Paylaş
Milli duygular, salonlarda coşkulu atmosferler oluştursa da sahadaki ürün ekran başında vakit geçirmeye değecek seviyede değil. Ama sahaya dönelim:
Beşiktaş Sompo Japan için de benzer şeyleri söylemek mümkün. Ufuk Sarıca’nın oyun planının işlemesi için Sertaç Şanlı’nın sahada olması önemli. Sertaç hem top sirkülasyonunda önemli bir servis kaynağı olarak görev alıyor hem de topsuz koşuları besleyen perdeleri yapıyor. Süratli bir gelişim gösterdiği ve Basketbol Süper Ligi’nin en değerli pivotlarından biri haline geldiği de açık. Haliyle ilk yarıda en verimli olduğumuz dakikalarda o da sahadaydı. Sertaç’ın verimi; özellikle Barış Ermiş’in topla potaya gidişleri ve yerleşimini kaybeden Ukrayna savunmasını cezalandırmak adına kısa mesafeli pas açısında mutlaka bir opsiyonun olmasıyla da yakından ilgiliydi. Pas opsiyonu olma noktasında doğru topsuz oyunla Metin Türen’in iyi bir iş çıkardığını not etmek gerekir.
Sertaç’ın, artık klasik hale geldiği üzere, erken faul problemi yaşaması ve bunun neticesinde Furkan Aldemir’in oyuna girmesi hücum akıcılığımızı da büyük oranda bozdu. Diğer taraftan Furkan’ın ribaundlarda varlık göstemeyip 2.12’lik Viacheslav Kravtsov karşısında yaşadığı ciddi fizik devavantajı kolay ribaund almamız ve hücum geçişlerini hızlı yapmamız önünde de önemli bir engel oldu. Melih Mahmutoğlu’nun da hiç devreye girememesi üzerine koç Ufuk Sarıca ilk yarının yaklaşık son 2,5 dakikasını pivotsuz beşle oynadı. Bu bölümde Ukrayna hücumlarını her pozisyonda adam değiştirerek savunduk. Metin Türen-Metecan Birsen ikilisinin Ukrayna uzunları etkileyici bir direnç ortaya koymadı ancak Göksenin Köksal-Doğuş Balbay ikilisinin kaliteli dış baskısı zaten vasatı aşamayan Ukrayna hücumlarına ağır hasar verdi. Pivotsuz oynadığımız bölümde hücumda Ufuk Sarıca’nın aradığı hücum akıcılığı sağlanamadı ancak ivmelenme seyrinde olan Ukrayna hücumlarını sindirmeyi ve ikinci yarıya zararı azaltarak girmeyi başardı Türkiye.
KIRAN KIRANA
İlk yarı itibariyle Barış’ın kısa süreler dışında verim veremediği, Melih’in ise hiç gününde olmadığı göz önüne alındığında üçüncü periyodu 15 sayıyla bitirmek Türkiye için gayet iyi. Ancak Tolga Geçim’in başarılı üçüncü periyotu olmasa bunu da başaramayacağımızı belirtmek ve bu 9 sayılık üçüncü periyot performansına dikkat çekmek gerek. Büyük ümitler bağlanan 1996 jenerasyonunun en özel oyuncusu Tolga Geçim. Ancak bahsi geçen jenerasyonun hemen her parçası için geçerli olduğu üzere onun gelişimi de tam bir hayal kırıklığı. Buna karşın üçüncü periyotta, aslında nasıl oynaması gerektiği ve bu şekilde oynadığında nasıl bir etki yaratabileceğine dair çıkarımda bulunmak mümkün. Sertaç’la oynadığı ikili oyunlarda rotayı hep pota yönünde çizdi Tolga. Banvit’te sıklıkla yaptığı üzere potadan uzaklaşmadı.
2.05’lik olağanüstü bir pasor potaya gitmeyi kafaya koyunca hem kendi hem Sertaç hem de kalan herkes için için en verimli olabilecekleri oyun alanları oluştu. Tolga’nın verimli oyunu, kısaların seri topsuz koşularıyla beslenmedi ancak Ukrayna’yı yenmek için her şeyin kusursuz olmasına gerek yok. Olmadı da… Sertaç, Tolga’nın yarattığı oyun konforunu çok iyi değerlendirmeyi başardı.
Son periyotta ise oyun büyük oranda Barış-Sertaç ikilisi kısmen de Tolga üzerinden oynandı. Barış hem ikili oyunların dümenindeki hem de üç sayı imkanlarını arayan oyuncu oldu. Belirtmek gerekir ki Melih’in kötü gününde, Tolga dışında kısalardan yeterli skor katkısı alamadık, kaldı ki Türkiye’nin kısa rotasyonu vasat şutörlerle dolu. Bu sebeptendir ki farkı açmak mümkün olmadı ancak Barış’ın potaya atakları ve bu atakların oluşturduğu servis imkanları Türkiye’nin Ukrayna deplasmanında önemli bir galibiyet almasını sağladı.
Türkiye adına maçın üç kahramanı vardı. Tolga, Barış ve Sertaç’tan oluşan bu üçlü Türkiye, Ukrayna’yı 67-60 mağlup ederken toplam 39 sayı 9 ribaund ve 12 asistle oynadılar.
Paylaş