Paylaş
34 haftanın mücadelesi, atılan goller ve asistler, kaybedilen maçların kahrı ve sonunda alınacak bir kupa çok şeyi değiştiriyor. Bu senenin farklılığı ise, rekabetin ve heyecanın son haftaya kadar taşınıyor olmasından gelecekti.
Bizleri 34 hafta diri tutan Süper Lig ve kazanan 1 takım! Tahmin edildiği gibi gözler elbette ki İzmir’deydi. Gelecek bir golün çoğu kelimenin anlamını baştan yazacaktı.
İlk yarı özelinde iki takımında gol bulma arayışıylarının sonuçsuz kaldığı, orta sahadan çok rakip kalelere yakın noktlarda sıcak temas vardı.
Galatasaray’da Donk’un pasif kaldığı kısımda defansa daha çok iş kaldığı aşikar. Muhtemelen sezon bitince değerlendirilecek adaylardan…
İkinci yarıyla beraber adrenalinin tavan yaptığı, dişlerin sıkıldığı son 45 dakikaydı. Maça başladığı gibi devam eden Galatasaray, golü bulmakta güçlük çekerken bu sezon penaltılardan gol bulamayan Gomis, çok mühim bir penaltıyı gole çevirecekti. Ve işte o anda gol krallığını taçlandıran ve Gomis’e olan güvenini yitirmeyen Fatih Hoca meyvesini almıştı. Aslında çoktan alacaktı.
Hayır, bir mucize değil. Bilakis, Galatasaray gerçekleri. Her sene şampiyonluğu en çok isteyip de ucundan kıyısından yakalar gibi olduğu o esansı, aslanların özünü tam anlamıyla duyumsadığım şikandır 19.05.2018 baharı. Tarihin en büyük sporcularının neredeyse tamamında, oyunla aralarında bir sevgi-nefret ilişkisi göze çarpar. Gerçekten âşık oldukları şeyse kazanmaktır. Bu yırtıcı içgüdüsü, zirveye tırmanma evresinde kilit rol oynarken, en iyi yıllar arkada kalıp düşüş başladığında bir lanete dönüşür. Ancak o kötü şansı İlhan Cavcav sezonuyla bitirme zamanı!
Galatasaray ise yukarıda hatırlattığım türlü acılara, zorluklara, en görkemli meydan okumalara maruz kaldığı hâlde, defalarca yere düştüğü hâlde bir kere olsun oyuna küsmemişti. Bir kere olsun gitmeyi, bırakmayı düşündüğünü de zannetmiyorum. Çünkü o bu oyunu çok seviyordu. Ve adını 21. Kez şampiyon yaazdırmayı başaracaktı.
Paylaş