Paylaş
Derler ki Karaoğlanoğlu Hanı’ndaki kumaşçılarda başka renk kumaş olmadığından kırmızı-siyahı seçer gençler. Bir rivayet de renklerin Ankara gelinciğinin kırmızı ve siyahından geldiği üzerinedir. Öyle de güzel, böyle de güzel.
Yıllar içinde yarattığı tribün kültürüyle, taraftarıyla, duruşuyla Türkiye futbolunda bir ekol olur Gençlerbirliği. Taraftarlık fikri üzerine büyük katkı yapan bir taraftarı, bambaşka bir tribünü olur. Şehrin futbol hayatında çok büyük yer kaplar.
1987-88 sezonunda bir alt lige düşer, bir sene sonra 1988-89 sezonunda şampiyon olarak tekrar döner. 1989-90 sezonundan beri aralıksız olarak Süper Lig’de oynayan Gençlerbirliği, geçen sene, 29 sene sonra, İlhan Cavcav sezonunda, İlhan Cavcav’ın kaybının ardından lige veda eder.
Ankara için, Ankaralı futbolseverler için ve en çok da kendine has tribün kültürünü yaratan ve yaşayan taraftarı için çok zor olur bunu kabullenmek. Gençlerbirliği Taraftar Grubu KaraKızıl bundan tam bir sene önce lige vedanın ardından sosyal medyadan “Çaktırmıyoruz. Ama içimiz yanıyor,” diye ifade eder üzüntülerini. Şimdi sevinme zamanı.
Çünkü Gençlerbirliği, küllerinden yeniden doğup sonsuza kadar yaşayan Anka Kuşu gibi geri döndü yine.
Çünkü bazen düşmek gerekiyor kalkmak için. Çünkü bazen ayağını dibe vurmadan çıkamıyorsun yüzeye. Çünkü bazen yanınca küllerinden yeniden doğuyorsun.
Emeği geçen kimseyi atlamadan Anka’nın yükselişini kutlamak istiyorum ben de: Ligin ilk yarısında 41 gibi rekor bir puanla devreyi lider bitiren Erkan Sözeri Hoca’yı, takımı ondan devralan İbrahim Üzülmez Hoca’yı, futbolcuları, taraftarı, teknik ekibi, kulüp personelini, doktoru, şoförü, çaycıyı, malzemeciyi, çimleri sulayanı, yemeği yapanı, herkesi herkesi.
Hoş geldin Anka Kuşu. Hoş geldin Gençlerbirliği. Ankara’nın kırmızı kara gelinciği.
Paylaş