Paylaş
Eskiden mahalle pazarına çıkıp, al takke ver külah bir pazarlık kesip, evin ihtiyacını toparlıyorduk…
Şimdi işler değişti… Pazar genişledi…
Bu yıl takımlar 11 yabancı oyuncu ile sahaya çıkabilecek…
Satın alma departmanları gelişmiş kulüpler, bir adım öne çıkacak…
Dünya’nın öbür ucundan bile oyuncu almak, takımın çekirdeğini buradan kurmak mümkün…
Hem de daha kaliteli malzemeyi, daha ucuz fiyata…
Elbette tersi de mümkün…
Pazar uzak olduğu için çürümüş malzemeyi mahallenin manavına geri götüremezsin…
Küsemezsin, kızamazsın…
Özetle dersini iyi çalışmış olmak lazım…
Sonra;
“Sorular çalışmadığımız yerden geldi hocam” demece yok!
Bunu yapabilmek için ne lazım?
• İyi bir scout ekibi lazım…
• Takımın kadro yapısını planlamak lazım…
• Uluslararası bir dil ve kulüplerin geleceğini tehlikeye sokmayacak sözleşmeler yapabilme becerisi lazım…
• Biraz da para lazım…
• Özetle dersini daha önceden çalışmış olmak lazım…
Kulüplerimizin durumu nedir?
Hazır mıyız?
----Hiç sanmıyorum(!)
Bu nedenle bu yıl Süper Ligde kartlar yeniden dağıtılacak ve belki de çok daha az bütçeli bir takım öne çıkacak…
Kulüplerde telaş ile bir değişim havası var…
Trabzonspor, Süleyman Hurma, Kasımpaşa, Önder Özen gibi isimler ile anlaştı…
Fenerbahçe hepimizi şaşırttı…
Futbol takımının başına İtalyan sportif direktör getirdi.
Bakalım sınava bir gece kala dersini çalışmak yetecek mi?
****
Basketbol ve Voleybol bizim Futbolumuzun hep önünden gider…
Oradaki gelişmeleri izleyenler, futbolun başına gelecekleri daha iyi tahmin eder…
Basketbol ve Voleybol ligi Avrupa sahnesinde yer aldıkça;
• Yerli koçların yerini yabancılar aldı…
• Çağa ayak uyduranlar ayakta kaldı…
• Kulübede konuşulan dil İngilizce oldu…
• Takımların uluslararası deneyimi olan bir sportif direktörü oldu…
• Kulüp başkanlarının adını bile duymaz olduk(!)
Umarım bu gelişmeler futbolda da yaşanacak…
Kimler başarılı oldu?
• Kendini Uluslararası yarışlara hazırlayabilen Ufuk Sarıca gibi Türkler ayakta kaldı…
• Sınırsız yabancıya rağmen kurumsal alt yapısı güçlü kulüpler, ön sırada yer aldı.
Bakınız; Anadolu Efes, Vakıfbank, Eczacıbaşı, Arkas, Bandırma Banvit, Fenerbahçe Ülker ve Fenerbahçe Grundig,
• Kulüp aidiyeti gelişmiş oyuncu ve takımlar öne çıktı;
Bakınız; Sinan Güler, Kerem Gönlüm, Ömer Onan ve Karşıyaka…
Bunlar umarım futbolda da yaşanacak…
Komşudan tavsiye:
Ne yaparsak yapalım;
Madrid’de konuştuğumuz, Olimpiakoslu taraftarların sözlerine kulak verelim…
Aynı yollardan geçip, çokça hüsran ve kazık yedikten sonra edinilen bir tecrübe;
“Amerikalılar; kendi istatistiklerini, Sırplar parayı sever… Siz kendi oyuncularınızı yetiştirmeye bakın…
Takımınızın çekirdeği sizin olmalı… Yabancılar ise çekirdeğe uyum sağlayan parçalar…
Bizim takımımızın ruhu Spanolis ve Printezis’dir. Takımı onların etrafına kurarız…
Herkesin “bitti” dediği anda onlar “pes” etmezler…
Kulübün genleri bu sporcular ile yaşar…
Gelenler bunlara ayak uydurur veya giderler…
Kimi alırsanız alın; Ruhunuzu gelip geçici oyuculara teslim etmeyin. Çabuk kırılırsınız”
***
Düşüncelerime tercüman oldular…
Açıkçası biraz ilave de çaktırmadan ben yaptım…
Birde, geriye bakıp düşündüm; geçmiş yıllarda hangi modelde başarılı olmuşuz diye?
Başarılı Türk takımları ve çekirdek oyuncular:
Avrupa Şampiyonu Galatasaray Futbol takımı;
Hakan Şükür, Okan Buruk, Suat aya, Bülent Korkmaz, Ergün Pembe, Hakan Ünsal…
Avrupa Şampiyonu Efes Pilsen Basketbol takımı;
Tamer Oyguç, Ufuk Sarıca, Volkan Aydın, Mirsad Türkcan, Hüseyin Beşok…
Avrupa Şampiyonu Fenerbahçe Voleybol takımı;
Eda Erdem, Naz Aydemir, Seda Tokatlıoğlu…
Avrupa Şampiyonu Vakıfbank Voleybol takımı;
Gözde Sonsırma, Gizem Güresen, Naz Aydemir,
Avrupa Şampiyonu Eczacıbaşı voleybol takımı;
Neslihan Demir, Asuman, Gözde Yılmaz gibi...
Bende;
“Ne kadar dışardan ithal oyuncu alırsanız alın mutlaka takımın ana çekirdeğini o kulübe aidiyeti olan oyunculardan kurun” derim…
Bu oyuncu yetiştirmek, satın almaktan daha zordur…
Emek ister…
Emek ise paradan değerlidir…
Para çabuk biter…
Emek harcanan her şey ise bir gün mutlaka geri döner…
Paylaş