Ve Fener lider…

Trabzonspor sahaya müthiş konsantre çıktı…

Tüm oyuncular birbirine sarılıyor; “Haydi” diyordu…

Arzu ve istek bir yere kadar; sonrası, maça hazır olmak ile ilgili bir şey…

Hani maç, fizik bilimi ile psikoloji biliminin bilek güreşi gibiydi…

Motivasyon önemlidir ancak futbolun gerçeklerini bilimsel olarak yerine getirmezsen olmaz!

Trabzonsporlu oyuncular ödemelerini düzenli alamıyorlar…

Her idmanda olay çıkıyor… Oyuncular teker teker Trabzon’u terk ediyor… Sürekli hoca değişiyor. Taktik disiplin yok!

Sonra bütün Trabzon diyor ki;

“Fenerbahçe’yi yen, şampiyon olmasan da olur”

Olmuyor tabi ki…

 ***

Hedefi yanlış koyuca;

Sahada yenemeyen futbolcu, kavga ederek yenmeyi deniyor…

Üzülerek genel yapımızı yazmak zorundayım;

Memlekete döndüğünde bu tavrı da alkış(!) alıyor…

En azından eleştirilerin boyutunu azaltıyor…

Gerçek sebepler göz ardı edilmeye devam edecek olursa, maalesef Trabzon’un kaderi değişmeyecek…

 ***

Genç nesil Fenerbahçeliler, Trabzonspor’u sevmeyebilir…

Değerini bilmeyebilir.

Benim için çok değerlidir bu şehir…

Bugün Altınordu için ne düşünüyorsam, dün Trabzon oydu…

Hem de Altınordu’nun yapmayı hayal ettiği şeyi, 30 yıl önce gerçekleştiren şehirdir Trabzon…

Düşünün;

Aynı mahallenin çocukları, Türkiye Birinci Liginde üç yıl üst üste şampiyon oldular.

Milli takımı sırtladılar…

Örnek almamız gereken bir modeldi Trabzonspor… 

Bugün;

“Geçmişin hesabını soracağım” diye “yarınları yok eden” insanların elinde eriyip gidiyor…

Yazık!

 ***

İki genç hakemimiz FIFA kokartını taktılar…

Çok sevindim ve merak ettim.

Dün Alper Ulusoy, sadece işi o olmasına rağmen yanlış pozisyon alarak golü göremedi, hüsran oldum.

Ancak dayısının kim olduğuna bakmadan, “hatadır” diyorum.

Bugün Deniz Ateş Bitnet’i izledim…

Trabzonsporlu oyuncu atılana kadar gayet iyi götürdü maçı.

Ancak sonrası bir felaket.

10 kişi kalan takımın koruyucu hekimliğine soyundu…

Her yatana düdük çaldı…

“İkinci Trabzonluyu atmak zorunda kalırsam” diye pozisyonları atladı…

Fırsatı olsa takımları eşitleyecekti.

Markovic ile Salih’in pozisyonunda, her iki oyucuya da sarı kartı gösterince;

Ben de bitti!

Bu kartlar;

Salih’e; “Sana vurmak serbest, ben seni atamam” demektir. Markovic'e ise “Sen iyi kaç, Salih seni yakalarsa, ben koruyamam” demektir.

Nitekim kalan dakikalarda Salih kovaladı, Markovic kaçtı, Bitnel’de gözünü kapadı…

Bakın bu hata bence, Alper Ulusoy’un hatasından bile önemlidir...

Çok zor düzelir…

 ***

Çağımızda, tüm takım sporlarında; İyi savunma yapmak işin alfabesidir

İyi hücum, iyi savunma ile başlar… 

Pereira işe önce defansı oturtmak ile başladı..

Fenerbahçe uzun süredir göze hoş gelmeyen bir top oynuyor ama iyi savunma yapıyordu… 

Son maçlarında işin bütününü iyi oynamaya başladı…

Bu gün Trabzonspor’u, bir farklı yenilmeye razı hale getirdi…

Önemlidir…

Giderek daha iyi olacağı gözüküyor…

Bunu ben görmüyorum, pazartesi günü stadı dolduran taraftar görüyor… İnandığı için sahaya gidiyor…

Bu işleri en iyi taraftar sezer…

Ersun hoca ile Aykut hoca ile dolan stadın, geçen yıl neden bir anda boşaldığını düşünün…

Bu yıl neden dolduğunu daha iyi kavrayın…

Taraftar, hepimizden önce görür…

Çünkü onlar para vererek gidiyor maça…

Bizim gibi maça gittiği için para kazanmıyor!

 ***

 Fenerbahçe’nin acil çözmesi gereken bir problemi daha var;

Öne geçtiği anda ne yapacağını tam bilemiyor.

Önde mi basayım? Arkada mı karışlayım? Konusu henüz oturmadı…

Birkaç oyuncu önde basarken, diğerleri topun arkasına geçerek alan savunması yapıyor…

Mesafe uzuyor ve oyunun momentumu da o anda değişiyor.

Sanırım kısa süre de bu da düzelecek…

Özet ile

İki hafta önce kovduğumuz(!)  Pereira’nın takımı, bugün lider…

Lütfen kimse “bu takım antrenörsüz de oynar “ falan demeye kalkmasın!

Takımların nasıl başladığın değil, nasıl bitirdiğin önemlidir…

Obradovic’in takımları da hep kötü başlıyor.

Bu gün de henüz bitmiş bir şey yok.

Belli olan iki şey var ise O da;

Bizim çok erken asıp kesmemizdir.

Fenerbahçe, iyi yoldadır…