Paylaş
Milletçe arkasında durduğumuz, tuttuğumuz takımı unutarak, gençlerimizin formaların rengine bakmadan coşkuyla alkışladığımız, bir takımımız olmamıştı…
Çağın ve ülkemizin hastalığına yakalanmış; “Onlar” ve “biz” yapıyorduk…
İşte o anda bu çocuklar bize Milli takımı, millet olmayı hatırlattı.
Teşekkürler ediyorum Basketbol Milli takımımıza…
***
Bu satırları, kendi evinde üç maçın ikisini kaybeden takımımız için yazıyorum…
Gurur ile coşku ile umut ile yazıyorum…
Geleceğe umut ile bakıyorum… Bu turnuvada olmasa bile bu takımın ve bu teknik ekibin çok büyük işler yapacağına emin olarak yazıyorum…
5 numaramız, 6 aydır top oynamayan, Semih…
4 numaramız yok…
1 numara için devşirme hakkını kullandığımız Bobby Dixon sakatlandı, 22 yaşındaki Kenan Sipahi ile oynuyoruz…
Takımın çekirdeğini 22 yaşında Cedi Osman ve 20 yaşında Furkan Korkmaz oluşturuyor…
Bir alt jenerasyonda Avrupa derece almış gençlerimiz, devreye girmek için hazır bekliyor…
En önemlisi takımımız son topa kadar pes etmiyor…
Başını öne eğmiyor…
Küsmüyor, kapris yapmıyor… Acayip demeçler hiç vermiyor…
Kendi takımlarında oynadıklarından daha fazla bir arzu ile top oynuyor…
***
Uzun süredir ilk kez bu kadar dar ve zayıf bir kadro ile turnuvaya gittiğimizin hepimiz farkındaydık…
Değişim sürecinde olduğumuzu biliyorduk… NBA oyuncularımızı getirememiştik… Oyuncularımız kendi takımlarında fazla süre alamamıştı… Dixon’ da sakatlanınca, işimiz hepten zorlaştı…
Belki de bu nedenle, basın olarak da, seyirci olarak da ilk günlerde yanlarında yer alamadık…
Ancak gençlerimiz her geçen gün oyunlarını geliştirerek, kendilerini sevdirdiler ve saydırdılar…
Kesinlikle arkasında durmalıyız…
***
İlk gün Rusya’ya maçın sonunda kaybetmiştik, bu akşam da Sırbistan’a son toplarda kaybettik…
Aslında o potalara çok alışkın Bogdanovic’e kaybettik…
Son çeyreğe kadar çok iyi durduğumuz geçen yılın en değerli oyuncusu, bir anda 10 sayı birden attı. O anda maç bitti…
Ancak kendisini çok seven taraftara o alıştığımız, “kafa sallama hareketini” yapmadı…
***
Yarın Belçika ile çok önemli bir maçımız var. Mutlaka kazanmalıyız…
Ertesi gün ise Letonya ile oynayacağız. Bence o maçı da mutlak almalıyız…
Eşleşeceğimiz grubun sıralaması henüz belli olmadı… Hırvatistan-İspanya maçı, grubun liderini belli edecek gibi gözüküyor…
Tahminim; grubu dördüncü bitirirsek İspanya ile üçüncü bitirirsek Hırvatistan ile oynayacağız…
Ben, “İspanya’dan kaçabildiğimiz kadar kaçalım” derim…
İşte bu nedenle önümüzdeki iki maçın ikisi de çok değerli…
Salon bu iki maçta da tıklım, tıklım dolmalı!
***
Bu takım bu ilgiyi hak ediyor…
Kaybetse bile hak ediyor.
Primden, egodan uzak, sonuna kadar alın terini akıtan bir takım görüyorum…
Evet, hataları var…
Bence hücumda, bireysel çözüm arayışlarına çok çabuk giriyorlar…
Topu biraz daha sabır ile çevirseler, daha rahat pozisyonlar bulacaklar…
Kimi zaman “hızlı hücum” ile “acele hücumu” karıştırıyorlar…
Ancak bu hataları, bireysel istatistikleri için yapmadıklarını da görüyorum…
O nedenle, “çözerler sorunu” diye düşünüyorum…
Cedi Osman, başrol oyuncusu olmuştur!
Kenan Sipahi ve Furkan Korkmaz temel oyunculardır!
O kızdığımız Semih, her şeyini ortaya koymaktadır!
Erkan Veyseloğlu, kendisini tanımayanları şaşırtmaktadır!
Melih ise bildiğiniz gibi, keskin nişancı bir Mahmutoğlu’ dur!
Sırada Furkan Aldemir ve Sinan Güler vardır…
Onların da katkısı yakındır…
Yazıyı uzatmayalım…
“İzleyin” derim…
Uzun süredir gerçek bir “Milli takımımız” olmamıştı…
“Bu takım bize bunu yaşatacak!” derim…
Paylaş