Paylaş
Rakip atak yaparken ıslık çalıp seyredenler; Sow ve Diego…
Birilerine; Fener’den büyük olmadığını hatırlatmanın zamanıdır!
Bazı oyuncular vardır kendi istatistiğine bakar…
Takımın kazanıp kazanmaması ikinci plandadır…
Attığına, asistine ve kontratına bakar…
Sow gibi, Emenike gibi, Sneijder gibi Bojan Bogdanovic gibi…
(Aman Bogdan Bogdanovic ile karıştırmayın)
***
Kimi oyuncular vardır;
Sadece; Takımı kazanıyor mu ona bakar…
Attığı tuttuğunun hiç önemi yoktur…
Takımı kazanıyorsa mutludur…
Kuyt gibi, Caner gibi…
Çok kızacaksınız ama Emre gibi, Melo gibi,
Atiba gibi, Veli gibi, Ömer Onan gibi, Okan Buruk gibi, Mirsad Türkcan gibi, Rıza Çalımbay gibi, Tuncay Şanlı gibi…
Belki hatırlamazsınız ama Eczacıbaşılı Melih Erçin gibi, Beşiktaşlı Battal Durusel gibi…
***
Mademki okuru kızdırdık bir parantez açıp, kızdırmaya devam edelim;
En çok istediğim şampiyonluk; 2012 Mayıs ayındaydı…
Kolu kanadı kırılmış Fenerbahçe; 3 Temmuz’u o gün çöpe atacaktı…
Biliyorsunuz bugün çöpte…
Yani zamanı öne alacaktı…
Bu nedenle;
• Maçı 45 dakika oynatan Cüneyt Çakır’a hala kızarım…
• Kaleci Muslera’nın da; sarı kart görmeden, “topla en fazla oyuncu” olduğunu sürekli hatırlatırım…
• Ancak esas; O gün oyuna 70. Dakika girebilen, girdikten sonra da takılan Alex’e kızarım…
Diyeceksiniz ki;
------Aykut hoca almadı takıma onu…
Olmaz kardeşim!
Sen bu takımın lideri isen;
Tarihinin en önemli maçında; O formayı Aykut değil kralı gelse alamayacak senin sırtından!
Büyük oyuncu isen, lider isen; O gün orada olacaksın!
Neden kızarım?
Çünkü “Alex o günlerde, takımın kazanmasından çok kendisi ile ilgilidir de” ondan kızarım…
Galatasaray galibiyetlerinden sonra olay yaratan Volkan’a da kızarım…
Çünkü galibiyetin sevinci yerine, “kendini öne çıkarmıştır” ondan kızarım…
***
“Kendi ile ilgili oyuncular” ile “takımın kazanmasına odaklanmış” oyuncuları, ayırt edebilmek için lafı uzattım…
Parantezi kapatalım…
Maçı kazandıran; kafasında kazanmak olan oyunculardır…
Maçın sonucundan çok kendisi ile ilgilenen oyuncular büyük oyuncu olamazlar…
Kaliteleri çok iyi olsalar dahi olamazlar…
Siz hiç kaybeden takımdan MVP (En değerli oyuncu) seçildiğini gördünüz mü?
---- Yoktur…
Bu oyuncular bilmezler ki; kontrat yapan yöneticiler;
Attığına tuttuğuna bakar ama esas takımına maç kazandırıyor musun ona bakar…
Yetenekleri kısıtlı olsa bile en iyi kontratı kazandıranlar yapar…
***
Şimdi birileri, Sow’a bunu anlatmalı…
Birde, Emenike’ye anlatmalı…
Bakmayın bunların kalıbına… Bunlar genç adamlar…
Anlatmak lazım…
Kafalarında sadece “gol atmak” olmamalı…
Bakın Sow’a;
Her türlü meziyeti ile müthiş önemli bir oyuncu…
Ancak sürekli pas hatası yapıyor, top kaptırıyor…
Çünkü onların önemi yok onun kafasında…
O; topu direklerin arasından geçirdiği zaman mutlu olacak(!)
Olmaz!
Takım kazandığında mutlu olmayı öğrenmeli…
***
Dikkatle bakın bakalım sahaya;
Penaltı atılırken topu kapışanlar kimler?
Rakip atak yaparken ıslık çalıp seyredenler; Sow ve Diego…
İyi bakmanız için size bir pozisyon hatırlatayım;
Kuyt, maç boyu hamallık yaptıktan sonra bir dakikalığına Sow ile yer değiştirdi…
En ileri uca geçti…
Sow’da, Kuyt’ın yerine, Gökhan’ın önünde oynamaya başladı…
Mersin’in Sinan ile en tehlikeli atağı o kanattan, o dakikada oldu…
Pozisyon gol olmadan sonuçlandı…
Şimdiki sahneye dikkat;
Kuyt hemen Sow’un yanına gitti...
Elini sıktı; “Git kardeşim sen ileriye ben ölsem bile korurum bu kanadı” dedi…
Özetle, ben takımının kazanması için oynayan oyuncuyu severim…
Maçı onlar kazandırır…
***
Bir parantez de geçen hafta eleştirdiğimiz, İsmail hocaya açmak zamanıdır;
Geçen hafta 45 dakikada Galatasaray’ı perişan eden Mersin’in yıldızını söndürdü…
Hepimize; “Hücum güzeldir ama önce takım savunması” dedi…
Hakkını vermek lazım…
Rakibi çok iyi irdelemiş…
Bir tane kontra vermedi…
Geçen hafta, Telles’i denize döken Nakoulma’yı kademeli savunma ile sürekli top kaybına zorladı…
Emenike’nin sakat olması da elini rahatlatmış…
Kendi deyimi ile pozisyon vermedi… Sağlam top oynadı…
Çok da pozisyon buldu…
Alves ve Egemen’in gelmesi ile savunma ilk toplara basar olmuş…
Alves çıktıktan sonraki dakikalara bakıp, oynatmadığı maçları düşünmüştür umarım…
Belki de Alves’e de dışarıda kalmak da iyi gelmiş olabilir…
Demek ki birilerine de;
Fener’den büyük olmadığını hatırlatmanın zamanıdır!
İsmail hocanın kendine güveni gelmiştir sanırım…
Şimdi formayı adaletli dağıtmak ve “bu işin komutanı benim” demek zamanı…
Kafalarında sadece kendi istatistiğini düşünenlere bunun yanlış olduğunu anlatmak zamanı…
İsmail hocam yapacaktır bunu…
Paylaş