Paylaş
Dereağzı kokmaya başladı. “Kentsel dönüşüm” derken kamyonların TIR’ların içinde kaldık… Toz bulutundan göz gözü görmez oldu…
------Sıkıldık…
Her yıl yaptığımız tadilat fayda etmiyor. Ne kadar para harcasak da düzeltemiyoruz.
Sabrımız taşmak üzere; İki evi birden idare etmek de çok zorlaştı;
Siz bu işi düzetene kadar biz taşınıyoruz…
Ataşehir’e gidiyoruz!
***
Aynı kulübün iki ayrı şubesi, bu kadar mı farklı yönetilir?
Basketbolda sürekli Avrupa’nın en iyi dört takımından biri ol; Futbolda bir türlü Edirne’nin dışına çıkama…
Yıllardır da bu açmazın içindeyiz…
Nedenlerinin incelenmesi lazım…
Daha fazla para ve emek harcanan, futbolda neden olmadığı araştırılmalı…
Zor da değil kardeşim;
Aynı kulübün basketbol şubesine bak.
Olmadı, voleybol şubesine bak…
Çözümü bulacaksın…
.***
Aslında anlattığım konu sadece Fenerbahçe için geçerli değil!
Galatasaray futbol şubesine bakın, Avrupa’nın ikinci kupasında final oynayan basketbol şubesine bakın.
Olmadı, birinci lige bir türlü çıkmayan Karşıyaka futbol takımına bakın, bir de dönün Karşıyaka basketbol takımına bakın…
Problem var arkadaşlar burada…
Çok ciddi ve yıllardır çözemediğimiz bir problem var…
En çok sevdiğimiz spor dalında ülkemizin sınırlarını aşamamak, kısır bir döngüde birbirimiz ile kör düğüşü yapmak, her hafta saatlerce hakemleri konuşmak, Avrupa’nın en pahalı beşinci ligini, yurt dışında kimseye satamamak,
Bana koyuyor arkadaş!
Hepinizin aklına, sorunun cevabı hakkında elbette bir şeyler geliyor…
Benim de söyleyeceklerim var elbet…
En başta aklıma gelen;
Futbolun herkes tarafından bilindiğinin sanılması, kıymetli oyuncak ile suyun başındakilerin işi ehline bırakmayarak, kendilerinin oynama merakı…
***
Şimdi soruyorum size;
Bir liraya aldığınız kombine ile Avrupa’nın en iyi takımlarını defalarca izlemek mi istersiniz?
Yoksa beş lira vererek, Başakşehir, Kasımpaşa maçlarını mı?
Son düdüğe kadar her şeyini ortaya koyan, Udoh’ u mu?
Mahalle maçında bu kadar laubali çalım atsa, takım arkadaşlarından fırça yiyecek Nani’yi mi?
Geçen yıl alçılı bacağı ile idman kaçırmayan Hickman’ı mı?
Yoksa takım arkadaşları TT Arena'da Galatasaray'la karşılaşırken, Benfica-Bayern Münih maçını takip eden Lazar Markovic’i mi?
Buna seyirci kalan Pereira’yı mı?
Yoksa bencil davranan yılın en değerli oyuncusu seçilen Bjelica’ yı soyunma odasına kovalayan Obradovic’ i mi?
En uzun planlaması, “yarın” olan futbol takımını mı?
16 yaşında Musa ‘yı transfer ederek uzun dönemli bakış açısını gösteren Basket takımını mı?
Eşinizle çocuğunuzla keyifle gittiğiniz, Ataşehir’i mi?
Sürekli stres içinde homurtu duyduğunuz, Dereağzı’ nı mı?
Tercih edersiniz?
Aman dikkat!
İsimler değildir hatayı yapan… Hatayı yaptıran şubelerin yönetiliş biçimleridir…
Aklınızı başınıza alın beyler!
Oyun bitiyor. Oyuncak gidiyor…
Taraftar, taşınıyor…
Paylaş