Paylaş
Nasıl alıştılar, benimsediler, onu da bilmiyorum…
Ancak, yanlış olduğunu biliyorum…
Belki kimseler söylemedi; “Bu iş bu ülkede böyle oluyor” diye düşündüler, onlarında, işine geldi…
Birileri, yanlış olduğunu anlatmalı…
Ben, dilim döndüğünce anlatacağım, elbette yanlış biliyorsam, hep birlikte düzeltirsiniz…
***
Fenerbahçe Futbol Takımı, maçın başında tempo yapıyor… Göze hoş gelen bir top oynuyor… Golü de buluyor…
Sonra?
--- Sonrası, durum vahim…
Golden sonra bırak git. Maçta değilsen, televizyonu kapat…
“Oyunu soğutacağım”, diye maç keyfini zehir ediyorlar…
Becerebilseler, “eh işte” diyeceğiz, genlerinde olmadığı için onu da beceremiyor…
***
Şimdi daha açık anlatalım;
Oyunu tutmak demek;
Topu kazandığında, geri oynamak demek değildir!
Bu yazdıklarımı yaparsan, o sevimli, güzel ve sahada bir tane olan topu, rakip alır…
Sen onun, peşinde koşmaya başlarsın.
Daha çok yorulursun… Rakibin öz güvenini arttırırsın, golü de yersin…
Golü çıkartacağım derken, bir kat daha yorulursun…
Fenerbahçe, uzun bir süredir, öne geçtiği anda bunların tamamını yapıyor…
Kim öğrettiyse, kim sizi alıştırdıysa yanlış alıştırmış…
Oyunun temposunu ancak top sizdeyken düşürebilirsiniz. Onu yapabilmek içim de o sevimli yuvarlağı sürekli istemelisiniz!
Rakibin ayağın geçtiğinde hem daha fazla koşar, hem de daha az zevk alırsınız!
****
Bu anlattıklarım birkaç yıllık bir alışkanlık…
Genellikle sonu puan kaybı ile biten bir alışkanlık…
Seyirciyi futboldan soğutan bir alışkanlık…
Öncelikle kaleci Volkan ile başlayan, tüm takıma sirayet eden bir kötü alışkanlık…
***
Bu gece de aynı şeyler oldu…
İlk 20 dakika tempolu, hoş bir futbol, güzel bir gol…
Sonrası bir ıstırap…
Akhisar penaltıyı atamadı… Bilindik senaryo olmadı…
Maç 3-1 kazanılmışken yazalım, kimseler yanlış anlamasın…
Bana kimse; “Üç gün önce Manchester United ile çok tempolu bir maç oynadılar, yorgunlar” demesin.
Ona inanmam…
Maçtan üç gün sonra yorgunluk, vücutta değil beyinde olur… Fenerbahçeli futbolcuların da, beyninde…
Lens ve Volkan Şen; “Manchester maçında tüm bekleri takip ettim, şimdi bizim aslanlar nasıl olsa bu işi çözerler” diye düşünüyor…
Koşamadıklarından değil tasarruf yaptıklarından…
Biriktirdiklerini nerede harcayacaklarsa(?)
İki tane isim verdim, aslında takımın Aatif Chahechouhe hariç tamamı aynı düşüncede…
Formayı bir garantilerse, o da aynı şekilde düşünecek…
***
Meselenin özü; önce bu fikri, felsefeyi yok etmekte…
Top, sizde olunca keyiflidir!
Hepsinden öte siz, Fenerbahçe’siniz!
Oraya gelen insanlara, borcunuz var!
Siz bu ülkede, sadece bir “futbol takımı” değilsiniz!
Kuruluşunuz ile başlayan, 3 Temmuz ile devam eden, topluma karşı görevleriniz var!
Herkes vakitten çalabilir, siz çalamazsınız!
Herkes yalandan penaltı isteyebilir, siz isteyemezsiniz!
Sizin üç puandan, şampiyonluktan öte, görevleriniz var!
Türk gençliğine örnek olmak gibi görevleriniz var!
***
Taraftar;
Sadece 3 puan istemiyor….
Tempolu, sizin kendinizi sonuna kadar zorladığınız, seyir zevki olan bir futbol görmek istiyorlar…
Adil bir oyun görmek istiyor…
Parasını ucu ucuna getirip denk getirerek gittiği maçtan keyif almak istiyor…
Sevdası el vermese bile elindeki kumanda ile bu tatmini alacağı yere doğru gidiyor…
Bu sizin ödeviniz…
Puan, her şey değildir!
Oraya gelen insanlara keyif vermektir işiniz…
----“Akıllı futbol” oynadı oyunu tuttu” diyenlere inanmayın!
Oyun, topa sahip olarak tutulur…
Bir de; Neden tutulsun ki?
Futbol tutulunca değil oynanınca güzeldir!
Topu kaleci tutsun, yorulan hakem tutsun, yerde sakatlık numarası veren topçu tutsun;
Bu taraftar oraya, yuvarlanan topu görmeye gidiyor…
Tutulan topu neden izlesin ki?
Siz de, Fenerbahçe’siniz;
Sizin şampiyon olmaktan bile daha değerli görevleriniz var!
Paylaş