Paylaş
Türk futbolunun manifestosunu (!) dinledik…
Bir yıldır çalışıyorlarmış (!)
“Devrim” gibi kararlar alınmış(!)
Tarihe geçen manifestoları yazanlardan ve devrim liderlerinden, sözcükleri kullandığım için özür diliyorum…
Yaptıkları iş hacimsiz olunca değerli sözcükler seçtiler…
Kavramların içini yine boşalttılar…
***
Kararlara karşı mıyım?
---Hayır...
Problemi çözer mi?
---Hayır
Çözüm ne?
---- Ben bugün size işi gereği İspanya’da yaşayan rehberlik yapan Kaan Esen arkadaşımın bir mektubunu aktaracağım…
Kendisine vatandaşlarımız tarafından çok sık sorulan;
“Neden İspanyolların sporda neden bu kadar başarılı?” sorusunun yanıtını bulacaksınız…
Veya siz tersten okuyun;
“Biz neden sporda başarılı olamıyoruz?” sorusunun yanıtını bulacaksınız…
***
“1990 yılında Mallorca adasında ağabeyim ile birlikte ortaokula başladık.
İspanyollara her şeyimiz çok benziyordu.
Yemek, giyiniş, davranış, misafirperverlik ve hoş görü.
Fakat bir konuda çok farklıydık. O da İspanyolların sosyal aktiviteleriydi.
Okula ilk başladığımız dönemlerde sınıf arkadaşlarımızın sorduğu ilk şey; Hangi sporu yaptığımızdı.
Bende, “spor yapmıyorum” derdim.
Çocuklar hayretle baka kalırlardı.
Kime sorsak herkes spor yapıyordu, biri tenis, biri futbol, biri jimnastik, biri çim hokeyi, en kabiliyetsizi sabahları babasıyla koşuya çıkıyordu.
Biz yapmıyorduk…
Eve döndüğümüzde ödevlerimizi yapıyor ondan sonra yalnızlıktan sıkılıyorduk.
Babamlar hep sorardı; “Çocuklar niye arkadaşlarınızla buluşmuyorsunuz? diye
Bizde; “Baba kimsenin vakti yok, Herkes sporda” derdik.
Sporla uğraşmayanda müzikle uğraşıyordu.
Çok ilginçti bizim alışık olmadığımız bir kültür ve yaşantı tarzıyla karsı, karşıyaydık…
Tabi ki bizlerde Türkiye’de mahalle maçları yapmış top oynamış, yüzlerce kez potaya top atmış çocuklardık, fakat burada alışık olmadığımız bir durum vardı herkes çok detaylı spor yapıyordu.
Arkadaşlarım arasında eziklik hissetmeye başlamıştım.
Bütün beğendiğim, hoşlandığım kızlar spor yapan çocukları izlemeye gidiyorlardı.
Evde hem canim sıkılıyor, hem de sosyal anlamda bir şey ile uğraşmamak yadırganıyordu.
Artık spora başlama zamanı gelmişti.
Eve geldim ve “babamlara ben spora yazılmak istiyorum” dedim…
Babam beni arkadaşlarımın bulunduğu belediye spor kulübüne yazdırdı.
Kayıt çok ilginçti…
Eğer o bölgede ikamet ediyorsanız, 20 Euro karşılığında haftada 3 gün antrenörler ile idman, 2 günde tesislerde maç yapıyorduk.
İlkokula başlayan her çocuk bu tesislere geliyordu.
Tesislerimiz 5 yıldızlı otel gibi değildi ama içinde kapalı açık havuz, tenis, futbol, basketbol, voleybol, atletizm, koşu parkurları, bisiklet gibi sahalar vardı.
Bu süreçte tesislerin başkanı, kabiliyetli sporcuların bir listesini yaparak bunu Mallorca spor ve gençlik dairesine bildiriyordu.
Bu tesislerden birçok çocuk, yoğun programlara alınıyor devlet tarafından destekleniyordu.”
Diyor Kaan abi…
***
Lafı uzatmadan bir de bizim memlekete bakalım…
Çocuğunuza spor yaptırmak mı istiyorsunuz…
Elinden tutup; Pardon arabanıza atıp, en yakın spor okuluna kayıt yaptırıyorsunuz…
Aylık 250 lira civarında bir bedel ödüyorsunuz. Ayakkabı, forma, yol parası ile 500 lirayı buluyor…
Haftada maksimum iki saat…
50 çocuk bir hoca. 10 tane top…
Çocuk, bir saatte top ile 5 dakika bile buluşamıyor…
Sonra da; “Hayret bir şey 70 milyondan bir tane futbolcu çıkmıyor” diyoruz…
Aslında hayret etmemiz gereken;Bu çıkanlar nasıl çıktı?
Ona şaşırmalıyız...
Hoş onlar da, 15 sene önceydi…
Topu tepikleyecek bir arsa vardı, Henüz AVM olmamıştı…
***
Şimdi ne yaptığımızı size basitleştirerek anlatayım:
Uzatıyorum. Ancak mecburum…
Hep yanlış yerlerde dolaşıp çözüm diye önümüze getiriyorlar…
Ben de ilkokul öğrencisine anlatır gibi anlatmaya mecburum…
Bu yazıyı okurlarıma değil okurlarsa Türk Sporunu yönetenlere yazıyorum…
Spora başlama yaşında 1 milyon çocuğumuz olsun…
Çocuklarımızın spora başlayabilmelerinin tek yolu olarak maalesef ki spor okulları kaldı…
Bu ailelerin sadece yüzde biri spor okuluna çocuklarını gönderebilecek gelir seviyesindedir…
Kaldı, 10.000 çocuk…
Bunlarında yarısının babası da spora götüremeyebilir…
Veya çocuk istemeyebilir…
Kaldı 5.000 çocuk…
Bu 5.000 çocuktan, yeteneği olduğu spor dalına isabet ettirme oranımız yüzde 20 desek, kaldı 1.000 çocuk…
Bu 1.000 çocuğun 1.000 tanesin de çok yetenekli olduğunu varsaysak bile;
• Haftada 2 saat eğitim görerek sporcu olmak mümkün olmadığına göre;
• Mahallesinde top oynayacak arsa da kalmadığına göre;
• Okulda da haftada bir saat beden eğitimi dersinde de öğrenemeyeceğine göre;
“70 Milyon nüfus” diye; Biz neyin hesabını yapıyoruz?
Şimdi biz;
Çok nadir çıkan yıldızlarımızı nasıl çıkardık?
Bunu düşünmeliyiz…
“Neden çıkmıyor” diye değil;“Nasıl çıktı?”
diye hayret etmeliyiz(!)
***
Kaan’ın mektubu ile Belediyelerimizin kulakları çınlamıştır umarım...
Bize ilkokul da;
“Belediyelerin, spor tesisi yapmak, amatör sporculara destek vermek, amatör kulüplere malzeme yardımı yapmak gibi” görevleri olduğunu anlatmışlardı…
Yeni Türkiye’de belediye kanunu mu değişti yoksa yorumumu, bilmiyorum…
Şimdi benim gördüğü Belediyeler;
Futbol takımına 10, Basket takımına 5 tane siyahi oyuncu alıp Süper lig de oynamak şampiyon olmak gibi bir amaç peşindeler…
***
İstanbul Belediyesinin yıllardır bir futbol takımı vardır…
Milyonlarca dolar harcarlar…
Ne işe yarar? bilmem…
Şimdi bir de basket takımı çıkardılar…
Tam altı tane yabancı oyuncusu vardı.
Geçtiğimiz hafta büyük mutlulukla(!) okudum, kadrolarına; Sloven Sasha Vujacic, Hırvat Damir Markota ve ABD'li Michael Jenkins’i almışlar…
Gözümüz aydın(!)
Hayrını görsünler(!)
Çocuğumuzu spor okuluna götürdüğünüz zaman belediyenin otoparkçısına verdiğimiz paralar boşa gitmemiş(!)
Helal olsun(!)
***
Şampiyon olsalar ne olur?
Esas işini yapmıyorlar…
Şan şöhret mi, seyahate girmek mi? cezbediyor bilmiyorum…
Esas işiniz Mayorka belediyesini yaptığı iş olmalı!
• O zaman tinerci çocuk kalmaz!
• Hırsız çocukta olmaz!
• Terörist genç yetişmez!
• Çocuklarımız bilgisayar başında aptalca vakit geçirmez!
• Cebinde ki son lirayı, iddiaya yatırmaz!
• Seyreden değil oynayan bir halkımız olur!
• Sağlıklı bir neslimiz olur!
• Futbolun magazininden değil golünden mutlu olmayı öğreniriz!
• Bir de bunların üzerine, ülkemizi temsil edecek kaliteli sporcular yetiştiririz!
***
Geç kaldınız!
Şehir merkezleri bitti…
İstanbul bitti…
Son arsa da AVM oldu.
Hiç olmaz ise Anadolu da son arsa AVM olmadan yapalım şu işi…
Yoksa 5 yabancıyı 11 yapsak ne olur?
Acayip olan fiyatlar düşer…
Rekabet olur…
Ligimiz biraz daha kaliteli olur…
Ancak çözüm olmaz!
Sizlerde, 11 yabancıyı 18 yapar, olmadı 25 yapar;
“Neden olmuyor?” diye timsah gözyaşı dökersiniz…
Paylaş