Paylaş
Kadıköy’den geldim, televizyonu açtım, Beşiktaş maçını izliyorum…
Golü bulduktan sonra kalemi kâğıdı elime aldım;
“Çınarlar, yola devam ediyor!” diye başlığı attım…
Tolga çıktı sahneye…
Daha doğrusu çıkmadı(!)
İnanamadım…
Yürüse, alacağı topa, çıkmak için düşündü…
Ve Beşiktaş, o anda kırıldı…
***
Sporting Lizbon çok önemli bir takım…
Portekiz liginin lideri…
Kendi sahasında coşkulu taraftarı ile tam kadro, maçı almaya gelmişti…
Beşiktaş öylesine baskılı ve tempolu oynadı ki;
Sporting, kontratak takımı gibi oldu…
Galibiyet, Beşiktaş’a gerekiyormuş gibiydi…
Bende korku içinde;
Bu tempo sürer mi? Oyunu kontrol edebilir miyiz? Kim oyundan düşecek? diye düşünürken;
Maalesef, Tolga düşürdü takımı…
***
Elbette rakip koç, sürekli taktik değişiklik yaptı…
Hakkını yememek lazım…
Tolga’yı da bir kenara koyarak; -Bence en azımdan bir süre kenara koymanın zamanıdır- “Bir takım, oyun disiplininden bu kadar düşer mi?” bunu da sorgulamak lazım…
Beşiktaş’ın “bağlasan durmaz bir oyun stili var”…
Atiba dışındaki tüm oyuncuların gözü hep rakip kalede, haylaz çocuk gibiler…
Atiba’da, onları frenlemeye çalışan, düşünce, yaralarını berelerini saran bir baba rolünde…
Göze hoş gözüküyor…
Ancak, Beşiktaş'ın oyunu kontrol etme becerisi yok...
Bu konuda "heyecan veren top oynuyor" diye dolduran basının da suçu çok!
Futbol nankör bir oyun, bizlerde skorun yazarı…
67 dakikalık muhteşem oyununu yazmaya hazırlanırken, kalemimizi ucunu sivriltip, bu gün en çok üzülenleri üzüyoruz…
***
Benzer bir sahneyi Kadıköy’de de görebilirdik…
Az kaldı, Diego da bir çuval inciri berbat edecekti…
Aynı Beşiktaş maçında olduğu gibi Diego’nun atıldığı dakika, oyunun tüm kontrolü rakibe geçti…
Bu gece, kazasız atlatıldı…
Ders çıkarmak lazım!
Bugün Fenerbahçe maçını üç kelime anlatsak bile;
Bu maç, Gökhan Gönülsüz anlatılamaz…
Hiçbir futbolcu da Gökhan kadar Gönülden oynayamaz!
***
“Ülkemizin üç büyük asırlık çınarı, Avrupa’da bir üst tura kaldılar ve yollarına devam ediyorlar…”
Demek, kısmet değilmiş…
Galatasaray ve Fenerbahçe ile yola devam ediyoruz…
Önce bir durum tespiti yapalım;
Şampiyonlar Liginde ikinci tura geçen 16 takımı bir üst kategoriye alalım.
Avrupa liginde;
Bu ligde bir üst tura geçen 24 takım ve şampiyonlar liginde üçüncü olup bu guruba katılan 8 takım ile toplam 32 takım mücadele edecek…
Sonuç olarak bizim takımlarımız;
Avrupa’nın en iyi 17. ile 48. takımı arasında bir yer alabilmek üzere bir üst tura kaldılar…
***
Bir başarı öyküsü müdür?
Daha az emek verdiğimiz basketbol ve voleybol ile kıyaslandığında; Komiktir.
Kendi içinde değerlendirdiğimiz zaman, değerlidir…
En azından heyecanımız devam ediyor, tutkumuz sürüyor…
Uzaktan bakmadan yaşayacağız…
Çok da zor bir Avrupa Ligi izleyeceğiz…
Liverpool, Napoli, Manchester United, Porto, Bayer Leverkusen, Tottenham, Schalke 04, Athletic Bilbao. Borussia Dortmund, Sevilla;
Gibi yüksek bütçeli ve tecrübeli takımlar var…
Bizde yarışın içindeyiz…
Heyecanımız bitmedi…
Gönlümüz, Kartalın’ da burada olmasından yanaydı, olmadı.
Kalan sağlar bizimdir…
Yolları açık olsun!
Paylaş