Paylaş
Fenerbahçe, Cuma günü, 19 Mayıs'ta, daha önce hiç yapılmamışı yapmak, Avrupa basketbolunun en prestijli kupasını kazanmak için sahada olacak.
80 milyonun kalbi Sinan Erdem'de Fenerbahçe için atacak.
Fenerbahçe, Obradoviç önderliğinde üst üste 3.kez Final Four oynayacak. Seyircisine olan borcunu, hesabını kapatmak için bir kez daha en iyi bildiği şeyi yapacak. Yani, kısaca "Takım olacak."
Bu sezon geçmiş sezonlara benzemiyor. Bu yıl herşey çok farklı. Madrid'de adeta dayak yiyerek, sahadan silindiği 2015'den de, Berlin'de tek ribaund ile kaybettiği 2016'dan da çok uzakta Fenerbahçe.
O köprülerin altından çok sular aktı, çok dersler çıkarıldı. Ve Fenerbahçe burada tesadüfen olmadığını playoff' ta 3-0 ile Panathinaikos'u darmadağın ederken kanıtladı. Fenerbahçe bugün hazırdan da öte!
2016'da, herkes son ribaund ile kaybedilen kupanın ardından, kolay galibiyetler bekledi ama normal sezon hiçte öyle düşünüldüğü kadar kolay geçmedi ne yazık ki. Üst üste gelen talihsiz sakatlıklar, değişen format, maç yoğunluğu derken, beklenmeyen yenilgiler ile kendisini 5.sırada, avantajsız halde buldu Sarı Lacivertliler. Ama Fenerbahçe her zaman olduğu gibi playoff'lardaki müthiş performansı ile zor olanı çok kolay aştı, ardından BSL'de galibiyet serisine devam ederek sezonu birinci bitirdi.
Bunun sadece tek bir açıklaması olabilirdi! Aynı Ekpe Udoh'un Zeljko Obradoviç için dediği gibi; "O hiçte normal değil!"
Tüm teknik heyet, oyuncular, saha içinde, kenarında herkes aynı hedefe doğru giderken aynı iştah, disiplin ve inançla çıkıyor parkeye. Ne koçun derdi koleksiyonuna bir kupa daha eklemek, ne de oyuncuların. Herkesin tek bir amacı var; iyi basketbol oynatmak ve oynamak. Herşey bu kadar kolay ve basit.
Fenerbahçe önündeki ilk engeli, Real Madrid'i, rahat olmasa bile geçecek Cuma günü. Bundan hiç şüphem yok. Neden mi? 2015 Real'in karşısında kırılan dökülen takımdan çok uzak Fenerbahçe. Obradoviç'in aldığı en önemli derslerden biriydi o maç. Takım artık daha ateşli ve mental olarak dayanıklı. Sahada her türlü zihinsel kavgaya hazır herkes. Dixon, Kalinic, Antiç ateşi yakmaya, Bogdanoviç, Vesely ve Udoh ile her an alev almaya hazır. Takım, Murat Muratanoğlu'nun deyimi ile Real'in Hollywood numralarının farkında ve daha da önemlisi hiç umursamıyor.
Seyircisi bile aynı değil, tek hatada arkasını dönmeyecek veya çift haneli farkta maçı bırakmayacak kadar inançlı.
Maçın kilidi Euroleague 1.takımına seçilen Llull'u durdurmak olacak. İstanbul'da mental olarak çökmüş bir Llull, çökmüş bir Real Madrid demektir. İşte iki takımı birbirinden ayıran en önemli özellikte budur. Obadoviç'in öğrencileri tek kişinin bireysel performansının ötesinde bir takım olduğunu çoktan kanıtladı bile.
Rollerin daha öne hiç bu kadar iyi oturmadığı, sorumluluklarının farkında, birlikte keyifle oynayan, sağlıklı bir Fenerbahçe'ye karşı Laso'nun nasıl bir çare bulacağı ayrı bir merak konusu.
Kısacası Real Madrid çokta fazla kafaya takmadan iyi bir İstanbul tatili yapsın bence. Mayıs ayında havalar misken İstanbul'un tadını çıkarıp Fenerbahçe'nin son haftalarda oynadığı şiir gibi takım oyunundan keyif almaya baksın!
Paylaş