Paylaş
1. maçtan sonra Giannakopoulos serinin başlangıcı için şöyle diyordu; "Sanırım fazla umutlanmıştık ve kolay olacağını düşündük ama durumu düzeltebilecek kapasitemiz var". Belki de vardı ama o kapasite Fenerbahçe'yi takım halinde oynarken yenmek için ne yazık ki yeterli değildi. O kapasite belki vardı ama ne yazık ki playoff'ların kralı Obradoviç'i yenmek için hiç mi hiç yeterli değildi.
Aslında Giannakopoulos yalnız değildi bu düşüncesinde. Euroleague'in resmi sitesinde yayınlanan ve oyuncuların katıldığı ankette, içlerinden sadece 1 oyuncu Fenerbahçe'yi favori olarak göstermişti. Günün sonunda ev sahibi avantajı o kadar değerliydi.
Tahminleri bırakıp biraz da istatistiksel olarak yaklaşalım duruma. Euroleague'de 5 maçlık playoff serilerinin başladığı yıl olan 2009'dan beri, 32 tane açılış maçı oynanmış, 28'ini ev sahibi kazanmış. Evet yanlış duymadınız %87,5! Kazananların 27'si ise Final Four'a uzanmış, yani %84,3. Ve en güzel istatistik şimdi geliyor, hiçbir deplasman takımı 2 maçı birden kazanamamış.
O CEVAPTA SAKLI HER ŞEY
Obradoviç'e Socrates dergisine verdiği bir röportajında, Fenerbahçe'deki gelişimi nasıl değerlendirdiğini soruyorlar. Verdiği cevap Fenerbahçe'nin nereden nereye geldiğini, istatistikleri nasıl alt üst ettiğini açıklıyor.
".... Şimdi yapılması gereken, biraz sabretmek. Sakin olmalı ve gelişim kaydedildiğine inanmalıyız. Ben gelmeden önce Fenerbahçe'nin Euroleague derecesi neydi? İlk grupta 5-5'le Top 16. Orada? 2-12. Toplamda 25 maçta 7 galibiyet, 18 mağlubiyet. Bu takım, bu kulüp için her şeyin ilacı zaman. Biraz beklemek lazım. Fenerbahçe artık Avrupa'da çok saygın bir basketbol kulübu...."
Özetle, söz konusu Fenerbahçe ise favorilerden, ev sahibi avantajlarından veya istatistiklerden artık bahsedemezsiniz. Fenerbahçe dün akşam aldığı 2. deplasman galibiyetiyle seride 2-0 öne geçti ve yeni bir playoff rekoru daha kırmak için İstanbul'a yola çıktı.
Kameralar maçtan önce soyunma odasına döndüğünde tamamen iki farklı teknik adam iki farklı mesaj ile karşılaştık. Bir yanda Pascual "İlk maçta çok fazla hata yaptık, bu hataları gördük , aynı hataları yapmamaya çalışacağız" derken diğer tarafta Obradoviç öğrencilerine "Herşeyi unutun, ilk maçı unutun şimdi bugün çıkıp bu maçı alın" diyordu.
İşte tam da Pascual'in bahsettiği ilk maçın hayal kırıklığını üstünden atamamış bir ruh hali ile sahaya çıktı Panathinaikos. Gülmeyen suratlar, stresli bakışlar ve gerginlik, bunu hissetmek için OAKA'da olmanıza gerek yoktu, maçın hangi seviyede geçeceğine dair ilk sinyaller gelmişti bile.
İlk 5 dakikada Fenerbahçe üzerinde öyle bir baskı kurdular ki adeta şov yaparak maça başladılar. Rivers bıraktığı yerden devam ederken, ona Bourousis ve Pappas eklendi. 6. dakikaya girilirken skor 16-6 olmuştu bile. Çok açık bir şekilde mesajı gönderdiler. "Bu bizim son şansımız o yüzden biraz agresif olabiliriz!"
Agresifliğin dozu gittikçe artarken, Obradoviç'den bu parkelerin tozunu yıllarca yutmuş Pero Antiç hamlesi geldi, verdiği en akıllı kararlardan biriydi Sırp teknik adamın. Girer girmez 3'lüğü gönderdi, hemen arkasından Bogdanoviç'de ona katılınca son 2 dakikada fark hemen 1'e inmişti. Stres Panathinaikos tarafında gittikçe artarken Pascual kontrolü kaybetmişti. Evet doğru duydunuz daha ilk çeyrek bitmemişti, Pascual hem oyunu hem de oyuncularını kaybetmişti bile. Fenerbahçe doğru oyunu oynuyor, sahaya doğru yerleşiyor ve OAKA'da sinirleri iyice geriyordu. Skor tabelası herhangi bir felaketi işaret etmemesine rağmen, Atina'da suratlar tam tersini gösteriyordu.Daha ilk çeyrekte taraftar, koç, bench ve sahadaki 5 kişiden kimse bu maçı alacağına inanmıyordu.
TEK BAŞINA
Ta ki Mike James 2. çeyrekte oyuna girene kadar. Sanki bir tek o inanıyordu, sanki bir tek o istiyordu seriyi. Parkede her şeyi yapan bir o vardı, sahanın her yerinde Fenerbahçe'ye karşı tek başınaydı. Pascual ne yapsa olmuyordu zira her şeyi yanlış yapıyordu, İspanyol teknik adam. Takımı kısalttı, olmadı, alan savunması denedi beceremedi. Fenerbahçe ilk yarının sonunda James'i durduramamış olabilirdi ama doğru ve kontrollü oyunu ile salondaki herkesi germiş, yaptığı savunma ile Pana'nın sadece 5 asist yapmasını sağlamıştı. Fenerbahçe, Panathinaikos'u takım olarak oynatmamakta kararlıydı.
3.çeyrekte tanıdık bildik Fenerbahçe vardı,birbirine yardım eden, pota altında hava sahası kapalı, tüm ribaund'ları almaya kararlı. Fark hiçbir zaman tabelada açılmamasına rağmen, maçı izleyen herkes gerçek farkı görebiliyordu. Bu fark Fenerbahçe-Panathinaikos , Obradoviç-Pascual farkıydı.
4. çeyrek Panathinaikos için, köprüden önceki son çıkış olmalıydı yoksa gitmek istediği yere asla varamazdı. Bu konsantrasyon ile saldırmaya başladı Yoncalar. OAKA uykusundan uyanmış, Panathinaikos bir ara öne geçmişti. Her bireysel çabanın karşısında Fenerbahçe hep aynı cevabı verdi. "Beni takım olarak yenmene imkan yok!"
Udoh tüm şutları bozmaya devam etti, Bogdanoviç tüm sıfatları hakettiğini bir kez daha kanıtladı. Kahraman, büyük oyuncu, lider, ne derseniz deyin işte Bogdanoviç hep O'ydu. Maçın son 1 dakikasına girilirken skor 75-76 idi. Pana'nın aksine, telaş etmeyen ve takım kalmayı bilen Fenerbahçe'de herkes çok soğukkanlıydı. Sloukas 40. dakikada, Panathinaikos ile olan hesabını kesti, 2 faul atışını da sayıya çevirirken, faturasını OAKA'daki taraftara yolladı ve son mesajını verdi.
"Istanbul'da görüşürüz!"
AKILDA KALANLAR
-Tabi ki Bogdanoviç, tabi ki Udoh! 2 oyuncu toplam 69 verimlilik puanı! Panathinaikos'un takım verimliği 68!
-Pascual'in çaresizliği.
-Bourosis'in son hücumda acemice yaptığı top kaybı.
-Rivers'in son saniyede kaçan şutu.
-Önce Udoh'un sonra Bogdanoviç'in Gist'e yaptığı blok.
-Vesely'nin 3 Pana'lıyı eve gönderdiği müthiş fake.
-Antiç'in Singleton'ın yanağından aldığı makas!
Akıldaki sorular
-Datome bir gün dönecek mi?
-Baskonia'daki Bourousis ile Pana'daki aynı kişi mi?
-Pascual'i dinleyen var mı takımda?
-OAKA ve taraftar itici mi, bitirici mi?
-Dün gece Final Four'a bilet almaya kaç kişi çalıştı? -kaldıysa tabi!-
Paylaş