Paylaş
Soralım; Takımımız milli mi?
---- Hayır… 12 oyuncumuz, ülke dışında alt yapı eğitimi görmüş gençlerimizden oluşuyor… Evet, pasaportlarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yazıyor ama farklı kültürlerden geliyorlar… Ortak dilimiz bile yok…
İkinci soruyu soralım; Takım mıyız?
----- Hayır…
Son 11 maç incelendiğinde;
Biz, 30 oyuncuyu ile oynamışız, Ukrayna, 20 oyuncu oynatmış…
Biz, altı kez 4-3-2-1, üç kez 4-3-3, bir kez 4-5-1, son kez de, 4-4-2 oynamışız…
Ukrayna, hep 4-3-2-1 oynamış…
Üstelik Ukrayna teknik direktörünü değiştirmiş, ancak ne sistemini, ne de çekirdek kadrosunu, değiştirmemiş…
Biz, deneme yanılma yapmışız!
Elbette biz, zengin bir ülkeyiz(!) Kendimiz üretmesek bile, kaynağımız bol(!)
Arda’yı harcıyoruz, Hakan Çalhanoğlu geliyor…
Gökhan Töre gidiyor, Emre Mor geliyor…
Selçuk İnan gidiyor, Tolga Ciğerci geliyor…
Biz tüketiyoruz… Millet yetiştirip, bize veriyor…
Değerlerimizi, şişirip, şişirip çöpe atabiliyoruz ancak yine de Ukrayna’dan daha değerli bir takımız…
Bizim takımımız 150 milyon Euro değerindeyken, Ukrayna’nın değeri 122 milyon Euro…
Aforoz ettiğimiz çocuklarımız ise 50 milyon Euro değerinde…
Yani hata yapsak da, kaynağımız çok, harcayabiliriz(!)
Dönersek başa; Ukrayna’dan daha fazla kaynağa sahibiz ama biz takım olamamışız!
Daha yetenekli oyuncularımız var ama bir arada oynatamamışız!
Her maça, ayrı bir kadro ayrı bir sistem ile çıkmışız!
Sistemsizliği, sistem yapmışız!
Adını da; “Biz bitti demeden bitmez” koymuşuz!
***
Maçın kadrosu açıklandı;
----- “Eyvah” dedim… İnanmıyorsanız, twitter’a bakın!
“Kadroyu da, sistemi de, beğenmedim” diye yazdım.
İlk kez çift forvet oynayacağız… Fazla gelir… Hem de Cenk ve ilk kez oynayacak Enes ile… Bir arada da, ilk kez oynayacaklar… Lig de oynayan takım da yok!
Sol kanatta Hakan Çalhanoğlu,
Olmaz!
Hakan, kanat oyuncusu hiç olmadı, bizim millî takımda, hiç olmaz.
Belli ki, “bir yer bulunsun” diye konmuş…
Solda, Emre Mor;
Müthiş yetenek ama geriye yardımı, pozisyon alışı eksik…
Orta ikili; Ozan ve Mehmet Topal…
---- Olmaz…
Orta sahayı kaybederiz bu kadro ile… Oyunu veririz rakibe… Bunu söylemek için teknik direktör olmaya gerek yok!
Üç beş saatini analize ayıran, biraz futboldan anlayan biri, kesinlikle bilebilir…
Çift santraforumuzun ikisi de, tek vuruşluk, kanat ortası isterler…
Sağda Emre; sol ayaklı, içeri girer, çeker, vurur…
Solda Hakan; sağ ayaklı, içeri girer vurur…
İkisi de sıfıra inip, kesemez…
İki santraforumuz var ikisi de, tek vuruşluk; Bu kanatlardan top gelmez ki onlara;
Belli ki; Olmaz!
Orta saha Ozan ve M.Topal ile pas ile çıkamaz… Belli uzun oynayacağız… O zaman Emre’nin, Hakan’ın ne işi var o takımda? Nitekim Emre, ilk 30 dakika top ile buluşamadı… “Buluştuğunda da bir daha gelmez, kendimi göstereyim” diye sarıların içine daldı… Çok yetenekli, bazen çıktı oralardan ve ilk yarıdaki tüm tehlikeleri yarattı…
***
Esas ilk yarıdaki takım neden olmaz biliyor musunuz?
-----Top rakipteyken ne yapacağını bilmiyorlar, çok narinler, alamazlar topu rakipten… İki forvet ne kadar basarsa bassın, ortada boşluk olur…
Nitekim olmadı…
Bizler, Ukrayna’yı, Brezilya sandık…
Oysaki Avrupa Şampiyonasında, sıfır çeken takım…
Beş gol yiyip, hiç atamayan takım…
Biz büyüttük rakibi…
Sonuç;
İlk yarıda teknik ekibimiz, hata yaptı.
Dersini ya çalışmamış, ya da hayal dünyasına dalmış…
“Kendi sahamızda hücumcuları bol tutalım” demiş…
Ne derseniz deyin; İlk yarı Fatih Terim’in hatasıdır…
****
Bundan sonrası daha kötü…
Basın toplantısını izledim; İlk yarı kötü oyunun nedenini sordular…
----- “Çocuklar, kamuoyunda oluşan negatif havadan etkilendi” dedi…
İşte şimdi yandık!
Yaaa, ne diyeyim?
Ya bizi kandırıyorsun… Ya da kendini?
Ben, bizi kandırmana razıyım;
Sakın sen bu söylediğine inanma!
Milli takımlarımızın direktörüsün;
Yanlış yapman değil hatanı görememen korkutur bizi…
Zaten inanmamışın ki;
İkinci yarıya iki oyuncu değişikliği ve de sistem değişikliği ile başladın…
Oyunun sonuna doğru, ancak doğru formatı buldun…
Volkan Şen kanada, Hakan içeri girdi… Tek santrafora döndün, orta sahaya Tolga ve Kaan ile direnç getirdin… Maça başlayacağın kadroya oyunun sonunda döndün… Oyun da, bize döndü…
Sakın, “oyunu çeviren sihirbaz falan” demeyin…
Yapboz tahtası değil burası…
Baştan kurgusu yanlıştı… Sonra düzeltti…
İki puan gitti…
***
Konya seyircisi muhteşemdi… Maçın gerçek tek kahramanıydı… Kalıplaşmış tezahüratları, öne geçtiğimizde yapsalar, biraz daha ikinci yarıda olduğu gibi oyunun içinde kalsalar, daha iyi olacaklar…
Sahadaki biraz önce “olmaz” dediğim oyuncular da dâhil hepsinin gayreti inanılmazdı…
Sanırım birilerinin kesilmesi, ortalığın gerilmesi, motive etmiş çocukları…
Hakkını yemeyeyim, bunu en iyi Fatih Terim bilir…
Nitekim tümü, sonuna kadar oynadı… Öyle ki İzlanda maçını belki çıkartırlar ama lig maçlarında hepsi tükenecek gibi…
****
Kimse kimseyi kandırmasın!
Bu gurup olabilecek en iyi guruplardan biri… Direk favori yok…
Ukrayna ile basketbol oynayalım açık ara yeneriz… Özellikle kadınlarda, voleybol oynamayız bile… Futbol olunca iş değişiyor…
Çünkü kaynaklarımızı kullanamıyoruz…
-----“İlk yarıyı, “halen tespit edemediğim birileri” kaybettirdi, ikinci yarıyı ben kazandım” demeye getirerek, gerçeklerden kaçıyoruz…
-----“Her maç öncesi birileri bir olay çıkartıp moralimiz bozuyor” diye çaktırmadan motivasyon yapıyor, bir yandan da, bahane yaratarak yine gerçeklerden kaçıyoruz…
Biz gerçeği bulmadıkça, konuşmadıkça;
Kazandıklarımıza, “mucize yarattık”
Kaybettiklerimize, “normal sonuç”, diyeceğiz!
Bu ülke, bunu hak etmiyor!
Sözüm sadece Terim’e değil…
Futbolu bu güne kadar yöneten herkese!
Paylaş