Paylaş
Soma’daki maden faciasında, yaşamını yitiren madencilerin ailelerine yardım maksadıyla düzenlenen turnuvada. Facia dediğim katliam.
Gezi ruhu bizzat oradaymış. Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarı; stada beraber girmiş, yan yana oturmuş, maçı birlikte izlemiş. Malum dakikada, malum tezahüratı yapmışlar. Biliyorsunuz kendileri İstanbul United.
“Ölmüştür, bitmiştir, geçmiştir” dendiği halde almamış kafaları, “Ali İsmail Korkmaz Marşı” söylemişler. Birbirlerini alkışlamışlar filan.
Her şey turnuvanın adına, amacına, Soma’ya yakışır biçimde giderken, çok anlamsız bir şey olmuş. Didier Drogba, Fenerbahçe maçında oyuna girdiğinde yuhalanmaya başlamış, ayağına gelen her topta ıslıklanmış.
O kadar kanıksamışız ki nefreti, ayrılmayı, ayrışmayı. Bir nefret nesnesi bulmadan rahat edemiyoruz artık. Elimizde değil. Ben başka türlü açıklayamıyorum Drogba’nın yuhalanmasını, ıslıklanmasını. Anlam veremiyorum.
Oysa büyük bir özür borcumuz vardı Drogba’ya. Zamanında, sıcağı sıcağına, efendi gibi edemediğimiz özrü, en şahanesinden böyle bir ortamda dileyebilirdik.
Bu adama, bu ülkede, bir derbi maçında muz sallandı, muz. Sonra kendisinden “o taraftar” diye bahsedilen şakacı “Bir operasyon geçirdim. O yüzden genelde meyveyle besleniyorum. Tam meyveyi yerken tezahüratlar başladı, elimde meyve olduğu için onu salladım. Benim siyahi arkadaşım var. Böyle bir şey yapmam mümkün değil” dedi.
Yetmedi, her iki kulüp müthiş bir reddetme refleksi gösterdi. Başka zaman yalvarsan yapmayacakları ağız birliğini bu reddedişte yakaladılar. Hep bir ağızdan “Bizde ırkçılık yoktur”, “Konuyu derhal kapatalım” minvalinde açıklamalar yaptılar. Irkçılığı reddetmekle, ırkçılığın varlığını reddetmek arasında dağlar vardı oysa.
Fenerbahçe basın toplantısını, “Bu konunun burada kapanması gerektiğini düşünüyoruz” diye bitirirken, Galatasaray Başkanı “Irkçılık olayı, Türkiye’nin olayı değildir. Türkiye’nin alıştığı bir olay değildir. Türkiye’de olmaması gereken ve hakikaten yabancı bir üründür. Kazaen ve tesadüfen maalesef o gün o stada düşmüştür” dedi. Ne yazık ki öyle değildi. Hele hele statlarda.
Yıllarca Diyarbakırspor maçlarından yükselen korkunç tezahüratlar düpedüz ırkçılıktı.
Milli maçlarda avaz avaz “Ayağa kalkmayan Ermeni olsun” diye bağırılması ırkçılığın hasıydı.
Etnik kimliklere karşı yükselen sloganlar,
Yahudi takımlarına edilen küfürler,
Memnun olmadığı futbolcudan “yamyam” diye söz eden yöneticilerin yaptığı,
“Hepimiz Ogün’üz” sloganları ırkçılığın dik âlâsıydı.
Irkçılığın en tehlikeli olduğu sularda; sıradanlaştığı, olağanlaştığı sularda yüzerken memleketcek sana bir özür borcumuz vardı Drogba, yine dileyememişiz.
Affedersin Drogba.
Drogba affedersin.
Paylaş