Paylaş
29. haftaya başlarken matematiksel olarak küme düşmesi kesinleşen Kardemir Karabükspor,Kasımpaşa karşısına bir alt ligin kadrosu sayılabilecek bir ilk 11 ile sahaya çıktı.Geçtiğimiz haftadan 9 farklı oyuncu ile maça başlayan deplasman ekibi,ilk yarı daha dengeli,derli toplu ve dirençli bir oyun sergiledi.Geçtiğimiz haftalarda gördüğümüz anlık tempo artışları ve neticesinde gelen tempo düşüşlerini bu maçın ilk yarısında sahada görmedik.Çalışılmış varyasyonlar ve paslarla oyunu açma üzerine dayalı bir oyun planı ortaya koyan Karabük ekibi,ilk yarıyı bu oyun planıyla 0-0 sona erdirerek soyunma odasına gitti.
İlk yarı daha yerleşik ve toplu bir oyun oynama peşinde olan Karabükspor,bu oyun planını uygulamaya çalışırken,ev sahibi ekibin baskısına pek maruz kalmadı.Ancak bu oyun planını uygulamaya çalışırken 1. bölgede -özellikle Blinichenko’nun çalım girişimleri sebebiyle- çok gereksiz ve basit pas hataları neticesinde top kayıpları yaptılar.Bunlardan en tehlikelisi 37. dakikada yaşanırken,Skulason’un bireysel çabası ve neticesinde topu kesmesiyle muhtemel bir gol pozisyonu engellenmiş oldu.
İkinci yarıya başlarken,Karabükspor’un kaleye çektiği şut sayısı 5 iken Kasımpaşa’nın 1 idi.Bu gibi istatistiklere bakarak ilk yarıda Karabükspor’un oldukça etkin ve baskılı oynadığını düşünebilir ancak istatistikler pek de sahadaki oyunu destekler vaziyette değildi.Nitekim 2. yarının ilk dakikalarından itibaren ev sahibi takım ağırlığını ortaya koyarak oyun üstünlüğünü eline aldı.Bu oyun üstünlüğünü 55. dakikada Trezeguet’nin attığı harika kafa golüyle birlikte tabelaya da taşıdı.İlhan’ın yaptığı orta ve Trezeguet’nin kafa vuruşunun kalitesine söyleyebilecek hiçbir şeyimiz olmamakla birlikte,top içeriye ortalandığı anda Trezeguet’inin önünde bulunan 2 Karabükspor’lu oyuncunun da arkadan yükselerek topa kafa vuruşu yapacak olan oyuncudan bir haber olması kabul edilebilir gibi değil.Bu tarz pozisyonlar çalışılarak düzeltilebilme şansı olan pozisyonlar olsa dahi oyuncu kalitesi yetersiz olduğu sürece(Bkz:Özgür Yılmaz) oyuncunun ve takımın kendini getirebileceği seviye de pek yüksek olmuyor.
Yenilen 2. goldeki hatası ilk gole göre daha büyük olan Özgür ile gelecek sezon planlarının nasıl yapılacağı konusunda benim gibi şüphe duyan pek çok Karabüksporlu vardır diye düşünüyorum.Keza aynı şekilde bugün santrfor olarak sahaya ilk 11 de çıkan Yusuf’un da Karabükspor kalitesinde,hatta ve hatta 1. Lig kalitesinde bile bir oyuncu olmadığı konusunda benim gibi düşünen pek çok insan olduğuna da eminim.Kariyeri boyunca hiçbir takımda 1 sezondan fazla tutunamamış,tutunamamakla birlikte oynadığı takımların hiçbiri PTT 1.Lig seviyesinde dahi olmamış bir oyuncunun sırf kimliğinde doğum yeri “KARABÜK” yazıyor diye Süper Lig’de forma giyme şansı bulması yeterli bir nitelik midir? Eğer kimliğinde doğum yeri Karabük yazıyor olması yeterli bir nitelik ise,bu takımın alt yapısından çıkan 18 yaşındaki Tayyib Talha’nın elinden formanın alınıp hiçbir gelecek vaat etmeyen,31 yaşındaki orta seviye bir 1. Lig oyuncusuna formayı vermek bir çelişki değil de nedir?
Maç sonu yaptığı açıklamada “Şu anda saha içerisindeki oyuncuların sezon başından beri takıma kattıkları gol sayısı bir.Skora katkı yapmayan oyuncularla oynamak bir hayli güç.” diyen Ünal Karaman’ın gol umutu olarak Yusuf Akbulut’u sahaya sürmesi ya bir çaresizlik göstergesi ya da bir tür tepki gösterme şekli olsa gerek.Bununla birlikte geçen haftaki ilk 11 den 9 farklı oyuncuyla sahaya çıkan,yani bir nevi yedek kadroyla sahaya çıkan Ünal Karaman’ın psikolojisini anlamak,empati yapmak benim için şu anda oldukça güç bir durum.Eğer gelecek sezonun provasını yapma niyetiyle bir rotasyona gittiyse,sezon sonunda kiralık sözleşmesi bitecek olan Ibanez neden ilk 11 de forma şansı buluyor?
Karabükspor’un ligden düşmesi matematiksel olarak kesinleşmiş olsa dahi lig hala bitmiş değil ve bu ligde beraberliğe 1.5 milyon TL,galibiyete de 2.2 milyon TL prim veriliyor.Gelecek sezona puan silme ve transfer yasağı gibi cezalarla başlama riski bulunan,bu riski bertaraf edebilmesi için en az 15 milyon TL ye ihtiyacı olan bir takımın bu tarz bir rotasyona gitmeye,gidiyorsa dahi seviye ve denge farkı bu derece fazla olan bir kadroyla sahaya çıkma lüksü var mıdır? Sahaya sürülen bu kadro bir nevi bu kulübün geleceğine yapılan bir suikast,yoluna koyulan bir taş değil midir? Böyle bir durumu idare etmek her ne kadar çok zor olsa dahi,sağlıklı bir psikoloji ve akılcı bir strateji ile yola devam etmek kulübün geleceği adına bir zarurettir.Umarım sezon sonuna kadar daha sağlıklı bir psikoloji ve akılcı bir strateji bulunabilir.
Kaderin önüne geçemezsin ancak bu durum ona yön veremeyeceğin anlamına gelmiyor.Her ne olursa olsun bu takımın kaderi yine bu takımın kendi ellerinde.
Paylaş