Sezonu kurtarma maçı(!)

Çünkü anlatmak istediklerim anlaşılmazdı…

Bugün yazmak lazım…

Yazmak değil düzeltmek lazım…

***

Galatasaray’dan sonra Trabzonspor’da;

“Sezonu kurtarma maçını (!)” oynadı…

Deyim bana ait değil kulüplerin en yetkili ağızları; “Sezonu kurtarma maçını oynuyoruz” dediler…

****

Kulübün en yetkili ağızları;

Kendi durumunu etkilemeyecek bir maçta;

“Kurtuluş maçımız, tek hedefimiz” dediğinde;

Düşmanlık tohumları ekiyordur…

Altını çizeyim anlayamayanlar anlasın!

Bir final maçı değil kendini ilgilendiren hiçbir şeyin olmadığı bir maçtan bahsediyorum;

--------Futbolcu; “Ben bu maçı oynar, bütün yılı affettiririm, işi bitiririm”     der…

          Gol atamazsa tekme atar, kart görür, oyuncu sakatlar…

          Amacı üç puan değil zarar vermektir!

---------Seyirci; Önce eline geleni atar, sonra tel örgüyü yıkar…

           Yenildiğini anladığında, sahaya atlar… Son maçıdır onun…

---------Yayıncı kuruluş; Volkan’ın koruduğu kaleye atılanları göstermemek için herkes kaleye bakarken, orta sahayı gösterir…

Rezaleti göstermemek için takla atar… Yayının sesini kısar…

Görevliler sahayı temizler;

Biz pisleniriz!

------- Hakem; Görmezden gelir… Buram, buram “eyyam” kokar…

Volkan, devre arasında hocam sürekli kafama bir şeyler atılıyor görmüyor musun?

Dediğinde, burayı “atarak” yazıyorum, ancak üç aşağı beş yukarı doğrudur;

“İdare edeceğiz Volkan’ cım, bu maçı hayırlısı ile bitirelim” der…

Gözünü kapamış olan hakem, Trabzonspor’un penaltısını da göremez…

---------Devletimizin güvenlik görevlileri; Oyun 4-0 olmuştur… Tel örgü yıkılır… Polis, güvenlik koridoru bile kuramaz… Biber gazı ithal edilirken üzerinde; “Sadece muhaliflere sıkılacaktır” yazmaktadır! Olaylara davetiye çıkartır!

-------- Bir delikanlı sahaya atlar, hakemi pataklar… Dünya’nın öbür ucundan haberlerde, “Sahaya atladılar hakemi dövdüler” diye yanan toplar dönmeye başlayınca, yayıncı kuruluş artık görmek ve göstermek zorundadır…

Pisliği süpürecek yer kalmamıştır(!)

------- Yıllardır kin ve nefret tohumlarını ekerek beslenen diğer kanallar; “Vav vah çok ayıp, nasıl geldik buralara” derler…

Biz de dinleriz(!)

“Sayenizde” deriz, duyan olur mu bilemeyiz!

****

• Fenerbahçe takımı yıllardır bu stattan çıkamaz…

Dört saat mahsur kalır,

-------Trabzonspor’a mal edilemez!

• Türkiye Cumhuriyetinin hakeminin kapısı kitlenir ve oradan çıkamaz…

Trabzonspor’un başkanı, “Ben İstanbul’dan gelene kadar göndermeyin!” der…

Başkan, İstanbul’dan gelir;

 “Kıramayacağım büyüklerim rica ettiler, salın hakemi” der… Hepimizin tahmini, ricacı olan büyük Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıdır…

Burası da,  bizim Cumhuriyetimiz(!)

Sonra hep birlikte konuşurlar;

--------Trabzonspor’a mal dilemez!

• 4 Nisan’da, Fenerbahçe otobüsü kurşunlanır!

Faili bulan değil arayan yoktur(!)

Acı olan budur… Ürkütücüdür!

Kahraman olmanın ucuz yolu, Fenerbahçe’ye çakmaktır!

Ve ödeyeceğin bir bedel yoktur!

Sorun işte budur!

Yine hep birlikte konuşurlar;

--------Trabzonspor’a mal dilemez!

• Trabzonlu bir taraftar, Nani’nin formasını alır…

Güvenlik, formayı alana saldıranın değil formayı alanının ensesine yapışır!

Statdan kovar!

Forma, Nani’ye geri iade olur! 

Formayı alan vatan haini, hakemi döven kahraman olur!

İşte sorun BUDUR!

--------Biz bunu Trabzon’a mal etmeyiz(!)

***

Örteriz üstünü…

Aslında olan, Trabzon’a olur…

Trabzon, bu ülkenin kanı en çabuk kaynayan insanı olarak hep tetikçisi olur!

Trabzon kaybeder, birileri sessizce kazanır…

***

Sezonu kurtarma maçıdır, Fener maçları…

Beşiktaş seyircisine, Akhisar deplasmanında stadın yarısını doldurma şansı verilir…

Fenerbahçe taraftarına,1 liralık deplasman bileti, 5 liradan satılır…

Galatasaray yöneticisi;

“Bizim iki hedefimiz var; Birincisi, Fener maçı, ikincisi kupayı almak” der…

-----Utanmadan!

Oysaki

Bu büyük takımın, bir de Beşiktaş maçı vardır… Yok sayar.

O söylediğinde, oyuncu da tek hedefi bilir.

Kaptan Onur, Beşiktaş maçı öncesi ameliyat olur, Fenerbahçe maçında sahada yerini alır…

Kaybettiğinde, eldivenlerini bırakır…

Taraftar da tek hedefe kitlenir…

Yenemez ise sahaya iner!

***

Aslında;

“Haksız rekabetin” resmidir bu…

Şikenin, sözlük tanımıdır bu…

Para alıp almadığınız önemli değil!

Şikenin “resmikabulüdür” bu durum…

Şikenin “olağan kabulüdür” bu durum…

Türkiye “süper” liginin kalitesinin dip noktasıdır bu durum…

Çözmeden, çözemeden, gözümüzü yumarak;

Edirne’nin dışına bir adım atamayız!

***

Küçük iki not;

Barış demeçleri veren Muharrem Usta doğru yoldadır… Ekilen kin tohumlarının bedelini ödemektedir…

Vítor Pereira; Türk futbolcuların özelliklerini çok geç anlayarak, doğru yolu hep geç buldu… Son oyun şeklini ve kadrosunu bulmakta geç kaldı…