Paylaş
En az üç yıl, heyecan demek…
Ataşehir yolarında geçecek, üç yıl demektir…
Sözüm vardı;
“10 yıllık sözleşme yapın, 10 yıllık kombine alalım” demiştim…
Önümüzdeki üç yılın kombinesini çıkartın, alalım…
***
Bazen detaylara takılıp işin özünü kaçırıyoruz…
“Milli takımımı çalıştırıp, çalıştırmaması, takımda Türk oyuncuların oynayıp oynamaması, Aziz Yıldırım’ın kendisi ile çelişen ‘milli takımı da çalıştır’ teklifi” önemlidir; Ancak ana fikirden değerli değildir…
Detaya takılıp, bu “devrim” diye isimlendirilebilecek, değişimi kaçırmayalım!
Bu sözleşme, basit bir anlaşma değil!
Futbol şubesine örnek olabilir… Ülke sporuna yeni bir bakış açısı getirebilir…
Bir maçın skorunun, hocanın kaderini belirlediği ülkemizde, dördüncü yılında olan koça, sezon ortasında, üç yıllık mukavele daha yapıldı…
Hem de, Maurizio Gherardini ile birlikte, tüm teknik ekibi ile beraber…
En uzun vadenin “bir gün” olduğu ülkemizde, uzun dönemli bir program yapılmış oldu…
Bize de, bunu yapanlara teşekkür etmek kaldı…
***
Bu üç yıl daha sürecek sözleşmeden her tarafa mesajlar gidiyor…
Euroleague yöneticilerine gidiyor..
Fenerbahçe’nin yurt dışındaki rakiplerine gidiyor…
Yurt içindeki rakiplerine gidiyor.
Sponsor firmalara gidiyor.
Taraftara gidiyor…
Yayıncı kuruluşlara gidiyor.
Fenerbahçe alt yapısında oynayan basketbolculara gidiyor;
Mesaj çok net;
Fenerbahçe, en az üç yıl daha zirveye oynayacak!
Türkiye’de basketbol, en az üç yıl daha zirvede olacak!
Türk basketbolu, Avrupa’nın zirvesinde olacak!
Türk futbolu da, tahtını tehdit eden rakibinden dersler çıkartacak(!)
***
İmza törenini televizyondan izledim;
Altını çizmek istediğim tek kelime;
“Güven” oldu…
Obradovic, başkana çok güveniyor, Başkan da, Obradovic’e…
Belli ki, çok derin bir ilişki kurulmuş aralarında…
İkisi de, Gherardini’ye çok güveniyorlar…
Bir başka not daha var;
Israrla, “dar rotasyon” ve “transfer” soruldu…
Tüm basketbol severler sıkıntıyı görüyor ve gönüllerinden takviye geçiyordu…
Obradovic yine beklenin dışında yanıtladı soruyu;
------ “Ben oyuncularıma güveniyorum, transfer düşünmüyorum” dedi…
Şimdi sizler; Datome, Melih Mahmutoğlu veya Ahmet Düverioğlu yerine koyun kendinizi…
Bu güven karşısında, ne düşünürsünüz?
Parkeye çıkıp, bir top için yerlere atmaz mısınız kendinizi?
Şutu atarken o güven ile sallamaz mısınız topu potaya?
Başarının sırrı da budur…
“Bu oyuncu olmadı, bunun atın, bir başkasını getirin bana” demek işin kolay ve pahalı yoludur…
Obradovic yine uzun, zor ve kulübün menfaatine olan yolu seçti…
Yakışanı yaptı…
***
Orada olsaydım; Reis’e şu soruyu sorardım;
--------Fenerbahçe basketbol takımı ile ilgili, üç yıllık hedefiniz nedir, hatta hayaliniz nedir?
Sonra da, kendi hayalimi anlatırdım;
Ben üç yılın sonunda;
Fenerbahçe alt yapısından yetişen oyuncuların takımın çekirdeğini oluşturduğu, sürekli kürsüde olan, taraftarına, Final Four biletini sezon başında aldıran bir Fenerbahçe hayal ediyorum…
Paylaş