Paylaş
O zaman Türkiye Futbol Federasyonu ne iş yapardı?
Açıkçası ben pek kavramamıştım… Kavrayanın da olduğunu sanmıyorum…
Yapılan faaliyetlerin bizim tarafımızdan görülen kısmı ile unvan şaşalı ancak uygulama A Milli takıma ilişkindi…
O zaman biz de işin o tarafına bakalım:
***
Görevde kaldığı dört yıl süre boyunca ilk olarak Avrupa Şampiyonası Elemeleri oynandı… Önceki yıllarda 16 takımın katıldığı turnuva, ilk kez 24 takıma çıkartılmıştı… Açıkçası “gidemeyen takımın dövüleceği” turnuvaya son maçta mucizevi bir şekilde gitmeyi başardık…
Fransa’da ilk turda elendik…
Terim oyuncuları, futbolcular Terim’i suçladı…
Prim olayları, Eurolar, kampta yapılan disiplinsiz davranışlar ortaya saçıldı…
Birçok gözde oyuncu Milli takımdan azledildi(!)
Sonra affedildi(!)
Hakan Çalhanoğlu, Ömer Toprak, Gökhan Töre, Arda Turan ile olan olayları uzun uzun yazmıyorum… Hatırlıyorsunuz ve üzülüyorsunuzdur…
Şimdi Dünya Kupası elemelerine oynuyoruz… Kötü başladık…
Gurubumuzda birinci olan takımlar direk katılacaklar. İkinci olan takımlar Play Off oynayacaklar… Bugün üçüncü sıradayız… Ve Eylül ayının başında averajla dördüncü sırada olan Ukrayna ile deplasmanda, iki gün sonra lider Hırvatistan ile evimizde oynayacağız…
“Bir ay sonra en önemli iki maçımıza çıkacağız” demek daha doğru gözüküyor...
***
İşte tam böylesi bir dönemde;
Türkiye Futbol Direktörü, bir kebapçı ile hesaplaşmak üzere Bodrum’dan Alaçatı’ya gidiyor… Yanına damatlarını alıyor… Sonrada; “onlar değil biz dövdük, ben oraya kavgaya değil meseleyi çözmeye(!) gittim, giderken ‘dur’ diyen çok oldu ama benim içimin soğuması mümkün değildi(!), üzgünüm ama bir aile babası olarak ben bunu yine yaparım(!), diyor…
Daha sonra kendi açıklamasına göre, önce görevinden ayrılmak istiyor… Futbol Federasyonu Başkanı sarılarak, “Hocam, yapacak çok işimiz var!” diyor… İki gün sonra fikri değişiyor(?) ve Fatih Terim’i görevinden alıyor…
Bilmem hem fikir miyiz?
Buraya kadar olanlar bence bir rezalet!
***
Bundan sonrası ne olacak?
Terim’e sözleşme de adı geçen tazminat ödenecek mi?
Benim zoruma gidiyor…
Gördüğüm milletin de, canını acıtıyor…
“TFF özerkmiş, bu paradan sana ne imiş…”
O takım bu milletin.
“Bu para, Milli takıma sponsor olan firmaların” diyorlar…
Soruyorum bu sponsorlar, o parayı niye veriyorlar?
Bu takım bu milletin olduğu için veriyorlar…
Hukuki olarak hakkıymış…
Tartışılır…
İş kanununa göre yüz kızartıcı suç işleyenin iş akdi tazminatsız feshedilir. Mekân basıp, kabadayılık yapmak yüz kızartıcı mıdır?
Tartışılır…
Ancak bunu tartışmak benim işim değil!
Beni ilgilendirmiyor…
***
Hukuki olarak “hakkı” diyelim…
Alabilir, 3,5 veya 4,5 milyon Euro’yu…
Alır da;
O zaman biz de o parklardan, statlardan adını alırız onun…
O statlara, halk kahramanlarının isimleri verilir…
Çalışmadığı sürenin parasını alanların değil…
Aslında alan alırsa kendi bileceği iştir de, bizim konuşmamız gereken; “Verendir”
Veren en azından;
Yanlış bir kontrat yapmış, yanlış bir adam seçmiştir…
Sıfatına, kendinin de bilmediği bir unvan yüklemiştir…
Sportif olarak başarısız bir teknik adam seçmiştir…
Yanlış bir kontrat yapmış, icraatını beğenmediği bir hocayı, en önemli iki maç öncesi değiştirmek zorunda kalmıştır…
Buraya yeni bir teknik adam alınacak, aynı işe iki ayrı bedel ödenecektir…
Sportif olarak başarısızlık vardır!
Mali başarısızlık vardır!
İdari başarısızlık vardır!
O zaman
Türkiye Futbol Federasyonunun’ da; Hesap verme zamanıdır!
Paylaş