Paylaş
Kadınsan mesele yoktur. Zaten zayıfsındır ağlayabilirsin, zaten gayriciddisindir gülebilirsin. Mevzu değil. Ama erkekler için öyle değildir işte. Bu mesele, bu ülkede erkekler için çok sıkıntılıdır.
Erkekler çok güçlü olduklarından, onlara ağlak yapmak yakışmaz, çok ciddi olduklarından hakkidi hikkidi gülmeleri olmaz. “Ne gülüyosun lan karı gibi” ile “Ağlama lan karı gibi” arasında bir manyaklık. Makasa bak. Delirtir insanı.
Erkek dünyasının kurallarının çok baskın biçimde işlediği futbolda da, ağlamak büyük sıkıntıdır. Çok fenadır. Neme lazımdır. Futbolda ağlayan oyun dışıdır. Volkan Şen’in yaşadıklarını bin kere yazdımdı. Rizespor maçında, taraftarla tartışıp ağlayarak sahayı terk etmişti, formasını giydiği Trabzonspor yönetimi gözyaşlarını hoş karşılamamış, “Aynı yolda yürümeyiz artık” demişti.
Sonra Volkan, Bursaspor’da yeni bir yola girmişti. Ağlamıştı, şimdi gülüyordu. O zaman şöyle demiştim: Volkan; bir daha düşersen, bir daha ağla. Kalk yürü, bir daha gül. Biz seninle ağlar, seninle güleriz, o yolları aynı hevesle yürürüz. Kadını erkeği mi var, insan olmakla ilgili bir şey bu, ağlatırlarsa ağlar, güldürülerse güleriz.
Şimdi Deniz Çoban’a da benzer şeyler söylemek istiyorum. Mesele derin uzun karmaşık. Bu yazıyı sadece bir hakemin ağlamasına yapılan vurgu ilgilendiriyor. “Ağlayan hakem” fikrinin nasıl kabul edilemez olduğu ilgilendiriyor. İki saniye bile düşünmeden, “Ne diyo bu adam” demeden, hep bir ağızdan “Artık bu işi yapamaz” denmesi ilgilendiriyor.
Ağlamak. Ağlayarak “Hata yaptım” demek. Ağlayarak veda etmek. Korkunç geliyor.
Çünkü ağlamayı zayıflık sayıyorlar. Ağlamayı zayıflık sanıyorlar. Ne acayip. Ben mesela, kendimi en güçlü hissettiğim zamanlarda ağlarım. Oğluma sarılınca. Âşık olunca. İstanbul’dan denize bakınca. Ayrıca da zayıflık iyi bi şeydir, gücün ne olduğunun malum olduğu bu dünyada.
Ağlayın Deniz Hocam, ağlayın. Ağlar ağlar açılırız. Hayat ağlatırsa ağlar, güldürürse güleriz. “Ağladıkça bozkırlar yeşerecek” onu da ancak biz ağlayanlar biliriz.
Paylaş