Paylaş
Banvit ikinci periyotta attığı sayı, tüm ikinci yarı boyunca attığı sayının üzerindeydi; ancak belirtmek gerekir ki ikinci periyotta atılan sayı 18. Bunun üzerine bir devrede çıkamamak inanılmaz. Banvit’in Rosa Radom seviyesine düşebilmiş olması da aynı şekilde...
Avrupa çapında bir organizasyonda Rosa Radom ayarında bir takımı izlemek de o takıma karşı oynamak da kolay değil. Banvit için bu maça motive olmanın zor olduğu açık. Ancak şartlar ne olursa olsun, buna Gasper Vidmar’ın faul problemine girmesi de dahil, Rosa Radom seviyesine inmek kabul edilemez. Bu seviyeye karşı 40 dakika boyunca 48 sayı atabilmek ise olacak iş değil.
Maçın ikinci yarısında 15 sayı atarken ilk yarıda potasında sadece 19 sayı görmüştü Banvit. Bunun altında, kusursuz bir savunma performansı yoktu. Tıpkı Rosa Radom’un ikinci yarıda Banvit’ten 15 sayı yemiş olmasının olağanüstü bir savunma performansından ileri gelmediği gibi…
Banvit kısaları hayli dirençsiz. Rosa Radom’dan Kevin Punter ve Ryan Harrow her potaya gidişlerinde çok rahatlardı. Sorun Rosa Radom’un hücum sahasındaki korkunç yetersizliği. Hücumlarını aksatacak hiçbir sebep yokken dahi sayı atmakta feci zorlanıyorlar. Savunmaları da orta düzey bir Banvit hücumuna direnç göstermek için bile çok yetersiz. Personel zayıf, Banvit seviyesine karşı hiçbir planı tutturma yeterliliği yok. Banvit’in oyunun kontrolünü ele geçirdiği tek bölüm olan 2. periyodun son 5 dakikasında Rosa Radom, 2.06’lık Patrik Auda ve 2.00’lık Maciez Bojanowski ile Gasper Vidmar, Damien Kulig ikilisinin karşısında durmaya çalıştı örneğin. Ancak bu ikili ne savunmaya bir hareketlilik getirdi, ne sertlik kattı, ne de çember savunmasını sağlamlaştırdı. Mesele açıkça kalite yetersizliği.
Ancak unutmamak gerekir ki ikinci periyotta Banvit için işlerin yolunda gitmesini sağlayan en temel faktör hücum süresini sıklıkla kısaltmak, kararları kesin ve çabuk almaktı. Banvit bu bölümde oyunun nasıl oynanacağı noktasında karar vericiydi. Zaten devamlı olarak tıkanan Rosa Radom hücumuna karşı Banvit sürekli yarı sahayı çabuk geçip yüksek top sirkülasyonuyla kolay sayılar buldu. Bu orta sınıf hücum verimliliği karşısında dahi 8 sayıdan fazlasını bulamadı Rosa Radom ikinci periyotta.
İkinci yarıda ise Banvit, anlaşılması güç bir şekilde tempoyu her an kontrol altında tutarak oynama gayreti içine girdi. Rosa Radom seviyesine karşı oyuna hükmedemiyor olmak, daha ötesi buna niyetli olmamak ikinci yarıda toplam 15 sayı atmış olmaktan çok daha vahim bir durum Banvit için. Sezonu bu şekilde geçirmek mantıklı değil. Banvit koçu Sasa Filipovski’nin takımı tempoyu arttırma noktasında dizginliyor olması gerçekten tuhaf. Yüksek tempoya hazırlıksız olma hali Banvit’in rakip hızlı hücumlar karşısında devamlı olarak geri dönüş ve pozisyon alma sorunları yaşamasına kadar çeşitli problemlere sebebiyet veriyor.
Banvit için bardağın büyük bir kısmı boş ve sezon ilerledikçe de dolmuyor. Buna karşın, Rosa Radom seviyesine bir devrede 15 sayı atabilmiş olmak bununla izah edilemez. Filipovski’nin karar vermesi gerekir. Banvit’in oyun kalitesini rakipleri mi belirleyecek, yoksa dizginler Banvit’in elinde mi olacak?
Paylaş