Paylaş
Herkes şapkasını önüne, elini vicdanına koysun. Kimse kimseyi kandırmaya kalkmasın. Artık herkes kabul etsin; ırkçılık, ayrımcılık ve nefret söylemi ülke sporunun en önemli gizli gündemlerinden biri.
Tribünlerde ve sahalarda şahit olduklarımız memlekette yaşadıklarımızın izdüşümü. Tribünlerin bu ırkçılığı, bu ayrımcılığı, bu nefret söylemini kendi başına yarattığını düşünmüyoruz herhalde. Biz neysek futbolumuz da o.
Yıllarca Diyarbakırspor maçlarından yükselen korkunç tezahüratlar düpedüz ırkçılıktır.
Milli maçlarda avaz avaz “Ayağa kalkmayan Ermeni olsun” diye bağırılması ırkçılığın hasıdır.
Statlardan etnik kimliklere karşı yükselen sloganlar, Yahudi takımlarına edilen küfürler de ırkçılığın dik âlâsıdır.
Türkiye tarihinin en korkunç katliamlarından birinde, 10 Ekim’de hayatlarını kaybedenleri anmak için yapılan saygı duruşunun ıslıklarla, yuhalamalarla kesilmesi ayrımcılığın, nefretin, düşmanlığın önde gidenidir.
Mesele bu kadar sarih.
AMAN SPORA SİYASET KARIŞMASIN
Toplaşıp toplaşıp “Bizde ırkçılık yoktur” diye ağız birliği etmek yerine,
Taraftara, işlerine gelince şiddettin baş sorumlusu, işlerine gelince müşteri muamelesi yapmak yerine,
Örgütlü taraftarın sesini kısmak için elinden davulunu filan almaya kalkmak yerine,
Siyaseti spora her türlü karıştırıp sonra da “Aman spora siyaset karışmasın” yalanını yutturmaya çalışmak yerine,
Passolig'le filan şiddetin çözüleceğine inandırmaya debelenmek yerine, ırkçılıkla, ayrımcılıkla, nefret söylemiyle ve düşmanlıkla uğraşsalardı böyle olmayacaktı.
Mesela zamanında Bursaspor-Diyarbakırspor maçında duyduğumuz ırkçı tezahüratlardan sadece “Kötü tezahürat” diye söz edilip geçilmeseydi, bugün ırkçılıkla mücadelede çok başka noktalara gelmiş olurduk.
Memnun olmadığı futbolcudan “Yamyam” diye söz eden yöneticilere gerektiği gibi yaklaşılsaydı bugün işler başka türlü yürürdü.
Tribünlere beyaz bere ile gelenler, “Hepimiz Ogün’üz” sloganını atanlar yok sayılmasa, unutulmasa, münferit kabul edilmese acımız ve utancımız ikiye katlanmazdı.
OLACAK OLAN BUDUR
Sen, ülkenin bir takımının yöneticileri, maç sonunda, daha statta linç edilmeye kalkışıldığında ses etmezsen, başka bir takımın nefret söylemiyle beslenmiş bir taraftarı da sahaya dalar. Hakemi döver. Oyuncuyu da döver. Annesine de söver.
Beslendikleri damar aynı çünkü. Irkçılığın, ayrımcılığın, nefret söyleminin kol gezdiği toprakların tribündeki izdüşümü bu.
Trabzonspor taraftarının dün tribünde yaktığı Galatasaray forması Metin Oktay’ın formasıdır; direğin tepesine tırmanıp indirdiği bayrak Lefter’in takımının bayrağıdır; o tribün Kazım Koyuncu’nun tribünüdür. Bu hale getirdikleri Ankaragücü koskoca tarihi olan köklü bir kulüptür.
Ama inanıyorum ben. Elbet geçecek bu günler. Irkçılık, ayrımcılık, nefret ve düşmanlıktan beslenen bu berbat ton memleketten de tribünlerden de geçip gidecek. Hep birlikte göreceğiz.
Amed Sportif’in yöneticilerine büyük geçmiş olsun. Bununla gelmiş gitmiş olsun. Bir gün Amed Sportif ve Trabzonspor maçını kol kola sırt sırta güle oynaya izleyeceğiz tribünlerde. Kazım Koyuncu’ya borcumuz olsun.
Paylaş