Paylaş
Her sezon kulüpler, medya ve seyircilerde aynı çılgınlık halleri; ‘bize karşı kumpas var...’ Aklımız devre dışı, komplo teorileri devrede. Ve bunlara inanacak kadar safız. Nasıl kurtulacağız bu çılgınlık halinden? Çaresi ne? Bu güvensizliği, bu çılgınlığı aşmanın bence tek ve en pratik çözümü Süper Lig hakemlerini ve yardımcılarını toptan Kulüpler Birliği’ne devretmek. Görsünler hakem yönetmek o kadar kolay mı? Anlasınlar bağırmak, çağırmak, hesap sormak, düdük astırmak nasıl bir şeymiş görsünler. Gerçekten buyurun siz yönetin. Sözleşmelerini, atamalarını ve idari işlerinin hepsini Kulüpler Birliği yapsın. Hakem patronunu ister yurt içindeki tecrübesi ve yöneticiliği ile ön plana çıkan isimlerden seçin veya yurt dışından karizmatik biriyle anlaşın (Bu arada IFAB teknik danışmanı David Elleray Belçika Futbol Federasyonu ile yıllık 300 bin Euro’ya anlaştı). Seçeceğiniz CEO, ekibini belirlesin. Şayet CEO yurt dışından gelecekse o da birlikte çalışacağı bir veya iki yardımcısını yurt dışından getirsin. Bu çekirdek kadro hem hakem atamalarını yapsın, hem de eğitimlerini versin. Elbette arkasında güçlü bir destek ekibi olacaktır (fitness, beslenme, vb.). Artık kulüpler de hesabı TFF’ye soracağına kendi birliklerine sorar! Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon ve diğer takımlarımızın taraftarları TFF binası önünde değil, Kulüpler Birliği binasının önünde yürüyüş yapar. Yazılı ve görsel medyamız da TFF başkanından, MHK başkanından hesap sormaz, Kulüpler Birliğinden hesap sorar.
ÜRÜNÜN DEĞERİ ARTAR
Bir de şu açıdan bakalım... Madem ligimiz sonuçta bir ‘ürün’, bu ürünün her hafta hakemler tarafından ‘katledilmesi’ içinizi acıtıyor, dolayısıyla siz de buna izin vermemiş olursunuz. Ürünün değeri artar, dünyaya pazarlarsınız. Örnek mi? İngiltere’de Premier Lig hakemleri federasyondan bağımsız yönetiliyor. Bu ülkedeki yapıya bakarsınız, sistemini alırsınız, detayları daha da geliştirerek uygularsınız. Gerçi bu uygulama konvansiyona aykırı olsa da, UEFA’dan İngiltere örneğini göstererek pekialâ izin alınabilir. Bunda bir sıkıntı olmaz. Peki TFF ne yapacak? Enerjisini diğer konulara yöneltecek. Süper Lig hakemlerinin yükünden kurtularak alt liglere yönelecek. Böylelikle oradaki sistemin daha doğru çalışmanı sağlar, yerinde denetler, eksikleri ve aksaklıkları tespit ederek çok daha dinamik hale getirir. Bu sistem genç ve yetenekli hakemlerin çıkarılmasına da katkı sağlar.
‘EY ZEKERİYA ALP!..’
Başka çare var mı? Son 10 sezon, hakem camiasından veya dışarıdan MHK Başkanlığı koltuğuna oturanları, bir bir yemedik mi? Hemen hemen her hafta suçlu ilan etmedik mi? Her türlü yakıştırmayı yapmadık mı? Hatta daha ileriye gidip ‘Ligi dizayn ediyorlar, ettiriyorlar’ demedik mi? Sonra ne oldu? Hepsi birer birer gönderildi. Şimdi de Zekeriya Alp ile uğraşıyorsunuz. Orasını burasını çekiştirip duruyorsunuz. Hakemler her hata yaptığında
‘Ey Zekeriya Alp...’ diye bağırıyorsunuz. Bir kere küstürdük, bir daha küstürmeye çalışıyoruz. Halbuki binbir rica ile geldi. Kıymetini bilmiyoruz. Tahıl öğütür gibi MHK Başkanı öğütüyoruz. Kulüpler Birliği, Süper Lig hakemlerini devralarak inşallah bundan sonra MHK başkanlarına sahip çıkar. Türkiye de bu sayede bu kısır döngünden kurtulur inşallah!
Beşiktaş-Yukatel Denizli maçında Isaac Sackey’nin Abdoulay Diaby’ye yaptığı bu hareket sonrası hakem Özgür Yankaya faul düdüğü çaldı ve sarı kart gösterdi. Oysa kurallar ‘kırmızı kart’ diyor.
TOPA DOKUNMAK BAZEN FUTBOLCUYU KURTARMAYABİLİR
Son haftalarda bazı maçlarda yürekleri ağıza getirecek cinsten pozisyonlar gördük. Neydi bunlar?.. Ayak bileğine basma, kaval kemiğine basmak, arkadan aşil tendonuna basma veya vurma. Kimi hakemlerimiz, ‘Oyna, devam diyor’, bazıları faul ve sarı kart veriyor, kimileri de faul ve kırmızı kart gösteriyor. Standart bir türlü yakalanamıyor. Haliyle kamuoyunun da kafası karışıyor. Peki işin doğrusu nedir? Kural ne diyor? ‘BORDER LINE’ YORUMU Bir futbolcu kayarak müdahale yapıyorsa, risk alıyordur. Şayet hareketi kontrolsüz ise, topa dokunsa dahi aleyhine direkt serbest vuruş verilir. Disiplin cezası da sarı karttır. Peki; kontrolsüz hareket ne demek? Anlatalım... Bir oyuncunun sonunu düşünmeden rakibine zarar verebileceği harekettir. Bu hareket rakibin sağlığını tehlikeye düşürüyorsa, hızı ve şiddeti yüksekse, hele hele
acımasızlığı varsa, kırmızı kart verilir. Bu tür pozisyonlarda kural, hakemlere ‘Border Line’ (sınır) yorumu yapmaları konusunda yetki vermiştir. İşte bu ‘Border Line’ yorumu zaman zaman kafaları da karıştırıyor. Çünkü hakemler bazen sarı yerine kırmızı, kırmızı yerine de sarı gösteriyor. Trabzon-Alanya maçında Abdulkadir Parmak’a gösterilen kırmızı kartın, hakemin ‘Border Line’ yorumundan kaynaklandığı kanaatindeyim. Beşiktaş-Denizli maçında Sackey’nin Diaby’e yaptığı müdahale tamamıyla kontrolsüz hareket olup, hız, şiddet ve acımasızlık içermekte ve aşil tendonuna yapılan bir müdahale idi. Hakem burada faul ve sarı kart verdi. Halbuki bu pozisyonda sığınma limanı asla bir ‘Border Line’ değildir. Hareket, sakatlayıcı olup kırmızı kartla cezalandırılmalıydı.
TÜRKİYE SİZİNLE GURUR DUYUYOR
TFF’nin Milli Takım performansını takdirle karşılıyorum. Bir futbolsever olarak gurur ve onur duyuyorum. Uzun yıllardır gruplardan direkt çıkma şansını elde edememiştik. Türkiye’nin özlemle beklediği gruptan çıktık ve şu anda lideriz. Bundan daha güzel bir duygu olabilir mi? HELAL OLSUN Türk Milli Takımı’nın 2020 Avrupa Şampiyonası’nda da büyük başarılar elde edeceğine dair inancım tam. Millilerimiz için ne kadar çok övünsek azdır. Onlar her türlü övgüyü hak ettiler. Bizleri sokağa döktüler, bayraklar elimizde bu coşkuyla ve sevinçle bu başarıyı bize doya doya yaşattılar. Helal olsun hocamız Şenol Güneş ve talebelerine.
Paylaş