Paylaş
2016 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2016), Platini’nin manevraları ile Fransa’ya kazandırılmıştı. Kıl payı kaybettiğimiz oylamanın acısını hâlâ unutmadık. Aday olduğumuz ikinci turnuvayı da (EURO 2024) Almanya’ya kaptırıp iyice kabuğumuza çekildik. EURO 2020’nin ise 12 farklı ülkede yapılacağı kararı alınmıştı. Ancak o da 2021 yılına ertelendi. Şimdi bu 12 ülkenin koronavirüs belasından kurtulmasını ve normale dönmesini bekleyeceğiz. Bu durumun çok zor olacağını öngören UEFA, artık turnuvayı tek bir ülkede gerçekleştirme planları yapıyor. Başta İngiltere olmak üzere birkaç ülke talip oldu bile. Bence, Türkiye de bu turnuvaya talip olmalıdır. UEFA’nın
maddi desteği ile bunu gerçekleştirebiliriz. Üstelik sadece İstanbul, turnuva yükünün yarısını kaldırabilir. Üç büyüklerin statları ve Atatürk Olimpiyat Stadyumu her anlamda yeterli. Tek şehirde dört grubun yapılması da ayrı bir avantaj. Geriye dört stat kalıyor. Bunlar da ulaşımı en kolay aday şehirlerimizden seçilebilir. Zaten bütün stadyumlarımız hazır değil mi? EURO 2024’ü almak için yaptığımız hazırlık dosyasını raftan indirip bu işe başlayabiliriz. Koronavirüs şerrinden bir hayır çıkarabiliriz. Kısa sürede organizasyon yapma yeteneğimizi hatırlayalım yeter. Yüzde yüz başarırız.
VAR PROTOKOLÜNDE ÜSTÜ ÇiZiLEN 5 KELiME
2020-21 sezonunda futbol oyun kurallarında yapılan değişiklikler geçen hafta yayınlandı. Bunlar medyada detaylı olarak ele alındı. Ancak üstünde neredeyse hiç durulmayan bir konu var ki bana göre en radikal değişiklik orada; kural kitabının ‘VAR’ın Yaptığı Kontrol ve İnceleme’ bölümünde 5 kelimelik bir ifadenin üzeri çizildi. Nedir bu ifade, biraz inceleyelim; önceki protokolde, ‘VAR, yapılan kontrol ve incelemeleri hakeme aktarır ancak hakeme alınacak kararı söylemez’ ifadesi vardı. Bu ifadenin protokolde yer almasının nedeni, VAR’ın hakemi etki altına almasını önlemekti. IFAB işte bu 5 kelimenin üzerini çizdi. Artık VAR, hakeme olayı anlattıktan sonra alacağı kararı da tavsiye edebilecek (IFAB açıkça bunu belirtiyor). Umarım bu konuda ölçüyü kaçırmayız. Umarım tecrübeli bir VAR, sahadaki hakemlere sürekli ‘tavsiyede’(!) bulunmaz. Umarım bu tavsiyeler sahadaki hakemin otoritesini zedelemez. Ve yine umarım ki maçları uzaktan VAR yönetmez.
KARANTiNANIN ÖĞRETTiKLERi
TRT 2’yi keşfettim! Verdi’nin Aida operasını baştan sonra izledim. Alt yazılar sayesinde konuyu baştan sona kaptım. Canlı izlesem neler olduğunu nasıl anlayacağım? Bilen var mı? TRT Müzik’te Karadağ’ın Taşlıca Tambura Orkestrası’nı dinledim! Müthiştiler. Belgesellerde antik şehir seyahatlerine katıldım. Bizim yakınımızdaki Lukka Pastanesi’nin adının ‘Likya’lı halk’ anlamına geldiğini hayretle öğrendim. Pastane sahibi biliyor mu acaba? Arabanın lastiklerini kontrol için garaja indim. Döndüğümde dört kere elimi yıkadım, yine de tatmin olamadım. Arabanın garajda iyi olduğunu bildiren bir uygulama var mı? Yemek denemeleri yaptım. Tereyağlı pilav tamam. Türlüyü beceremedim. Fasulye pişmedi, kabak eridi! Hay bin kunduz!..
ADANA’NIN YILDIZI
Bir insan düşünün, biyolojik olarak iki çocuğu var ancak binlerce hakem onu kendine babası kadar yakın görüyor. Güney’in beyefendisi, sessiz sakin aramızdan ayrıldı. Sevgili büyüğümüz, hakem İlyas Ayan’ı kaybettik. Hilmi Ok’tan sonra bu ikinci acımız. Nurlar içinde yat İlyas Abi. Mekânın cennet olsun.
FUTBOLUN MiLADI: VÖ-VS
AVRUPA’da futbol, UEFA’nın kulüp mali yapılarına müdahale etmesini gerektirecek kadar çığırından çıkmıştı. Bir süper yıldızın transferi çeyrek milyar Euro’lara dayanmıştı. Kulüpler borç batağındaydı. Kurtuluş için bir kıyamet gerekiyordu. İşte o kıyamet 2020’de oldu. Bu yılı yeni bir milat olarak görebiliriz (virüsten önce VÖ – Virüsten sonra VS). ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ diyen ‘fütüristler’in yanılmayacakları garanti olan konu, futbolun yeniden yapılanması olacaktır bence.
Paylaş