Filenin Sultanları bildiğimiz gibi

Sadece dünkü Hollanda maçı değil sonrakiler de zor olacak.

Haberin Devamı

Hiçbir başarının cezasız kalmadığı cümlesi başka dillere tercüme ediliyor mu bilmiyorum ama Türkçe’ye çok yakıştığını söylersek fazla yanılmayacağımız kesin. Dünya Şampiyonu, Avrupa Şampiyonu, Milletler Ligi Şampiyonu, kısa süre öncesine kadar dünyanın 1 numarası, şimdiki 4 numarası, sahada elinden gelenin daha azıyla yetindiğine hiç şahit olmadığımız, gelmiş geçmiş en başarılı spor branşımızın her biri göğsümüzü kabartan sporcularını bile kendi suni gündemimize alet etmeyi ve kafalarını karıştırmayı başardık. Bravo bize!

DÜNYANIN EN iYi TAKIMI

Kızlar, koç Daniele Santarelli ve Akif Başkan birkaç gündür voleybol dışında her türlü konuyla meşgul oldular. Voleybol dışında her türlü soruya cevap verdiler. Sonra sahaya çıktılar, 2-0 geriye düştükten sonra, nefesleri kesen bir mücadele sonunda geri dönmeyi ve maçı almayı başardılar. Dün Bercy’de salonu tıklım tıklım dolduran seyircinin Türk ya da Hollandalı olmayan tarafsız kısmının bizim takımı tuttuğunu gördüm. “Dünyanın en iyi takımını izlemeye geldik” dedi önümdeki İspanyollar. E tamam.

Haberin Devamı

BURADA KOLAY MAÇ YOK

Şunu unutmayalım ki sadece dünkü Hollanda maçı değil, sonrakiler de zorlu olacak. Olimpiyatlarda mücadele eden takımları, dünya voleybol sıralamasıyla karşılaştırdığınız zaman ilk 10 takım (Kanada istisnasıyla) burada. Burada kötü takım yok, burada kolay maç yok. Burada İlkin, Tuğba, Hande, Gizem, Zehra, Eda, Melisa yok. Burada bir takım var. Burada her maçı kazanmak da mümkün, kaybetmek de olası. O yüzden saha dışı polemiklerle kızların konsantrasyonunu dağıtmaya hiç gerek yok.

#TEAMTÜRKiYE iÇiN GÜZEL BiR GÜN

Bir yanda çekişmeli maçın ardından Hollanda’yı 3-2 mağlup eden kadın voleybolcularımız, bir yandan eskrim kılıç bireysel kategoride Türkiye’yi temsil eden ilk olimpik kadın sporcumuz Nisanur Erbil’in son 16’sı, bir yanda Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer ve Muhammed Abdullah Yıldırmış’tan oluşan okçuluk erkek takımımızın bronz madalyası, bir yandan olimpiyat tarihimizin ilk atıcılık madalyamızı garantileyen Şevval İlayda Tarhan ve Yusuf Dikeç’in finali derken, güzel bir gündü.

Haberin Devamı

BEN DE NADAL’I iSTERDiM AMA NOVAK DJOKOViC ALTINI HAK EDiYOR

Philippe-Chatrier’nin efsanevi kortuna çıkan iki tenisçi kariyerlerinin 60. maçı için sahadalar. İlk maçlarını, tesadüf bu ya, yine bu sahada, bundan tam 18 sene önce oynamışlardı. Geride kalan 59 maçın 30’unun galibi Novak, 29’u Rafa’nın hanesinde yazıyor. Artık kariyerlerinin aynı noktasında oldukları söylenemez. Son iki senesinde sakatlıklar sebebiyle çok da izleyemediğimiz Nadal, ATP sıralamasında artık çok aşağılarda ve bu olimpiyatlarda Paris’te olabilmek için vücudunun tüm limitlerini zorladı.

Karşısında, sevin sevmeyin, tenisin gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu ve halen dünya 2 numarası Novak Djokovic var. Tribünlerin açık ara favorisi İspanyol, her puanı alkış tufanı yaratıyor, her ara tezahüratlarla çınlıyor ve sahada rakibine kafa tutabilmesinin tek sebebi, bu sahada yani Roland Garros’un toprak kortlarında olmaları. Nadal, burada en çok final kazanan isim, buranın tartışmasız kralı o ve seyircinin desteğiyle elinden ve sıkı sıkı bir bandajla sarılı bacağından geldiğince, rakibine kafa tutuyor ama yetmiyor.

Haberin Devamı

İlk set 6-1, ikinci set 4-4’te heyecanlansak da 6-4 ve oyun-set-maç Djokovic...

Evet, ben de herkes gibi, bu ikili finalde karşılaşsın ve Nadal, gümüş madalyayı boynuna taksın isterdim. Olmadı. Hayallerde bile altını Djokovic’e takmamın sebebi, koleksiyonundaki tek eksik parçasının bu olması. Tarih yazmayı hak ediyor.

Yazarın Tüm Yazıları