaydı.
Konuşmada en çok “Gençlerbirliği, Süper Lig’e ait bir takım. Ama bunu söylerken asla ‘biz 1. lige fazlayız’ gibi bir şey demek istemiyorum” dediği yere takıldım. Israrla altını çizdi, döndü döndü söyledi bunu. Varmak istediği hedefe doğru giderken bulunduğu yerdeki kimseyi incitmeme hassasiyeti. Çok önemli, çok kıymetli.
Erkan Sözeri, futbolun çeşitli sorunlarını kendine dert edinmiş bir teknik direktör. Kulüplerin hesapsız kitapsız harcamaları, transfer sorunları, borç batakları üzerine kafa yoruyor, düşünüyor, konuşuyor. Altyapı, üzerinde en çok durduğu konulardan biri. “Altyapıda devrim yapılmalı” diyor. Bunu söylerken, sadece yatırım şu bu gibi teknik meselelerden söz etmiyor. Altyapı hocalarının kendilerine emanet edilen genç futbolculara nasıl yaklaşmaları gerektiğine kadar derinleştiriyor konuyu.
BirGün gazetesine verdiği röportajda “Görev yaptığım bir kulübün altyapısında bir çalışmayı izlemeye gitmiştim. Antrenörlerden birisi on yaşındaki bir çocuğa ‘Getir lan o topu!’ diye bağırdı. Çocuk topu almaya giderken bir kez daha bağırdı: ‘Oğlum çabuk getirsene lan!’ Altyapının başındaki hocaya dedim ki: ‘Bakın, siz sadece bir oyuncu yetiştirmiyorsunuz, topluma bir insan hazırlıyorsunuz. Şimdi bir hoca olarak o çocuğa öyle hitap ederseniz, o çocuktan sosyal olarak bir şey beklemeyin. O çocuk, ileride futbolcu olur ya da olmaz, ama yarın büyüdüğünde belki garson, belki muhasebeci, belki de bir şirket yöneticisi olacak. Sizin o davranışınız da sonraki hayatını mutlaka etkileyecek’” dediğini okumuştum.
İyilikle bir derdi var Erkan Sözeri Hoca’nın. Okuduğum o röportaj “Arkadaşınıza, rakibinize iyi davranacaksınız, saygı göstereceksiniz,” diye bitiyordu. Memleket futbolunu kurtaracak cümle bu bence. Tane tane bir daha yazayım, siz de tane tane bir daha okuyun: “Arkadaşınıza, rakibinize iyi davranacaksınız, saygı göstereceksiniz.” Herhangi bir örnek vermeyeceğim, bir yere bağlamayacağım, ayrıntıya girmeyeceğim. Gün gibi ortada zaten kastım.
Gençlerbirliği’nin yolu kendisine çok yakışan, kulübün gelecek günlerine yön verebilecek, çok kıymetli bir hocayla kesişmiş.
Birlikte yürüdükleri yol çok açık olsun.
Gençlerbirliği “ait olduğu yere” gerçek bir başarıyla kavuşsun.
Paylaş