Paylaş
3000 parçalı puzzle olsa, bu kadar zaman almazdı…
Özellikle Türk oyuncuların özeliklerinin kavranması çok uzun sürdü…
Mehmet Topal; Ligin ilk haftalarda ilk 11 oyuncusu değildi.
Gökhan Gönül; Sakatlığı geçtikten 5 hafta sonra formayı buldu…
Volkan Şen’in; İlk 11 de çıktığı ilk maç 28. Şubatta oynanan Sivas maçıydı. İlk 11 de oynamaya başladıktan sonra da sürekli oyunda çıkarılan ilk oyuncu oldu…
Alper Potuk; Kanatlarda yer açıldığı için, ilk 11 de 24. haftada ancak yer bulabildi… Henüz orta saha oynayabileceği bilinmiyor… Hatta Eskişehirspor’da ön libero oynadığı sanırım bir “sır” gibi saklanıyor…
Ozan Tufan; Sezona Diego’nun alternatifi olarak başladı… Henüz gerçek yerinin ne olduğunun bilindiğini pek sanmıyorum…
Van Persie: Uzun süre -fiziksel yetersizliği de sebep olabilir- yedek kaldı. Kimi zaman ikinci santrfor gibi gözükse de kanatta görev aldı. Şimdi yerinde…
Diego ve Nani, uzun süre kanat oynadı…
Takımın en büyük problemi, topu ileriye taşıyabilecek oyuncunun olmamasıydı…
Bu işi en iyi yapabilecek Alper Potuk ve Volkan Şen’di…
Biraz ilgili taraftarın bile sezon başında bildiği bu gerçeği, Pereira sezon sonunda görebildi(!)
***
Elbette bu işin birinci derece sorumlusu hocadır!
Kulübün ve özellikle Türk oyuncuların geçmiş maçlarını izlemediği kanaati oluştu bende.
Ancak bu işin tek sorumlusu Pereria değildir!
Kulüpte bu oyuncuların özelliklerini aktaracak bir yardımcı koç veya menajer olmamasının altı daha koyu renklerle çizilmelidir.
Hiç mi bir tane yetkili yoktu;
Alper, “Orta sahada da oynar” diyebilecek.
Ozan; “10 numara değildir, Diego’nun alternatifi gibi oynatmak ona zarar verir… İstersen gel bir Milli takımın maçlarını izleyelim de mi” diyemedik.
Yazan arkadaşlar oldu ama onlar da inandıramadı veya okunmadı…
***
Sonunda tahminen, kulübün başkanı Aziz Yıldırım, olaya el koydu…
Kulübün ‘kurumsal hafızası’ olmayınca, anahtar başkan oluyor.
Başkan “doğru müdahale” yapmış oluyor olmasına da;
Takımı kendine mahkûm bırakanın da; Başkan olduğu gerçeğini unutturmuyor bana…
İşte Fenerbahçe’nin de, diğer takımlarımızın da, gerçek problemi bu…
Ne geçmişe dair bilgi birikimleri depolanıyor…
Ne de geleceğe dair birkaç yıllık proje ve plan gerçekleştiriliyor…
Aslında yan bahçede el topu oynayan çocuklar daha bilimsel yapıyorlar bu işi… Bu nedenle de daha az bütçe ile daha başarılı oluyorlar…
***
Yazı, Vítor Pereira gitsin mi, kalsın mı? Yazısı değildir…
Gittiğinde, zor elde ettiği birikimler sıfırlanacak, tekrar sil baştan olacaktır!
Mesele;
Gidip gitmemesi değil kulüplerin kişilere bağlı olmadan “kurumsal hafızalarının” kurulabilmesidir…
Kurumsal hafızaları, başkanların beyninde saklı bir sır olmaktan çıkarmaktır!
O zaman gidene gelene değil geleceğe bakabiliriz!
Paylaş