Açılın hasta nefes alsın

Elif Çongur yazdı.

Haberin Devamı

Fenerbahçe taraftarının üzüntüsünü, sıkıntısını, ağırına giden şeyleri görmemek, bilmemek, anlamamak mümkün değil. Uzatmanın lüzumu yok, bizzat kendimden biliyorum.

Elbette çok üzgün, sıkıntılı ve yorgunuz. Ama “sabrımızın sonuna geldik” filan derken atladığımız bir şey var. Sonuna filan gelmek nere, sabrımızın başındayız daha. Başında olmalıyız. Hem bir taraftar hem de eski bir sporcu olarak neden böyle düşündüğümü anlatmaya çabalayayım:

Şimdi önce şunu kabul etmek gerekiyor. Bir anda, pat diye, kolayca çözülecek gibi değil Fenerbahçe’nin derdi. O ya da bu nedenle bu sıkıntılı günlere gelindi. Nedenini niçinini konuşuruz, konuşuluyor zaten, benim toplar değil onlar. Yönetim filan bilmem ben, şucu bucu filan olmadığım, o sularda yüzmediğim bunca yıldır anlaşılmıştır zaten.

Haberin Devamı

Benim acil meselem şu; kimsenin elinde sihirli değnek yok, boyacı küpü değil bu, bir anda düzelmesi mümkün değil. Bunu kavramak gerekiyor. O yüzden ısrarla, döne döne “biraz sabır” diyorum. Biraz sabır. Görüyoruz ki herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Hoca çabalıyor. Sizin gördüğünüzü yönetim de görüyor müsaadenizle.

Sporun içinden gelenlerin aşina oldukları bir kavram vardır: Süreç. “Sürece bırakmak” demek değildir bu. Tam tersine işlemesi gereken mekanizmaların zaman içinde yapılan çalışmalarla oturacağı fikridir. Ki takımın başında mekanizma uzmanı bir hoca var. İzin verin. İzin verin de Türkiye futbolunu bilim ve istatistikle tanıştıran Ersun Hoca işine bakabilsin.

Bi bırakalım da Ersun Hoca çalışsın. Kendi öncülüğünde memleket futboluna giren bilgisayarla maç analiz programlarını, antrenman ve maçlarda futbolcuların fiziksel olarak ne kadar enerji sarf ettiklerini, ne kadar mesafe kat ettiklerini ölçen sistemi, dayanıklılık ve kuvveti geliştirmeyi odağa alan antrenman programlarını bi uygulasın.

İsokinetik testler, kuvvet antrenmanları, futbolcuların zayıf kaslarının tespit edildiği yöntemler, taktik çalışmalarda pozisyon tespitleri için drone görüntüleri kullanmak, altyapı oyuncularını bu bilimselliğin içine dâhil etmek, spor psikologlarından destek almak için zamana ihtiyacı var. İkili mücadeleye giren, çoğunu kazanan, kuvvetli, enerjisi düşmek bir yana maç sonuna kadar giderek artan, baskı yapan, karşı takıma nefes aldırmayan, hücum eden, gol atan, minimum sakatlık yaşayan, ideal kilosunda, sağlıklı futbolculardan oluşan bir takım için de.

Haberin Devamı

Bunlar kolay işler değil. Hastanın başına üşüşüp felaket senaryoları yazmak, tepesinde vahlanmak, bi de üstüne hastaneye gizlice zeytinyağlı sarma sokup hastaya yedirmeye çalışmak yerine bi duralım da uzmanı müdahale etsin. Bi açılalım hasta nefes alsın.

“Futbol takımımızla basketbol takımımız arasındaki makas böğrümüze saplanmıştı” diye hatırlayacağız bu günleri. Ama bi müsaade edersek geçecek. Bunları romantik bir futbolseverin tuttuğu takıma umut aşılama çabası diye okumak isteyen varsa öyle okusun mevzu değil. Ama başka bir şey söylemeye çalışıyorum ben; sabır derken, emek derken, sükunet derken. Süreç buna deniyor sporda. Ve hatta hayatta.

Haberin Devamı

Şunu diyorum ezcümle: Futbol romantiği gibi görünmekle ilgili zerre derdim yok. Öyleyim hatta. Ama teknik bir şey söylüyorum. Hadi ikisini birleştirip söyleyeyim madem: İçinizdeki endüstriyel futbol canavarını durdurun, sporun sürecine izin verin. Başarı o süreçle gelecek.

Çok sabırsız, çok yıkıcı, çok olumsuz konuşan arkadaşlara da naçizane şunu söylemek isterim: Koca Fenerbahçe bu, gelir geçer bu günler, siz olduğunuz köstekle kalırsınız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları